Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Otto Kurz

Otto KurzSanatçı İmgesinin Oluşumu yazarı
Yazar
9.2/10
5 Kişi
30
Okunma
2
Beğeni
976
Görüntülenme

Otto Kurz Gönderileri

Otto Kurz kitaplarını, Otto Kurz sözleri ve alıntılarını, Otto Kurz yazarlarını, Otto Kurz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
800 yıl geçti .. HALA FOSİL !!
Batı'da 13. yüzyıl, saatçilik söz konusu olduğu sürece yeni fikir ve denemelerin çağıydı; 1300'lerde ilk mekanik saatler ortaya çıktığında, İslami teknoloji, artık bu çağ açıcı icadın farkına varmayacak ölçüde fosilleşmişti.
Sayfa 88 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Bu kısır döngüden asla kurtulamadı Türk milleti ...
Gelişme döneminde olan İstanbul'daki endüstrinin yok olmaya mahkum oluşunun başka birçok nedeni vardı. İstanbul'daki saatçiler yerel piyasa için çalışıyorlardı. Merkantilizm çağında Avrupa endüstrisiyle ve Batı ülkelerinin bütün kıtalarda sürekli yeni pazarlar kurmayı denedikleri gerçek bir ihracat itkisiyle nasıl rekabet edebilirlerdi?
Sayfa 89 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Reklam
Koku sıkan antika tabancalar ..
Rochat Biraderler, kabzalarında minicik saatler olan, zengin oymalı ve bezemeli az sayıda tabanca da ürettiler. Tabancalar çok zararsızdır; koku püskürtücü görevi görürler ya da bir sinekkuşu kısaca görünür ve şakır. Bu olağanüstü tabancalardan biri sarayda, saat ve cep saatleri arasında değil, mineli objeler arasında sergilenmektedir, ama kabzasında "Türk" rakamlı küçük bir saate sahiptir. Tetiğe basıldığında namlunun ağzından bir çiçek fırlar ve koku sıkar. Bu tabancalar, onların zanaatkarlığındaki kusursuz zevk ve mükemmelliğe hayranlık duyulmasaydı, saçmalığın son sınırı olurlardı.
Sayfa 80 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Kitap bildiğin bomba çıktı !! <3 : GALP GALP GALP : <3
Kuşlar artık ilk kez, şarkılarını insan yapımı otomatlardan öğreniyordu. Olağanüstü şarkıcılar olan kanaryalara çok değer veriliyordu, ama onları yetiştirmek, aylarca sabahtan akşama dek aynı ezgiyi ıslıkla çalmak çok yorucu bir işti. Tam o sırada birisi tam da bu amaçla tasarlanmış bir tür küçük orgu, serinette'i icat etti.
Sayfa 78 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Olaylara bak ! =))
İstanbul'a 1699'da yeni bir Fransız büyükelçisi geldi. Yanı sıra, kadranında a la turque (Türk tarzı] yazılı, sadrazam için düşünülmüş görkemli bir pendule [sarkaçlı saat] ve sultan için daha da görkemli bir tane getirdi. Ama tam arz odasına girmek üzereyken, XIV. Louis'in gururlu büyükelçisi kılıcını teslim etmeyi reddetti. Huzura kabul hiçbir zaman gerçekleşmedi ve hediyeler büyükelçiye geri verildi.
Sayfa 70 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
İsviçrelilerin Çin malı olgusunu yüz yıllar önce literatüre geçirmeleri ..
Kadranın üstünde George Prior'ın adı olmasına Türkiye' de iyi bir zanaatkarlığın güvencesi gözüyle bakılıyordu; bu olgu, dürüst olmayan İsviçreli firmalarca, piyasaya hepsi de George Prior'ın sahte imzasını taşıyan, düşük kaliteli, ama ucuz taklitler sürülerek sömürülmüştü.
Sayfa 69 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Reklam
Jean J. Rousseau'nun babasının Osmanlı saray saatçisi olması !
Görünüşe bakılırsa Galata'ya giden son Avrupalı cep saatçilerinden biri, ününü öncelikle Jean Jacques Rousseau'nun babası olmasına borçlu olan Isaac Rousseau'ydu. İtiraflarında oğlu bize şöyle der: Babam, tek kardeşimin doğumundan sonra İstanbul'a doğru yola koyuldu ve orada saray saatçiliğine getirildi. Onun yokluğunda annemin güzelliği, zekası ve ev kadınlığı bir dizi hayranı cezbetti, bunların arasında Mösyö de La Closure en ısrarla ilgi gösterenleriydi. Otuz yıllık bir sürenin ardından annemden söz ederken derinden duygulandığını gördüğüme göre, tutkusu olağanüstü şiddetli olmalıydı. Annemin, erdeminden daha kuvvetli bir savunma silahı vardı. Kocasını şefkatle seviyordu. Onun geri dönmesi için diretti. O da tüm beklentilerinden vazgeçip Cenevre'ye koştu. Dönüşünün talihsiz meyvesi, bendim.
Sayfa 61 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Ulan kuyumcu dükkanı açarsın o saati satsan ! 3000 nedir yaa !?
Birkaç yıl önce böyle bir Augsburg Türkenuhr [Türk saati] Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıktı ve Augsburg'daki Maximilian Müzesi için satın alındı. Üç kadranlı saat David Buschmann (1626-1701) imzalıdır. Saatin erken dönem tarihi hakkında, İslami rakam çemberinin gösterdiği üzere, Türkiye için yapılmış olması gerektiği dışında hiçbir şey bilinmiyor. Renk, zenginlik ve değerli taşlar bakımından Doğu zevkine hitap etme arzusuyla ittifaka girmiş bulunduğundan, burada geç dönem Alman baroğunun doğal coşkunluğu iyice abartılıdır. Süslemede kullanılan mücevherlerin, aralarında 2020 lal taşı, 192 ametist, 595 firuze ve 53 zümrüt olmak üzere neredeyse 3000'i bulduğu ifade edilmiştir.
Sayfa 54 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Muhteşem yaaa !!! =))
Hepsi 17. yüzyılda Türkiye'de ya da Türkiye için yapılmış, az çok birbirine benzer bir dizi cep saati mevcuttur. Arapça imzalara oldukça sık rastlanır, ama bunlar genellikle yardımcı olmaktan çok kafa karıştırıcıdır. Bu cep saatlerinin en tanınmışı, imparatorluk ordusunun Türkleri yendiği St. Gotthard muharebesinin ganimeti olan, Viyana'daki bir takvimli saattir. Kadranlar hala saatin muharebe gününde, 8 Muharrem Cuma, yani 1 Ağustos 1664'te durduğu andaki zamanı gösterir.
Sayfa 53 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
17. yüzyılda Galata'daki bir cep saatçisi dükkanı, dünyanın herhangi bir yerindeki çağdaş bir dükkandan farklı değildi; saat ya da cep saatlerinizi tamire götürür veya saat satın alırdınız, ama mallar nadir olarak o dükkânda imal edilmiş olurdu. Galata'da ticaret yapanlar yalnızca Cenevreli cep saatçileri ve mücevherciler değildi; birçok dil bilen bir Yahudi olan Salomo gibi başkaları da, bunun durmadan genişleyen bir pazar olduğunun farkına vardılar. Cep saatlerinin çoğu, besbelli ithal ediliyordu.
Sayfa 50 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı da yoz yobaz softanın hükümran olduğu dönem ..
Takiyüddin'in konumu umutsuzdu; ister insanlara nasıl saat yapılacağını öğretsin, ister mevcut astronomik çizelgeleri düzeltsin, tek başına çabalaması boşa çıkmaya mahkumdu. İslam bilim ve teknolojisinin şanlı geleneği o dönemde artık ölmüştü. ilahiyatçılar tarafından değil, kendi uygulayıcıları, bilginler ve öğretmenler tarafından öldürülmüştü. Bağımsız düşünmeye, eleştirmeye, yeni araştırmaya artık izin verilmiyordu. Eski metinler yüceltilmişti, okulda öğretiliyorlar ve ezbere öğrenilmeleri gerekiyordu.
Sayfa 47 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Takiyüddin Efendi ve yobaz Şeyhülislam Kadızade ..
Takiyüddin bilgisini nerede edindi? Bizzat kendisi, efendisi Ali Paşa'nın' evinde Batı saatlerini inceleyerek bilgilendiğini ifade eder. O dönemde İstanbul'da yaşayan Salomon Schweigger, doğru ya da yanlış, Takiyüddin'in Roma'da bir matematikçinin emrinde esir olarak birkaç yıl geçirdiğini söyler. Çağdaşları öğretisine ilgi göstermeyince hayal kırıklığına uğrayan Takiyüddin astronomi ve astrolojiye yöneldi. Burada da yine, geleneksel yöntemlere eleştirel yaklaşıyordu. İstanbul' da astronomik bir gözlemevi inşa etti ve burası için yeni aletler tasarladı. Bunlar, başka şeylerle birlikte, çok kadranlı ve zemberekle işleyen bir astronomi saatini gösteren çağdaş bir Türk minyatüründe görülebilir. Gözlemevinin amacı, güvenilmez ve köhne astronomik çizelgelerin yerine gözleme dayanan yenilerini koymaktı; ancak henüz faaliyete geçmişti ki yerle bir edildi. Şeyhülislam Kadızade, sultana, yıldızları gözlemenin felaket getireceğini ve gözlemevine sahip hiçbir hükümdarlığın uzun ömürlü olmadığını söyledi. III. Murad bu sözleri dikkate alarak gözlemevinin derhal yok edilmesini buyurdu.
Sayfa 47 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Neden ? Çünkü resim ve heykel günah !! =))
Sultanın sarayında ve paşaların konaklarında insan figürlerine itiraz edilmiyordu. Batı'daki saat yapımcıları taşra bağnazlığını göz önüne almamışlardı, ama bunu telafi etmenin kolay bir yolu vardı. "Almanya' dan getirilen küçük çalar saatleri beğeniyorlar, ama bunların üstünde oyma insan figürleri olursa, Türkler onları kaldırtıp yerlerine çiçek koydurtuyorlar."
Sayfa 44 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Osmanlılara gönderilen "GÜRZ" biçiminde saat !?
Amacı düşmanın kafatasım ezmek olan öldürücü bir silaha bir saat tutturmak acayip görünebilir, ama şayet saatçilik meraklısı bir okur, zarif bir saatin böylesine kaba bir muamele görmesine üzülecekse, gürzün o sırada hem Doğu'da, hem Batı'da bir makam değneği ya da komutan asası haline geldiğine dair ona güvence verelim.
Sayfa 38 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
Osmanlı da "Memento Mori" .. =))
Bir paşa 1576'da [hediye olarak], tavşan, köpek ve avcıların peş peşe göründüğü ve sonunda bir kapının açılıp elinde bir kum saatiyle Ölüm'ün dışarı çıktığı bir çalar saat aldı.
Sayfa 35 - Kitap Yayınevi 1. Basım 2005Kitabı okudu
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.