Hem zaten özün ötesinde olan, aynı zamanda düşünmenin de ötesin dedir. O halde onun kendinin düşünmediğini söylemek saçma değildir. O bir olduğu için, kendinde, düşünecek hiçbir şey yok tur: Fakat onun başka nesneleri de tanımaması gerekir. O, başka nesnelere, onlardan edinebileceği bilgiden daha iyi ve daha önemli başka bir şey verir. O başka nesnelerin iyiliğidir. Başka şeylerden neyi kastediyorum? Başka nesneler onunla ilişkiye girebildikleri ölçüde onunla benzerliğe sahip olabilirler.
Terimin birinci anlamında öz, varlığın gölgesi değildir; fakat gerçekleşmiş varlığa sahiptir. Oysa varlık, düşünce ve hayat form unu aldığı za man gerçekleşmiştir. O halde var olan şeyde hem düşünme, hem hayat, hem de varlık vardır.
İyi eğer basitse ve hiçbir şeye ihtiyacı yoksa düşünmeye de ihtiyacı yoktur. Ve onun muhtaç olmadığı şey, ona ait değildir. Zaten hiçbir şey mutlak olarak ona ait değildir; o halde düşünme de ona ait değildir. Üstelik o hiçbir şeyi düşünmez; çünkü düşünecek başka bir şey yoktur. Ayrıca zekâ, iyiden başka bir şeydir; iyiyi düşündüğü için iyinin imajıdır.
zekâ basit değil, çokluktur; doğrusu o düşünülür bir unsurlar bütünüdür; şeylerin bir çokluğunu görür.
Zekâ bizzat hem düşünme objesi, hem de düşünen objedir. Ve işte bu çifte bir özelliktir; fakat zekâdan sonra, onun düşünmesi nin objesi olan diğer varlıklar gelir.
Sök at fazlalıkları,
düzleştir eğrilikleri,
arındırmaya çalış karanlıkları
ve aydınlık yap onları.
Kendi heykelini
yontmayı hiç bırakma.
Ta ki sende,
erdemin tanrısal görkemi
parıldayıp yayılsın.