Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saïda Bédar

Saïda BédarKim Korkar 21. Yüzyıldan yazarı
Yazar
5.3/10
18 Kişi
59
Okunma
0
Beğeni
596
Görüntülenme

Öne Çıkan Saïda Bédar Gönderileri

Öne Çıkan Saïda Bédar kitaplarını, öne çıkan Saïda Bédar sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Saïda Bédar yazarlarını, öne çıkan Saïda Bédar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
138 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Arka Kapaktan
Soğuk savaşan sona ermesiyle yeni uluslararası düzenin başlangıcı ilan edilmiş oldu, ama dünya tam bir düzensizlik içinde. Şiddetin ve güvensizliğin yayılması kamuoyunda telaşa yol açtı ve gelecek hakkında karamsarlığı besledi. 22. Yüzyıldan korkmalı mıyız? Net bit cevap vermek zor. Yine de yapabileceğimiz bir şey var: soğukkanlılığı korumak ve hangi uluslararası sistemde yaşadığımızı anlamak. Güçlerin yeni hiyerarşisi, devlet dışı aktörlerin rolü, tüm insanlığı ilgilendiren sorunlar hakkında uluslararası ulaşmalar, sınırsız kamusal sahnenin sağlamlaştırılması... Tüm bunlar yükselen uluslararası sistemin en görünür özellikleri. Bununla birlikte, bu sistemin kuralları belirlenmiş değil ve büyük ölçüde tamamlanmayı bekliyor. Ve bu sistem gözümüzün önünde şekillenecek. Kitaptaki makaleler, bu durum üzerine yapılmış incelemelerden oluşuyor. 14 makale var. Konuyla ilgilenenlerin mutlaka okuması gerek.
Kim Korkar 21. Yüzyıldan
Kim Korkar 21. YüzyıldanAlain Joxe · NTV Yayınları · 200859 okunma
Klasik anlamda egemenlik, devlete, demokratik modelde halkın kontrolüne ve seçmen vatandaşın tercihine tabi olan nihai gücü elinde tutma hakkını veriyor. Bugünkü uygulamada birey, dış politikaya sadece kamusal alan üzerinden değil, özel alanda sahip olduğu çeşitli roller aracılığıyla müdahale etme iddiasında. Uluslararası sahnede devletler tarafından belirlenen politikalar giderek daha karmaşıklaşan lobi oyunlarına, medyanın büyütücü ve basitleştirici etkisine, kamuoyu kampanyalarına, özgür bireylere bağımsızlık oyunlarına teslim ediliyor. Artık uluslararası konular ve ulusal sorunlar arasında net sınırlar yok ve devletler sadece aralarında uzlaşmak zorunda kalmayıp aynı zamanda bu pazarlıkları özel çıkarları olan ya da uluslararası sorunların duygusal ve yapmacık temsilini yansıtan grupların ve kamuoyu liderleri topluluğunun onayına sunmalı. Bu özerklik kaybı daha kapsayıcı bir etkeni devreye sokuyor: Artık dünya sahnesinde devlet, bireyi uzun süreli ve kararlılıkla harekete geçirebilecek tek merci değil.
Reklam
Düşmansız bir güç göründüğünden daha kırılgandır: Koruyucu rolünü kaybeder ve bu role eşlik eden çıkar ilişkilerini kullanarak şantaj yapar; şekillendirdiği ve soğuk savaş döneminde olduğu gibi kendisine direnene karşı kullanabileceği değerler bütününü referans almayı terk etmek zorundadır; gücü ezici olarak kabul edilir; dolayısıyla şüphelidir ve oynadığı kaçınılmaz aracı rolü, tehlikeli bir şekilde gladyatör rolü ile karışarak her türlü kin duygusunu besler.
Tek kutupluluğun bütünüyle dramatik ve yanıltıcı olduğu ortaya çıkıyor. Dramatik, çünkü Amerikan gücünü, üstünlüğünün sebebi olan askeri sahadan atıyor. Artık gladyatör -Irak topraklarında veya başka yerlerde ve hatta kendi evinde- tehdit altında. Bu tehdit, yönetmesini bilmediği ve gladyatörü gelecekteki zayıflıklarının sebebi olacak aşırı sertliğe iten bir şiddetten kaynaklanıyor. Yanıltıcı, çünkü tek kutupluluk, ittifakları yeniden harekete geçirmek yerine, yenilenmiş çoktaraflılık tutkusu, yalnız asker stratejiler, protesto diplomasileri ve olaylara karşı çok güçlü bir duyarlılık gibi karmakarışık bir duruma yol açıyor. Son olarak, uluslararası oyunu basitleştirmek yerine, aktörlerin şaşırtıcı şekilde çoğalmasını kolaylaştırıyor.
Birinci Dünya Savaşı sonunda çokuluslu imparatorlukların dağılması sadece birçok yeni devleti ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda ulusal azınlıkları "icat etti." İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemse, kültürel içe kapanmayi öven ve bilinçli olarak kendilerini getto şeklinde kuran devletlerin oluşumunun hızlanmasına şahit oldu.
Sayfa 100Kitabı okudu
Güvenlik, kısmen ekoloji ve nükleerin yayılmasının çevresel etkileriyle bağlantılı şekilde önem kazanıyor. Ayrıca, kalkınmaya ve dünya ekonomisinin değişimlerine eklemleniyor. Yani küreselleşmeye özgü karşılıklı bağımlılık oyunlarıyla belirleniyor.
Reklam
Tek kutupluluk fikrinin kendisi bir tuhaflık barındırır; hatta neredeyse bir çıkmazı ifade eder. Bir kutup, çekim kapasitesi sunar, düzen ve istikrar vaat eder. Soğuk savaş, sonra da barışçıl birliktelik, kutba bir anlam veriyordu.
Bugün potansiyel bir güç olan Avrupa, yarın gerçek bir güçsüze dönüşebilir. Bu ABD'nin değil, kendisinin hatası olacaktır. Niyetlerini netleştirmeyi bilmeyen ve çaba göstermeyen hükumetlerinin hatası.
Biliyoruz ki savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır; Avrupalıların stratejik vizyon eksikliği, doğal devamını, askeri kaynaklarının sürekli olarak azalmasında buluyor. Nedeni bilinince silahlanılır. Birçok ülke artık önemini yitiren toprağı savunma modelinden vazgeçti.
Bugün herkesin herkesle iletişim kurabilmesi, sınırları zayıflatma eğiliminde ya da her halükarda sınırlara yeni bir anlam veriyor; mekansal yetki etkilerken, mesafe siyasal çare olma özelliğini kaybediyor. Her birey potansiyel bir uluslararası aktöre dönüşüyor.
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.