acınacak halde yaşlı kadınları sırayla nehre atmaya başladılar. Açlıktan, susuzluktan ve işkenceden iyice kuvvetten düşmüş bu yaşlı kadınların hayatını bitirmeye karar vermişlerdi. Kıyıda oturan Türkler
bu sahneyi kıpırdamadan seyrediyordu
Tutuklananlardan bazıları teker teker serbest bırakılıyordu, bunlar İslam dinine razı olanlardı. Bu bizi çok endişelendirmişti. Serbest bırakılıp evlerine dönenler, sürgün ile inançlarından vazgeçme arasında karar vermek zorundaydılar.
Ermenistan'ın çaresiz çocukları! Onlar da ebeveynleri gibi Almanya'nın icat ettiği, Türklerin uyguladığı yok etme politikasının kurbanı oldular. Hiç olmazsa onların canlarını bağışlasalardı! Yeni hayata başlamanın umudu olurlardı. Düşmanlarımız onların ölümüne seviniyor, çünkü; ağacı kökünden söktüklerine inanıyorlar. Yanılıyorlar. Bizim halkımız büyük bir enerjiye sahip ve talihsizliklere alışkındır. Baskılar onları daha da sertleştiriyor ve kırılmaz hale getiriyor.
Bir Ermeni gözünden (ki olayları yaşamış olanlarından) anlatılan Ermeni Tehciri olayı. Genel olarak tehcir sırasında yaşananları anlatıyor.
Kitaptan çok bu olayla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Bu olayda Türk tezi sanki ortada hiçbirşey olmamış gibi davranıyor gibi bir algı yaratılıyor gibime geliyor. Halbuki öyle bir durum yok. Elbette olay sırasında kitapta da yazan gibi şeyler olmuştur. Bunu zaten kabul ediyorlar.
İşin aslı bunun nasıl isimlendirildiği ve nelerle kıyaslandığı. Kaldı ki birçok yalan ve yanıltma da var.
Bu kitapta da o hissi veriyor yazan kişi.
Ben kitabı karşı taraf argümanlarını da okuyayım niyetiyle okudum. Acaba bilmediğim farklı birşey var mı diye ama yok.