"Güzel bir havada sadece ikimiz birlikte gitmek her şeyden daha güzel, kesinlikle çok zevk almalıydım ama keşke," diye ekledi kederli gözlerle etrafına bakınarak. "Keşke senin mutsuz olmandan korkmasaydım, sevgili Laurence."
Hepinize merhabalar size temeriare serisinin ikinci kitabı olan Yeşim taht yorumu ile geldim️
"Yüksek bir miktar gerçektende, ama Çin'de beni satın alabilecek kadar gümüş yok,bayım."
Kitabın konusu
İngilizler bir Fransız gemisini ve içindeki değerli ganimetleri, çatlamak üzere olan bir ejderha yumurtasıyla birlikte ele geçirir ve
Kitabı az önce bitirdim. İçimde hafif bir burukluk var ben çok beğendim ama pek çok kişinin söylediği gibi yazar her anı gerçekten fazla betimlemiş buna rağmen beni pek sıkmadı:)
Sizlere temeriare serisinin birinci kitabı olan majestelerinin ejderhası kitabının yorumuyla geldim.
Öncelikle kitabın konusu.️
Bir geminin kaptanı olan laurance denizde bir Fransız gemisiyle karşılaşır ve gemiyideki ganimetleri ele geçirirle ganimetlerin arasında türü ve yumurtadan ne zaman çıkacağı bilinmeyen bir ejderha yumurtası bulur. Yumurta şaşırtıcı derecede daha karaya varmadan çıkar ve hemen konumlanmış gerektiği için onu laurance koşumlar ve ejderhanın ismini temeriare koyar. Yolculuk sırasında temeriare ve laurance arasında güzel bir dostluk başlar. Laurance artık ejderhanın binicilik olduğu için hava kuvvetlerinde çalışmaya başlar. Daha sonradan öğrenilene göre temeriare soylu bir Çin ejderhasıdır ve laurance'ın bu konuda başına bir takım işler gelir.
Kitabın yorumu.️
Kitap eskinin tarihi ve ejderhaları birlikte alarak kugulanmış bir nevi tarihi bir fantastik kurgudur. Bazı yerlerde sıksa da bence çok akıcı ve mükemmel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bir sürü ejderha ve savaş dolu bir kurgu. Bazı savaş sahnelerinde bir isim veriyor ve o isimin bir ejderhamı, gemimi yoksa bir insanmış olduğunu anlayamayabiliyorsunuz bu bir tık eksi bir yön fakat onun dışında kitabın işleniş yönünü çok beğendiğimi söyleyebilirim. Eğer sizlerde fantastik tarihi bir ejderha kurgusu okumak isterseniz bu seriye bir göz atmanızı öneririm.
Oldukça güzel bir kitaptı kendisi, açıkçası okurken ay bitsin artık dedim o da kurgunun yavaş ilerlemesi ile alakalıydı bence.
Denizin ortasında yapılan savaşta bulunun bir ejderha ve yumurta ile başlıyor ve devam ediyor, içinizi ısıtacak ponçik bir kitap.
Bence oldukça iyidi fantastik ve ejderha kurgularına giriş yapmak istiyorsanız bu seri ile başlıyabilirsiniz bence ilk kitap bunu düşündürttü.
Bu yüzden belki de ejderha ve fantastik kurguları sevebileceğinizi düşünüyorum.
Yumurtadan yeni çıkmış bir ejderha onu koşumlamanıza izin verirse görev sizi sonsuza kadar o ejderhaya bağlardı. Bir pilot ne herhangi bir malı mülkü kolayca yönetebilir, ne bir aile kurabilir, ne de gerçek anlamda sosyalleşebilirdi. Yalnız insanlar olarak ve ejderhanın kullanımını kaybetmeden cezalandırılmayacakları için çoğunlukla yasaların dışında yaşarlardı. Barış zamanlarında genellikle İngiltere'nin, ejderhaların en azından birazcık özgür olabileceği en uzak ve en yaşanılmayacak yerlerindeki küçük yerleşim bölgelerinde yabanıl, rezil bir sefahat hayatı yaşarlardı.
"Bir despotun tek başına yapabileceği kötülüklerin bir sınırı var ve gerçekten gaddarlaşırsa alaşağı edilebilir; Parlamento'nun bozulmuş yüz üyesi birlikte çok daha fazla adaletsizlik yapabilir ve o kadar kolaylıkla kökleri kazınamaz."
"Her şey yolunda mı?"diye sordu Temeraire usulca, diğer ayağıyla korumacı bir biçimde Laurence'ın etrafına sarıp onu göğsüne daha da yaklaştırarak. "Bir şeyler canını sıkmış."
"Buna nasıl dayanıyorsun? Kararları tek başına verip getirdikleri sonuçlara tek başına katlanıyorsun."
"Belki alıştığımdan," dedi Tharkay duygusuzca, "belki de kendi günahlarım dışında tüm dünyanın günahlarını da üstlenmek istemediğimden."
Iskierka alaycı bir tavırla güldü. "Sırf biraz ateş püskürtebiliyorlar diye sıçana benzeyen bir çift Fransız ejderhasının benim kadar iyi olduğunu düşünüyorsan hiç durma, onların yanına git. Zamanımı aradaki farkı bile anlamayan biri için harcayamam, yapacak çok daha önemli işlerim var."
Hiçbir şey bilmeksizin Afrika'nın yarısını katetmiş ve yabancı bir kıtanın ortasında Laurence'ı bulmuştu, eğer gerekiyorsa bütün Britanya'yı aramaktan gözü korkmazdı, bir savaşın ortasında bile.