Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Niyâzî-i Mısrî

Niyâzî-i MısrîÇıktım Erik Dalına yazarı
Yazar
9.1/10
83 Kişi
433
Okunma
213
Beğeni
8,6bin
Görüntülenme

Niyâzî-i Mısrî Gönderileri

Niyâzî-i Mısrî kitaplarını, Niyâzî-i Mısrî sözleri ve alıntılarını, Niyâzî-i Mısrî yazarlarını, Niyâzî-i Mısrî yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Her taraftan yıkılıp vîrân olan anlar bizi"
Niyâzî-i Mısrî
Niyâzî-i Mısrî
Allah dünyayı peygamberlerle, velilerle, âlimlerle, salihlerle süslemiştir. Onları hidayet ehline yıldızlar, dalâlet ehline kendilerini uzaklaştırıcı taşlar yapmıştır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Mü’min, imanına kuvvet veren, ilmini ve irfanını arttıran amellerini halis yapan, ahlâkını düzeltenlerden başkasına rağbet etmez. Münafık da nifakını kuvvetlendiren, şeytanlığını arttıran, kalb cemiyetini(huzurunu) dağıtan, vesvesesini toplayandan başkasına kuvvet vermez.
İnsanların çoğu halkın baktığı yüzlerinin bir Bedir(ayın on dördü) olmasını isterler de kalb yüzlerine hiç aldırmazlar. Bundan dolayı bazılarında kefere gibi Muhak (ay sonu Ayın görünmemesi), bazılarında fasıklar gibi hilâf, bazılarında salih mü’min gibi Bedir vardır.
O halde O’nu bildikten sonra O’ndan başkasını bilmemek size zarar vermez.
Bil ki tevhidin kemali, dışı ile birincinin ehlinden, içi ile sonuncunun ehlinden görünmektir.
Reklam
…zira küfre, şirke, isyana, müşriklere ve âsilere Allah için kızmak vaciptir. Onları imana ve salâha davet etmek gerekir. Burada Allah için sevmek, Allah için buğz etmek(sevmemek) vardır.
Allah Teâlâ mahlûkatı yaratmış, her şeyi tam yerli yerince koymuştur. Bir kul, Allah’ın fiillerinden kendi ilmine, zevkine ve tab’ına(huy, yaradılış) aykırı olan bir şeyi sormak isterse o şeydeki hikmetini görür. Bu suretle kul, zarurî olarak kalbinden niçin, nasıl sorularını çıkarır ve artık ondan hayret etmez. Onu yerine layık görür. Artık hiçbir şeyin sinek kanadı kadar fazla yahut eksik tarafını dahi Rabb’ine sormayı kendine yakıştıramaz.
Yüksek maksat, alçak maksattan daha tatlıdır. Zira onda güzellikler, alçaktakinden daha toplu ve daha tamdır. Çünkü yükseklik tarafından letafet daha çoktur. Alçaldıkça kesafet artar. Her lâtif, letafeti oranında kesifi kuşatır.
Ruh, hangi şeye girse onun hükmünü alır, onun rengine bürünür. Tıpkı su gibi. Suyun rengi de kabın rengine bağlıdır. Bu bilindi ise, bil ki: nefs-i natıka(konuşan nefis) letafet kazanıp, hariçte hakikatlere uygun olan, onlara mulahif olmayan zihni hayallerin şekilleriyle bezenir ve o hakikatlere uygun hükümleri giyer ve bu düşünceler nefs-i natıkada, iyice yerleşir, nefs-i natıkanın sözlerinde ve fiillerinde bunların eseri meydana çıkar ve nefs-i natıka hiç abes konuşmayacak, abes iş ve hareket etmeyecek şekilde bu hakikatlerde rüsuh bulursa işte o zaman nefs-i natıka, sanki o suretlerin, şahsiyetlerin, o heykellerin kendisi olur.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.