Raif Karadağ

Raif KaradağPetrol Fırtınası author
Author
8.5/10
99 People
323
Reads
25
Likes
2,744
Views

Raif Karadağ Quotes

You can find Raif Karadağ quotes, Raif Karadağ book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Fakat gariptir ki, Türkün amansız rakibi, daima olduğu gibi, hududsuz merhametidir. Türk ırkının elinde olmadan zayıflara ve mazlûmlara duyduğu merhamet, onların ezilmelerine mani olmak hasleti, düşmanları tarafından, yani Salibiyyun tarafından takdir edilmediği gibi, düşmanlık kazandı. Türkler idareleri altındaki milletlere her türlü medeni haklarını bahşe derken, onlar bu hakların verilişini bir zaaf telâkki ettiler.
Zira, bu zat, Londra'da vazife görürken tahlif merasimi yapılarak mason olmuş, ondan sonra da ikbal yıldızı süratle parlamıştı. Önce İngiltere'deki sefirlik vazifesi uhdesinde olmak kaydı şartı ile Osmanlı hariciye nazırlığına nâsbedilmiş ve bu vazifeyi Londra'da ikamet ederek ifa etmişti. Bu hâdise hiç bir memleketin tarihinde görülmemiştir. Bir devletin hariciye nazırı bir başka devletin hükümet merkezinde hem sefir bulunacak, hem de hariciye nazırı olarak devletinin siyasetini o yabancı şehirden tedvir edecek.
Reklam
Bir vakitler, Hürriyet ordusu adı altında İstanbul'a yürüyen ve Sultan Abdülhamid'i tahtından indiren İttihadçılar acaba bu Balkan katliamı hakkında Türk milletine hesab vermek lüzumunu duymuşlar mıdır? Bu güne kadar elimize geçmiş olan vesikalar, bize bu hususta her hangi bir ışık vermemektedir. O İttihadçılar ki, Hareket ordusu ile ve aynı sıfat altında, İstanbul'a bu zulümleri icra eden Bulgar, Sırb, Yunan komitacıları ile birlikte girmişler, devletin haysiyet ve şerefini bu alçak Balkan komitacılarının Türk kanı ile renk değiştirmiş çarıkları altında payimal etmişlerdir.
Üç kıt'aya yayılmış devâsa bir imparatorluktan, dünyanın en kudretli iki donanmasından birisine sahip olduktan, dünyanın en modern harb tekniğine göre hazırlanmış ve devrinin bütün askerî otoritelerin gıptasını çekmiş kudretli bir orduya sahip bir devletten geride kalanlarla meydana gelmiş küçük bir devlet durumuna nasıl indirildiğimizi anlamak cidden pek zordur. Aklın ve idrakin reddetmeğe daima meyyal bulunduğu bu anlamak keyfiyetini, derinlemesine inmedikçe, Osmanlı ciddi surette tetkik edilmedikçe tesbit etmek asla mümkün değildir.
Biz şuna kaniiz ki, bir millet eğer tarihini bilmiyorsa, eğer tarihi yanlış öğretiliyor ve bilerek başka bir istikamete sevkediliyorsa, o millet için çöküş mukadderdir.
Petrol XX. asrın en kıymetli hammaddesi... dünyanın en kudretli ve rakipsiz hammaddesi hâline getirildikten sonra, yeryüzüne çıkartabildiği her yerde ihtilaller, kıtaller, hükümet darbeleri birbirlerini kovalamış ve petrole sahip memleketlerin halkları hiçbir zaman rahat bir nefes alamamıştır. İran da bu sahalardan biri, hatta bir bakıma birincisi idi. Ve bu yağlı madde İran'da keşfedildiği günden beri İran, rahat ve huzur yüzü görmemişti. İran'ın son asır tarihi, petrol yüzünden meydana gelen müteaddit ihtilalleri kıtaller ve hükümet darbelerine, hatta hanedan değişikliklerine şahit olmuştur.
Reklam
İngilizler, dünya petrol sahalarını ele geçirmek için siyasetlerine yepyeni bir istikamet verdikleri ve kendilerini petrol mücadelesinin içine attıkları sıralarda Amerika’da Standart Oil Merkezinin kurucusu Rockefeller, petrolü küçük şişeler içerisinde ve romatizma ilacı olarak Amerika'nın her tarafına gönderdiği adamları vasıtası ile sattırmaya çalışıyordu. Böylece de petrolün hakiki kudretini anlayamadığını ortaya koymuş oluyordu. 1860 yıllarında cereyan eden bu "romatizma ilacı" satışı, Rockefeller'in kuvvetlenmesine ve Amerika'daki petrol sahalarına el atmasına imkân verdi. 1860 yılını takip eden ilk on yılın sonunda, yani XIX. asrın (19. Yüzyılın) sonlarına doğru İngilizler ile Amerikalılar petrol sahasında karşı karşıya geldiler. Ve işte o tarihten beri de dünya, mukadderatını petrolcülerin eline teslim etti. Ancak birçok kişinin tanıdığı bu karanlık yüzlü meşhur Rockefeller, petrol piyasasına İngilizlerden daha evvel girmek cesaret ve basiretini gösterdi. Böylece dünya çapında bir “petrol imparatorluğu" kurmaya muvaffak oldu.
Sayfa 25 - Truva YayınlarıKitabı okudu
İngiltere'nin XX. asırda yetiştirdiği en değerli devlet adamı müteveffa Churchill, 1936 yılında, İngiliz Avam Kamarası'nda petrol ve İngiltere'nin menfaatleri müzakere edilirken, petrolün ehemmiyetini şüpheye mahal vermeyecek şu sözleri ile dünya efkârına açıklıyordu: "Bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir." Ve yine I. Dünya Harbi'nde Fransa'yı ve müttefikleri zafere ulaştırmakta büyük hizmetleri geçmiş olan Clemanceau Amerika reis-i cumhuru Mr. Wilson'a gönderdiği bir telgrafta aynen şunları yazıyordu: "Eğer müttefikler harbi kazanmak istiyorlarsa; Fransa'nın kana olduğu kadar petrole de muhtaç olduğunu bilmelidirler."
Sayfa 14 - Truva YayınlarıKitabı okudu
İngiliz oyunları (Babayı oğluna öldürtmek)
Umman ve Maskat Sultanlığı da, diğer Arap Yarımadası krallık ve şeyhlikleri gibi, Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmış bir sultanlıktır. İngilizler, buralarda; daha Osman İmparatorluğu” nun hâkimiyeti altında bulunduğu sıralarda manevi hâkimiyetlerini kurmuşlar ve müstakbel İngiliz Petrol İmparatorluğu'nun Basra Körfezi ağzındaki bu baklasını da manevi bakımdan ellerini geçirmişlerdi. Geliri tamamen petrole dayanan Maskat ve Umman Sultanlığı'nın, Ortadoğu'da cereyan etmekte olan çok tehlikeli çatışmalar yanında, rahat bırakılacağı tasavvur edilmezdi. Nitekim petrol etrafında cereyan etmekte olan çok çetin gizli mücadele, Maskat ve Umman Sultanı Said Bin Teymur'un yakasına sarılmış ve bizzat akrabaları tarafından şu son dört yıl içinde bir kaç defa suikast girişimine uğramış, tahtından alaşağı edilmek için yapılan darbelerle mücadele etmiştir. 80 yaşındaki Sultan, bütün bu suikastlardan da darbe teşebbüslerinden de daima yakasını kurtarabilmiş ve her seferinde gayet şiddetli tedbirler almıştı. Lakin 2 gün önce oğlu tarafından yapılan sutkasta mani olamamış ve altı kurşun yarası alarak Londra ya götürülmüştür, Böylece, oğlu, Oxford mezunu, İngiliz ordusu subaylarından ve bu orduda uzun müddet hizmet görmüş olan Kabbas Bin Said iktidarı eline geçirmiştir.
Kalust Gülbenkyan'ın sâyesinde İngilizlerin eline geçiveren Musul petrolleri üzerinde kurulmuş olan (The Turkish Petroleum Company) pek fazla uzun ömürlü olmamış ve San Remo anlaşması ile feshedilmiştir. Böylece bu şirketin yerine (The Irak Petroleum Company) kurulmuştur. Bu anlaşmaya göre, yeni petrol şirketinin hissedarları ve aldıkları hisseler şöyle tesbit edilmiştir. Near East Development C. %23,75 (İngiliz) Royal Deutch Grubu %23,75 (İngiliz - Hollanda) Anglo İranian %23,75 (İngiliz) Compangnie Francaise %23,75 (Fransız) Kalust Gülbenkyan %5,00
Sayfa 98 - Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1969Kitabı okudu
229 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.