çîyaye bêxêr
di her berbangê de
silavek şermok derdixe ji pêsîra xwe
û ramûsanek ji dil dişîne ji cûdî re
ne keştiya nuh hewandibû bêxêr
ne jî bûbû stargeh ji şoreşgerekî re
keştî bi bayê jiyanê herikîbû cûdî
gerîla bi evînek azad meşiyabû
jiyanê li ser vî çiyayî jîn da
jiyan li vir hat dorpêçkirin
li vir birîndar bû
lê dîsa
û careke din
jiyanê li ser vê axê birînên xwe kewandin
û careke din kulîlk veda azadî
li vir
li cûdî
li botan
û dê careke din govend were girêdan
li vir
li Kurdistanê
di demsalek biharê de
di rojek Newrozê de...
ve çekip gitmek
mayısın olanca kızıllığında
henüz, selamlamamışken özgürlüğü
henüz kuşanmamışken yağmur tanelerdinde baharı
ve sevdayı
ve direnmeyi…
oysa,
ne güzel koşuyordun
ateşten bir lalenin soluğuyla
ve nasıl da umut yüklüydün
yürürken
güneşe taşıdığın maviliğin
o çoşkun dalgasında
ve gidişinle
ülkemin ters lalesi
ayaklandı martılar
uyandı sokaklar geceden
ve çığlığın bölündü dört yana
gayri,
durmak yok şehirlerde
dağlar akar denizlere
denizler kardeşliğe…
Kerpiç bir evin tahta penceresinden
Bir çift göz daha bakıyor ona
Bekliyorum ki bulutlar boşalsın
Yağmurlar yağsın
İki damla yaş düşüyor avuçlarıma
Biri zîn için
Biri mem
.
Gitme vaktiydi
Bir uçurumun kıyısında kurduk hayallerimiz
Kalbimizden derin rüzgar esti
Kanatlarını açtı kimisi
Bir düşün sıcaklığında buldular kendilerini
Kanatları düştü kimisinin
Oracıkta öldüler
Nefes almayı sürdürerek
Kimisi uçacaktı ki
Yağmur yağdı
Hüzne tutuldular
Rüzgarın izi kaldı bakışlarında
Kırık bir dal gibi kaldılar öylece
Kimsesiz
Yoldaşsız
Bir başlarına...
Ah
O ilk rüzgarda kanatlarını açanlar
Ne de güzel uçtular, uçurumdan özgürlüğe...