Ona göre aşk, tamamlanmamış iki insan arasındaki birliktelik değildi; daha çok iki bedeni aynı yörüngede tutan bir yerçekimi gibiydi, her biri hem kendi işini yapıyor hem de diğerine referansla uyum içinde yaşıyordu.
“Rezonansın ne demek olduğunu biliyor musun?”
“Rezonans?”
“Diyelim ki bir kişinin kalbinde bir zil çalıyor, diğer kişinin içinde de aynı zil varsa, o da çalıyor.”
Birine yardım etmek, her iki taraf için de, kolaylıkla alışkanlığa dönüşebilir ve insanlar yardım edilendense yardım eden olduklarında daha rahat hissederler.
İlişkileri hakkında büyük gösterişler yapan insanlar genellikle kendilerine güvensiz olanlardır. Aşk ormanda kaybolmak gibidir. Güvende olduğunuzu yüksek sesle haykırmak size daha iyi hissettirebilir, ancak bu kaybolmadığınız anlamına gelmez.
“Kendine inanmayı bıraktığında, kendini başkaları için bir sorun olmaktan başka bir şey olarak görmemek zordur.”
Joseph namı diğer Panenka kendisine inanmayı bıraktıracak bir neticeyi öngörebilseydi yine de aynı şeyi yapar mıydı? Tek istediği korkularının ve kendisinin ötesine geçmekti ama yıllar süren bir hayal kırıklığının derin çukurlarına sürüklendi.
Birkaç aydır başına saplanan korkunç ağrılar bir demir maske gibi ağırlaşırken torunu Arthur ve kızı Marie Thérèse ile kurduğu yaşam ona bir sığınak gibi geliyordu.
“acaba yaşlandıkça geriye sadece tamir edilemeyen şeyler mi kalıyor?”
Kendini bir hatanın gölgesinde yaşamaya mahkum etmiş birinin kırıklıklarını ancak aynı hüznü yaşamış biri anlayabilir. Esther’in hayatına girmesi bir kalp rezonansı ile oldu.
“Rezonansın ne demek olduğunu biliyor musun?”
“Rezonans?”
“Diyelim ki bir kişinin kalbinde bir zil çalıyor, diğer kişinin içinde de aynı zil varsa, o da çalıyor.”
Panenka’nın hayatından öğrenecek çok şeyim varmış.
borasbooks ile iyi ki okuduk dediğimiz kitaplar arasında yerini aldı.
Kitabın su gibi akan muazzam çevirisi için
Leonard ve Paul iki yakın arkadaş. İkisi de otuzlarında ve ailesiyle yaşıyor. Leonard annesini kaybettiği sırada Paul ablasının düğün telaşı arasında vesveseleri ile uğraşmakla meşgul. Leonard annesinin yokluğuna alışmaya çalışırken aşık olur. Ve gerçekten kurallardan bağımsız içinden geldiği gibi davranır.
Kitap macera ve büyük olaylar içermiyor ama kişiye kendini akışa bırakması gerektiğini hatırlatıyor. Yolun yarısında da olsan hayata dair tecrübelerin sınırlı olabilir ve bu gerçekten yadırganacak bir durum değil. Çünkü hayatta herkes aynı şartlarla başlamıyor ve yürümüyor. Özellikle evlilik arifesinde olanlar ve yeni bir ilişkiye başlayanlar için keyifli bir yol gösterici olabilir.
Ben bu kitabı ve sakin akışını çok sevdim.
Başlarda kitabın içine giremedim. Ne anlatıyor yazar dedim çokca. Ama direndim, ve iyi ki direndim. Hevesli Paul ile Leonardı; her zaman yetişmeye calışmanın, modern hayatta ne kadar pratik olursan o kadar iyi dayatmasına kendi hallerinde naifce, yumusak bir sekilde uymayan bu insanları cok sevdim.
İyi ki okudum bu kitabı. Tekrar okumak istiyorum. Ama malum modern hayata güç mü yeter ;daha okunacak cok kitap var. Şimdi bunu tekrar okuyarak zaman kaybedemem.
Biraz durulmak isteyince karsıma cıkarlar ya da onlar gibi birileri...