Kitap başta iyi başlamıştı ama sonrasında çok karmasikti. Kendi iç sesiyle olayların çok karışmış. Normalde kitapların sonu daha sürükleyici olur. Ama ben çok daraldim.
Avcılığından eminsin, peki ya avından emin misin?
Yer ve denizin binalardan gümüş olduğu bir günün akşamında başlar . Anlatıcının ölümüyle sonlanır. Eskidir dili , sayfalar ilerledikçe çağdaşlaşır. İmkansızdır içinde taşıdığı aşkı . Kelebeğin ömrü kadardır, saf sevginin kanat çırpışları… Salimcan Satıcı’nın kaleminden okuduğum ilk eseri. Nazenin. Gerçekten çok akıcı ve harika bir roman. Yazarın, aşkı ve ihaneti, sadakatsız ilişkileri, şiir tadında anlattığı bu muhteşem eserini, ben okurken çok keyif aldım. Tavsiye ederim... Kitapla kalın.
"Aşkın kuvveti, bilinenin ötesinde. Anlar içine serili, mantık tanımaz bir duygu seli, Kim tartışılır, onun götürdüğü ve getirdiği nedir...? #Huzur#Kahve#Kitap#
“Sıcak bir şeyler alırsınız belki?” Gülümsedi. “Sizin gibi mi?” Menekşe gözlerin melankolisi hoş gülüşlere düşüp akşamüstünün ışıklarını parlatmıştı. O an kimliğimi şehrimle birlikte terk etmeye çoktan hazırdım. Nicedir etrafımda dolanan boşluk, kelimelerle dizilip anlamlar yüklenmişti...
Gidişi güzel kadın... Sırtı, antik zamanın kraliçelerinden kalma... Bir şelale kadar duru ve serin. Yanındayken çöl kadar sıcak... Her mevsimin kadını, tenimde esip gittin. Alt tarafı oda tutmaya ama... Çok da yoktun sanki.
Aşk, ellerimizin birbirine kenetlendiği birinci anda doğdu, tenimizin birbiri için ter döktüğü ikinci anda büyüdü, ellerimizin birbirinden uzaklaştığı üçüncü anda ise öldü.