Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Peter Koestenbaum

Peter KoestenbaumVaroluşçu Cinsellik yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
1
Beğeni
513
Görüntülenme

En Eski Peter Koestenbaum Sözleri ve Alıntıları

En Eski Peter Koestenbaum sözleri ve alıntılarını, en eski Peter Koestenbaum kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölüm bize aynı anda hem bireysel ve hem evrensel olduğumuzu, hem geçici hem de sonsuz bir alana katıldığımızı söyler.
... ölümsüzlük deneyimini ölümlü bir hayatla bütünleştirmekten doğar. Ölümün bu çelişkili iki açıklamasını bütünleştirmek sanatsal bir denge işidir. Sonsuzluğumuzun yeniden tanımlanması ve bir bütünlük hissini başarmaktır. Birey ölümsüz yaşam içgörüsünü kazanmadan önce bazen kendini bir köle gibi görebilir. Kendini çoğunlukla zavallı hisseder ve üzüntülerin ağırlığı altında ezilmiştir. Bu iki birbirine zıt diyalektik kutbun bir yaşamda bütünleştirilebileceğini kavradıktan sonra o artık özgür bir insan ve bir yaşam ustası haline gelir. Nasıl daha iyi yaşanacağını bilir ve daha önce yaşadığı zorlanımlı üzüntülerini yenmiştir. Ve o zaman, bedeni, sosyal çevresi ve yaşadığı fiziksel dünya, içindeki sonsuz olanla sonlu olanın bu tümden bütünleşmesini yansıtacaktır.
Reklam
Varoluş bir nesne değil, bir süreçtir. Çok az kişi bu noktayı ciddiye alır. Nesne ya da "şey" olmadığımızı sıklıkla dile getiririz, ama uygulamada şeyler olduğumuza bilinçsizce ikna olduğumuza doğrudan işaret eden büyük acılar sergileriz. Yaşamın birçok günlük sorunu gerçekte süreç olduğumuzu anladığımızda kendiliğinden çözümlenir.
Kişisel problemlerimizi sessiz ve yalnız merkezimizden yola çıkarak çözmemiz, Spinoza'nın sözleriyle, dünyayı ve kendimizi "sonsuzluğun bakışından" görmemiz demektir. Sorunları çözmenin ya da önemsizliklerini keşfetmenin ilk koşulu onları ortaya çıktıkları bağlamın bütünü içinde net ve tam olarak görebilmektir.
Uzay ve zaman gerçekte bilinçliliğin ve öznelliğin görünür kılınmış deneyimleridir. Bizim kişisel uzay ve zaman deneyimimiz, üzerimizden akıp geçen bilincin deneyimidir.
Birçok insan ölümü gündelik yaşamdan uzak, gerçekdışı, hakkında düşünmeyi erteleyebilecekleri ve hatta anmaya bile değmeyen bir şey olarak düşünür. Bunun sonucunda yaşamlarını bir bütün olarak yaşama ve bütüncül bir yaşam planı oluşturma yeteneğinden mahrum olurlar.
Reklam
Gerçek şu ki, yaşamak için bir teknik yoktur. Her şey için teknikler, yöntemler vardır ama yaşam için değil. Siz canlısınız, yaşıyorsunuz ancak canlılığınızla kendini gerçekleştirme arayışlarında kullanabileceğiniz teknikleri birbirine karıştırmamalısınız. Teknikler yalnızca nesneler için işe yarar ve siz bir nesne değilsinizdir.
Farketmeniz gereken yaşamın tam olarak şimdi ve burada olduğu ve yaşamanın tam şu anda yaptığınız şey olduğudur. İyi yaşama sorununu iyi yaşayarak karşılamalısınız. Felsefi anlamda bir iyi yaşama söz konusu olunca teknolojik araçları ya da yaklaşımları kullanmak işe yaramaz. Felsefe bir teknik değildir, daha çok tekniklerin pek de gerekli olmayan eklemeler olduğu gerçeğini ortaya koyar. Kısacası, teknolojik düşünce eğer asansörler, arabalar, bilgisayarlar yapmak istiyorsanız işe yarar, ancak yaşamayı öğrenmek istiyorsanız ilgisiz kalırlar. Yaşamanın yerine konulabilecek bir şey yoktur; yaşam O'dur.
Viktor Frankl'ın Logoterapisi ölümün canlılığıyla ilgili yararlı bir uygulamadır. Bu kurama göre insanoğlu seks, saldırganlık ya da telafi mekanizmalarıyla değil, anlam arayışıyla güdülmektedir. Frankl, insanların anlam bulmaya çalıştıklarına ve bunu kendini gerçekleştirmenin ve gerçek doyumun ölçütü yaptıklarına inanır. Ona göre ölümle karşılaşınca bundan her zaman haz almayabiliriz ancak bize haz ve sevinç kapılarını açacak bir kuvvet, değer ve anlam hissi kazanırız.
Her ne kadar kendi ölümünüzü asla yaşamadınızsa da öleceğiniz bilgisi her zaman sizin yanınızdadır.
Reklam
Kendi mezar yazımı yazmaya çalışırken, ne yazarsam yazayım bunun benim için hiçbir anlam ifade etmediğini gördüm. Dünyada ne kadar şey başarmış olduğumun benim için hiçbir anlamı yoktu, çünkü amaçlarımın kendisi anlamsızdı. Sahip olduğum amaçlar, bunların ne öneminin olduğu, hedeflerime varıp varamamam hiçbir fark yaratmıyordu, hayatımı bütün bir şey olarak görmedim. Ancak, kendimi bir ölü olarak gözümde canlandırırken beni geleceğe yönlendirecek hiçbir boyutu olmayan geçmiş eylemlerimin toplamından, kısacası geçmişimden başka hiçbir şey değildim. Yalnız ve sanki nedensiz öldüğüm için, ölüm karşısında tüm umutlarım, değerlerim, sevgilerim ve büyün geçmişim anlamsız göründü. Ölüm kesin bir saçmalık ve özgürlüğün kısıtlanmasıydı. Ancak, bu beni özümün, anlamlı varoluşumun olduğum şey değil, kendimi olmaya sevk ettiğim şey olduğunu fark etmeye götürdü. Ben yaşayan bir özgürlüğüm.
Alan Watts fırsat buldukça çok güzel bir imge kullanırdı. Sürekli olarak sağlık, doyum ve güzelliğe, kısaca ötedeki cennete ulaşma arayışı içinde olanlardan söz ederdi. Ancak sonsuza dek gökyüzünde yüzen güzel bir dünyada olduğumuzu fark etmede başarısızdı. Cennete olmayı isteriz, oysa biz zaten oradayız.
Salt iyimser bir yaşam görüşünü savunan felsefelerin çoğu genellikle yapaydırlar; bunların en göze çarpanları Dale Carnegie ve olumlu düşünce gücüne bağlı diğer okullardır. Kendinize gitgide olumlu olacağınız, her şeyden hoşlanacağınız gibi, yaşamın her alanında başarıyı garantileyerek bir dizi telkinde bulunarak doyuma ulaşacağınızı söylersiniz. Ancak böyle mekanik bir güdülenme kendi iç dünyanızın derinliklerinden kaynaklanmaz, yalnızca maddesel genişleme ve sahip olma yüzeyinde kalır. Olumlu düşünme hiç şüphesiz sınırlı amaçlar için işe yarayan, "kullanılmış araba satıcısının" yaşama yaklaşım biçimidir. Zengin tüccarlara karşı hoşgörüsüz olmak gibi bir niyetim yok, bu kişilerin mutlaka kötü niyetli olduklarını düşünemeyiz. Bu insanlar, cimri, ikiyüzlü ve kötüler diye bir hoşnutluk ve yardımseverlik maskesi gibi yapay bir yüz takınmaya çalışmazlar. Başka bir seçeneklerinin olmadığını düşünürler. Dünyanın rekabetçi ve gırtlakkesici bir dünya olduğuna ve varolabilmenin tek yolunun başkalarına baskın çıkmak olduğuna inanırlar. Çoğunlukla mutsuz geçen günlerini, şevk dolu olduğunu, işini severek ve başarılı satışlar yaptığını söyleyerek kendilerini ikna edecek şekilde geçirebilirler. Böylece hayatlarını sürdürürler. Bu tutumları artık işlerine yaramadığından (çünkü anlamlı bir yaklaşım için bu uygun bir yaklaşım değildir) bu tür satıcıların sayısında büyük bir azalma vardır.
Otantik kişi her iki yönde kendini gerçekleştirmeyi ve dünyaya katılmanın da kendini ayırmanın da gerçek insani olanaklar olduğunu fark etmeyi gerekli bulur.
Ölümü dışındaki bir şey olarak gören kişi bölünmüşlük içindedir. Onu yaşamın bir parçası olarak algılayan kişi sağlamlaşmış ve bütünleşmiştir.
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.