Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Priska Furrer

10.0/10
2 Kişi
1
Okunma
0
Beğeni
667
Görüntülenme

Hakkında

1957 doğumlu, İsviçreli. Bem Üniversitesi'nde Orta Doğu Dilleri ve Kültürleri okudu. Gezileri onu Türkiye'nin çeşitli bölgelerine götürdü. 19R7-88 'de bir yıl İstanbul'da kaldı. 1990'da Sevgi Soysal konulu doktora tezini bitirdi. Doçentlik tezinin konusu "Modern Türk Romanında Tarihin Anlamlandmlması. (Bem Üniversitesi, 2003) Akademik çalışmaları yanında uzun yıllar öğretmenlik yaptı. (Yabancı çocuklar için Almanca) Şimdi İsviçre'de, Aargau Kantonu Eğitim Müdürlüğü 'nde göçmen çocukları eğitimi sorumlusu. Modern Türk edebiyatıyla ilgili Almanca, İngilizce olarak yazdığı çeşitli makaleleri var. Ayrıca "Dcr Tod und der Dozent" (Ölüm ve Doçent) başlıklı polisiye romanı var. (Priska Vogt Kahvecioglu ile.)
Unvan:
Yazar
Doğum:
İsviçre, 1957

Okurlar

1 okur okudu.
3 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kadının toplumdaki ve ailedeki yeri, Osmanlı-Türk roman literatürünün ilk zamanlarında sosyal reformist yazarlar tarafın­dan didaktik amaçla ele alınan konulardan biriydi. 1872'de ya­yınlanan Şemsettin Sami'nin romanı Taaşşuk-i Talat ve Fit­nat'ta, sevmediği bir adamla evlenmeye zorlanan genç bir kızın hazin kaderine acınılmaktadır. Namık Kemal ve Hüseyin Rahmi Gürpınar görücü üsulü evlenmeyi, kadınların bir yerde kapalı tututmasını ve baskı altında bulundurulmalarını eleştirmişlerdir. Sosyal alanda aydınlatıcı olan bu iki önemli öncü, büyük amaç­lar ve tüm toplumun iyiliği açısından, kadınlar için de eğitim olanağını istediler, çünkü onlar cahil ve geri kafalı kalan anne­lerin toplumun yararlı uzuvları olamayacağından hareket edi­yorlardı.
Sayfa 126Kitabı okudu
Her ne kadar kısa süren birkaç on yıl içinde kadınların Türk edebiyatına katkıları şaşırtıcı derecede arttıysa da, Türkiye'de bugüne kadar kendine özgü feminist, mücadeleci- propagandacı kadın literatürü oluşmamıştır. Ancak çoğu Batılı okurlar, Kema­list reformlara karşın kadınlar için hâlâ birçok sınırlamanın ol­duğu bir ülkede yaşayan ve çalışan Türk kadın yazarlarının eser­lerinden özellikle kadın sorunlarını işlediklerini beklemektedir­ler.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
“Tutkulu Perçem"deki figürler, yaşamlarını değiştirmek için herhangi bir çabada bulunmamaktadır. Pasif kalmakta, çevreleri yerine yalnızlığı ve mutsuzluğu tercih etmekte ve hatta "başka olmaları"ndan ve durumlarının tümüyle umutsuz olmasından belirli bir narsist tatmin bulmaktadırlar. Eğer değişimle ilgili bir düşünceleri olursa, bu doğaüstü olan ve doğa kurallarını kafadan silen tutumla (yukarıdaki alıntıya bakın) ve böylece hiçbir insan parmağı olmadan oluşmaktadır. Bunun tam karşıtı, Sevgi Soysal'ın ikinci kitabındaki Tante Rosa ise, enerji ve azim dolu bir kadındır. O başarılı olamadığın­ da bu onun pasifliğinden değil, tersine onun gerçekle, zenginlik, sevgi ve güzel prensler dolu rüyaları arasındaki zıtlığı tanıma­masından ileri gelmektedir.
Sayfa 110 - tante rosa’ya rağmen//en güzeliKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok