En Beğenilen Naz N. Varlı kitaplarını, en beğenilen Naz N. Varlı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Naz N. Varlı yazarlarını, en beğenilen Naz N. Varlı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1923 yılında, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan nüfusu bir bütünlük içerisinde betimlemeye yarayacak sayım, kayıt ya da araştırma verisi yoktu. İlk nüfus sayımı 28 Eylül 1927’de gerçekleştirildi. Bunun öncesinde, nüfus sayımı için yapılan ilk resmi hazırlık, 1926 yılında İstatistik Umum Müdürlüğü’nün kurulmasıdır. Kurumun müdürlüğüne de Belçikalı bir istatistikçi olan Camille Jacquart getirilmiştir. O dönemde, yapılacak bu ilk sayıma gösterilecek hassasiyeti yansıtmak için, “Ne bir eksik, ne bir fazla” cümlesi de sloganlaşır. Ülke çapında mühim bir olaydır sonuçta. Aslında “nüfus” konusu artık dünya çapında artan bir öneme sahip. Paul R. Ehrlich’in “The Population Bomb” kitabını okuyunca bunu anlamak daha kolay. Ehrlich, krize dönüşecek nüfus konusunun boyutlarını her yönüyle anlatır. 70’li yıllarda, aşırı nüfus nedeniyle hepimizin yapay adalarda yaşayacağımızı söylemesi ise bir korku dalgasının yayılmasına neden olur. Neyse ki tahminleri doğru çıkmaz, ancak “nüfus” hassas bir konu olmaya devam ediyor. “Tüm insanlığı besleme savaşı sona erdi” diyerek başlıyor kitap. Bana kalırsa hâlâ devam ediyor.
Farkındalığı arttırmak için dünyanın her yerinde kutlanan günler var: “Yeni Kelime Öğrenme Günü, Evini Düzenleme Günü, Pozitif Düşünme Günü, Manas Destanı Günü” vs. Hatta her güne birden fazla tema düşüyor. Amaç farkındalıksa eğer “ne sakıncası var, kutlayın” gibi bir duruşum var, ama Amerika’nın Colorado eyaletinde her yıl 3 Ocak’ta kutlanan “Meyveli Kek Fırlatma Günü” gibi israf, nimete hürmetsizlik, hadsizlik durumları ortaya çıkarıyorsa tepkimi gösterme ihtiyacı duyuyorum. Gün kutlama alışkanlığım yok, ilgimi çektiğini de söyleyemem. Ama “Uluslararası Tekerleme Günü”nün varlığını keşfettiğimde yüzümde bir gülümseme belirdiğinden eminim. Bunun bir nedeni, eğitimde “Fonolojik farkındalık” üzerine yoğunlaşılması gerektiğine inanmam. Diğer nedeni de Şirâzem’den sebep şu tekerlemeye olan düşkünlüğüm: “Portakalı soydum/Baş ucuma koydum/Ben bir yalan uydurdum/Duma duma dum”
“Shodo” bir Japon kaligrafi sanatıdır. Almak, mutluluk ve sonsuzluk anlamlarına geldiği söylenir. Yazı, bir çeşit kendini ifade etme yolu, bilgiyi koruma ve kaydetme yöntemidir çünkü. Ancak Japon Shodo sanatçıları bunlara ek olarak yazının “kalbin aynası” olduğunu da düşünüyor. Bu sanatın kâşifi Sümerler ne derece önemli bir keşif yaptıklarını biliyorlar mıydı acaba? Öyle ki Kalem Suresi’nde, hokka ile kalem ve yazdıkları üzerine yemin edilir!