“Bizim bu derslerdeki amacımız ölümün insana bıraktığı her türden olumsuz hissi aşağılara çekmek. Yaşamın doğal bir parçası gibi yan yana okumak da diyebiliriz. Bunun için terapilerle birlikte etkinliklerimizi bir süre kalacağınız bir tabutta uyguluyoruz, beşer dakika, iki seans şeklinde. Bu sizi daha iyi anlamamızı sağlayacak bir yöntem. Yeşil çayından bir yudum aldı. Ayrıca, dedi, tabutu istediğiniz bir ağaçtan yaptırıyoruz. Her ikisi de Amaya Tatsuko’nun işaret ettiği yerlere imza attılar. Benim tabutum gürgen ağacından olsun, dedi adam. Sakura, dedi kadın, kokusuna bayılırım.”
“Kayanın üzerinde durup keder diledim. Gelmedi. Yükselen Ay’a çığlık atabilsem de, o çok yakınımda ağarıp solsa da, hâlâ beni duyamayan bir keder vardı — yuvarlak, düz ya da katı bir halde parlak olamayan ve ona ulaşabilecek bir lanetin izinden gider bir keder. İlahi bir rotası olmayan bu keder gibi gibi kendini nereye saklayacağını bilir. En nihayetinde nefes bile almıyor. Kederin tozlu ağzını bulamıyorum. Artık kederin bir hayalet olduğuna eminim — nankör Odysseus’un gittiği Hades’te onu bekleyen bir hayalet.”
“Bu manzaraya kapımı kapayıp kendi kabuğuma -büyüyü bile alt eden, her şeyi iyileştiren o mahremiyete- çekildiğimde arkamdan bir şeyin sanki fırtına öncesi meltemi gibi bastırdığını ve başımın üzerinden başka bir asa gibi uzandığını hissettim.”