Psikiyatri bir zamanlar kendisine ruh ve ruhun bilimi (ya da çalışması) derdi, şimdi alanı fazlasıyla biyolojik olmaya başladı. Genellikle ailevi bir zihinsel hastalık olup olmadığı sorulur, bir antidepresan yazılır; kimse çocukluk travmasına bakmaz, beslenme ve yaşam tarzı konularında rehberlik etmez. Bu alan, Amerikan Psikiyatrik Birliği tarafından oluşturulan ve semptomları bir tanı aracı olarak kategorize eden -tipik olarak bir "bozukluk" kökeninde genetik ya da "organiktir"; öğrenilmiş ya da çevresel olamaz diyen- Zihinsel Bozuklukların Teşhisi ve İstatistikleri Elkitabı protokolünü tam olarak benimsemiştir. Bir genetik neden ekleyince hastalığımızı kimliğimizin bir parçası sayarız. Bir teşhise indirgenince kök nedeni bulmak konusundaki şevkimiz kırılır. Bir etiketimiz olur: Ben buyum.
“İnsanlar ne yaparsanız yapın sizi yargılayacaktır. Kendinizi bu gerçeğe ikna edip kendi yolunuza baktığınızda, hayatta endişelenecek çok az şey kalır.”
“Bir partnere bağlandığınızda, onun geçmişine, mücadele tarzına ve iletişim biçimine de bağlanırsınız. Akıllıca seçim yapın. Partner seçimi genel zihinsel sağlığınız üzerinde en büyük etkiye sahip seçimdir.”
“Bunu söylemeyi normalleştirin: ‘Fikrimi değiştirdim.’ Seçimleriniz ömür boyu süren sözleşmeler değildir. Yeniden toparlanmak, ihtiyaçlarınızı daha iyi kavramak ve daha derin bir anlayış ile yeni kararlar almakta hiçbir sakınca yoktur.”
“İlişkiler ancak insanlar konuşmadıkları için sona erer. Tahmin yürütürler, tepki verirler fakat buna karşılık asla gerçek anlamda zor konuşmalar yapmazlar.”
Karşılaştığımız her şey değiştirilemez ama bir şeyi onunla karşılaşmadan değiştiremeyiz...
Kitap beni baştan sona kadar positive vibes only mottosu ile sabahları kereviz suyu içen influencer tanıtımı içindeymişim gibi hissettirdi. Yazar kitapta sıkça kendi sitesinin reklamını da yapıyor, tamam yapabilir bunda yanlış bir şey yok ancak benim hayatım
Holistik Psikolog hesabını uzun zamandır takip ediyordum. Genelde birkaç maddelik çözümler ve cevapların sunulduğu psikoloji camiasında sorular soran, içgörü oluşturmayı hedefleyen bir hesap olduğu için faydalı bulmuştum.
Kendi içsel yolculuğundan hareketle oluşturduğu bu hareket te en beğendiğim kısım samimiyet sanırım. İkincisi, gerçekçi oluşu.
Hepimiz yaralıyız. Bu dünyaya geldiğimiz zamandan şuan içinde olduğumuz zamana kadar farklı bireylerle kurulan etkileşim ve iletişimler sonucunda bazı yaralara, kalıplara, koşullanmalara, çekirdek inançlara, birbirini tekrar eden düşünce döngülerine, sorunlu bağlara sahibiz. Değişim ve dönüşüm isteği baş gösterdiğinde kendimizi nasıl iyileştireceğimiz konusunda arafta kalmış hissedebiliriz. Tam bu aşamada Dr. Nıcole Lepera bu kitabı ile kendi iyileşme felsefesini bizlerle paylaşıyor. Klasik psikanaliz yöntemlerinden beslenerek üretmiş olduğu holistik psikoloji ve araçları ile bizleri tanıştırıyor. Zihin, beden ve ruh üçlüsünün bağlantısını ve bütünlüğünün önemini hem teknik açıklamalarla hem de yaşanmış hikayelerle besleyerek farkındalığımızı arttırıyor. Otopilotton çıkıp hayatınızın dizginlerini kendi eline almak isteyenler için okuması rahat ve anlaşılır bir kitap.