Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nevzat Kutlu

Nevzat KutluBalkanlar Yanıyor yazarı
Yazar
8.8/10
7 Kişi
32
Okunma
2
Beğeni
1.042
Görüntülenme

Nevzat Kutlu Sözleri ve Alıntıları

Nevzat Kutlu sözleri ve alıntılarını, Nevzat Kutlu kitap alıntılarını, Nevzat Kutlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazı gülümsemeler, acıların üstünü örtmek içindir..
Sayfa 280Kitabı okudu
Bugünlerde, ne kadar paran varsa, o kadar adam yerine konuyorsun ne yazık ki..
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Dünyada en tehlikeli şey, kalbi kırık bir kadındır..
Osmanlıda gizli olan her şey, sadece Türkler için gizli; yasak olan her şey de sadece Türkler için yasaktı..
"Tam bir sırtlan sürüsü bunlar. Tek başlarına hiçbir şey yapamazlar ama sürü hâlindeyken, aslanlara bile saldırıyorlar."
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
Vefakâr Türk iş adamlarını da unutmak mümkün değildi. Her biri, hayatımızda özel bir yere sahip olmuşlardı. Memleketinden bu kadar uzakta, millî benliklerini koruyarak ayakta durmaya çalışan bu insanlar nasıl unutulurdu? Her bayramda bir araya gelen, dostluklarını, arkadaşlıklarını canlı tutan, millî bayramlarımızda penceresine Türk bayrağı asıp gururlanan bu insanlar, nasıl unutulurdu?
Sayfa 178Kitabı okudu
Hele bir de Balkan Harbi'nde, Çatalca mevzilerinde yaşanan bir felaketi anlatmıştı ki yürekleri paramparça olmuştu. Türkçe bilen birkaç Bulgar askeri, Alaiye Taburu'na yaklaşmış, nöbet değiştirmeye geldiklerini söylemişler. Osmanlı askeri elbisesi giymişler önceden. Yorgunluktan, uykusuzluktan perişan hâldeki nöbetçi, şüphelenmemiş. Mevzisini yeni gelenlere bırakıp yatmaya gitmiş. Gece ilerleyince Bulgarlar, tabur bölgesine girmişler. Altı yüze yakın Osmanlı askerini, koyun boğazlar gibi kesmişler. Düşünmek bile tüylerini diken diken ediyordu insanın. Bu yüzden, sık sık manga bölgesini dolaşıyor, gözcüleri kontrol ediyordu geceleri.
Abidenin üzerindeki yazıları okudum. Gözlerim doldu okurken. “Burada yatmakta Anadolu'nun Aslan Mehmet'i Mekânı cennet, üstünde Ulu Tanrı'nın rahmeti Ana vatan onlara hasret, onlar ana vatana Yolcu, Fatiha oku vatan için burada yatana" İstesem de gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. Memleketinden bu kadar uzakta, yaban ellerde, bir Fatiha bekleyerek yatmak... Belki de oğullarının, kızlarının, torunlarının haberleri bile olmadan...
Balkanlar'a düşen ateş, bütün bölgeyi sarmıştı adeta. Rum Bulgar, Sırp, Karadağlı askerler, çeteciler, din adamları, yerli halk; yüz yıllardır içlerinde biriktirdikleri kinlerini ortaya döktüler. Kin acımasızlığı, acımasızlık zulmü, zulüm katliamı getirdi ve azgın bir fırtına gibi her yeri etkisi altına aldı. Balkanlar, beş yüz yıllık barış ve hoşgörü döneminden sonra; zulüm, işkence, yağma, tecavüz ve katliamlarla dolu Orta Çağ Avrupa'sının karanlık girdabına kapılmıştı adeta. Kısacası, Balkanlar yanıyordu artık.
Sayfa 281Kitabı okudu
Reklam
Türkleri yeterince tanımayanların, eşimi beni tanıyınca nasıl hayret ettiklerini gözlerimle görüyordum. Avrupalılar, ne yazık ki bizleri Arap sanıyorlardı. Eşimin kapalı olacağını, dört beş çocuğumuzun olacağını, başka eşlerimin de bulunacağını düşünüyorlardı. Bu düşüncesini açıkça söyleyenler de oluyordu. Her birine, sabırla Atatürk Devrimlerinden, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinden, tek eşlilikten, kadının sosyal hayata ve iş hayatına nasıl katıldığından bahsediyordum. Araplarla, din bağımız dışında bir benzerliğimizin olmadığından söz ediyordum. Çoğu inanıyordu söylediklerimize. İnanmayan da oluyordu belki. Bizi daha yakından gördükçe, tanıdıkça, Türkiye ve Türkler hakkındaki olumsuz görüşleri değişiyordu pek çoğunun.
Kulağım, şehitlerimizin adlarını okuyan seste; gözüm, şanlı bayrağımızın dalgalandığı şehitlikteydi. "Siz canınızı boşuna vermediniz." dedim, şehitlerimizle konuşur gibi. “Kanınızı boşuna akıtmadınız. Bu bayrak burada dalgalandıkça, ruhunuz hep şad olsun. Bizlere, torunlarınıza haklarınızı helal edin."
Sayfa 166Kitabı okudu
Subayların, astsubayların, askerlerin elbiseleri, paltoları, parkaları çamur içindeydi. Ayakkabıların çoğu elden çıkmış, yırtılmış, parçalanmıştı. Herkes yorgun ve perişandı ancak "vatan savunması" diyorlar, "namus" diyorlar, başka bir şey demiyorlardı.
Sayfa 259Kitabı okudu
Sıkıntı ve üzüntü ile başlayan yolculuk, giderek, aynı kaderi paylaşan insanların birbirlerini daha yakından tanıdıkları, hiç kimseyle paylaşamadıkları sırlarını paylaştıkları bir yolculuk hâline geldi.
Sayfa 199Kitabı okudu
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.