Bir gün öğleden sonraydı, anneme bulaşıkta yardım ediyordum. O tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum. Pencereden itfaiye binasını ve kadınların tencereleri ovduğu başka mutfakları görüyordum. Her gün öğle yemeği, akşam yemeği ve her gün kirli bulaşıklar! Hep yeniden başlanan ama hiçbir yere götürmeyen saatler. Benim yaşamım da böyle mi olacaktı? Bir tabak yığınını duvardaki dolaba koyarken hayır, dedim kendi kendime, benim yaşamım başka türlü olacak.