1977 yılında Aydın’ın Söke ilçesinde doğdu. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde politik hükümlü olarak bulunuyor. Hakkında verilen iki ayrı müebbet hapis cezasının onaylanmasının ardından, kitabının yayına hazırlandığı tarihlerde 1,5 yıl hücre ve iletişim cezası verilmiştir. Özbil, halen tek kişilik hücrede tutulmakta ve vasisi dışında kimseyle görüştürülmemektedir. Harman (2006) ve Yeraltı Suları (2010) adlı şiir kitapları ile Soluk Soluğa (2008), Kan Kurumaz (2010) ve Şafakta Yankılanan (2013) adlı romanları Ceylan Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Çöl Kimseyi Sevmiyordu (2014) adlı romanı İleitşim Yayınları tarafından yayımlanmıştır.
"Ölüm orucu" sözünün içindeki soğuk fazlasıyla insanın içine işliyor. Belki hatırlayanlar vardır çok eski değil daha bir kaç yıl önce Grup Yorum üyelerinden, İbrahim Gökçek ve Helin Bölek'i özgürce müziklerini seslendirebilmek için, verdikleri ölüm orucu mücadelesi, verilen bütün hukuki süreçlere, aydınların, sanatçıların birlik
Kitabın adı, “Eksik Bir Şey”. Hakikaten kitapta da eksik bir şeyler var. Yani yazar bir şeyler anlatıyor, evet anlatıyor ama ne anlatıyor? Bazı karakterler eklemiş esere, karakterlerin bazıları Yeşilçam filminde arkadan geçen adam gibi karakterler, bazıları da dayak yiyen adam gibi karakterler. Yani kitabın filmi çekilse, IMDB’ye eklense “uncredited” olarak geçecek karakterler. Kısacası bu karakterler, hatta karakterlerin geçtiği olaylar olmasa, “Ya eksik bir şey var bu kitapta, kâğıdı acaba 2. hamur diye mi?” diye düşünmeyeceğiniz olaylar.
Yazar, uzun öykü olabilecek ve yarısı kadar sayfada toplanabilecek bir eseri, “Konuyu dağıtayım hacı abi, sonra nasıl olsa toplarız bir şekilde!” mantığı ile 164 sayfaya çıkartmış. Aslında ilginç ve güzel sayılabilecek bir konu seçimi, ama anlatım oldukça vasat. Okumasam olur muydu? Olurdu. Okusam olur muydu? Okudum, yine oldu. Katalizör gibi kitap kısacası, etkilenmeden çıkıyor sistemden. İletişim Yayınları’nın Kirpi’sinin hastasıyım, kitaplıkta yan yatınca ayrı güzel dik durunca ayrı güzel duruyor diyorsanız ve hesaplı fiyata bulduysanız, alın atın kenara. Günün birinde okursunuz nasılsa.
Kitabın arka kapağında yazdığına göre, “aşkın yavaşlığı ve yumuşaklığıyla politikanın hızı ve şiddetini aynı tuvalde resmediyor,”muş. Bana göre ise eserin en güzel tarafı, Ege Bölgesi’nin bir kasabasında geçmesiydi.
Eksik Bir ŞeySami Özbil · İletişim Yayıncılık · 20169 okunma
Bir örgüt evinde hayatından çok beklentisi olmayan Doğan'ın örgüt dergilerini karıştırırken yıllar önce kaybettiği annesinin fotoğrafını görmesiyle başlıyor hikaye.
Annesini öğretmen olarak bilen Doğan, sol bir örgütte hatırı sayılır bir görevi olduğunu ve işkencelerden sonra ölen annesinin hikayesini araştırmaya başlıyor.
"Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır." demiş Hasan Ali Toptaş. Doğan'ın babasıyla olan ilişkisi gibi. Annesinin hayatını araştırken kendi anıları ve çocukluğuyla beraber geçmişiyle yüzleşmeye başlıyor Doğan.
Dedem istihbaratçı, amcam komando, babam muhbir, annem solcu. İşte iftihar edilecek bir aile tablosu.
Eksik Bir ŞeySami Özbil · İletişim Yayıncılık · 20169 okunma