Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

San'an Âzer

San'an Âzerİran Türkleri yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
458
Görüntülenme

San'an Âzer Sözleri ve Alıntıları

San'an Âzer sözleri ve alıntılarını, San'an Âzer kitap alıntılarını, San'an Âzer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rıza Şah Pehlevi bütün idarelere mahrem surette şöyle bir emirname göndermiştir; «Soyu Türk olan ve Türkçe konuşan unsurları devlet idarelerinde mesul vazifelere tayin etmemek, mevcut olanları da bahane icadiyle kadro harici bırakmak..» Bu emirnameden bir tanesini alan Tebrizli bir müstantik aynen şunları söyledi: «Bizim kılıcımız ve bizim gücümüzle saltanat mevkiine çıkan şimdi bizi beğenmemeğe başlamıştır..»
Güney Azerbaycan esareti
Türk halkı ezelden beri bu yerlerde yaşamakta ve bu yerlerin hakiki sahibi olmakla beraber orada Farsların, Ermenilerin, Arapların malik oldukları hak ve imtiyazdan mahrumdurlar. Bunlar İran hudutlarının bekçisi, İran saltanat idaresinin muhafızı olarak tavzif edilirler.. Fakat, bir güne bir gün medenî içtimaî hak talep edemezler.
Reklam
Fars, metodunda «müdafaa» maddesi yoktur.. Kapılar açıktır. Gelenler gelsin ve keyfî hareketlerini icra etsinler.. Sade: «İran yaşasın» (!)
Meşrutiyet İnkılabı انقلاب مشروطه,
Türk halkı müteceddid, inkılâpçı ve cesurdur. İran meşrutiyet inkılâbını Tebriz - Azerbaycan eyaleti yaptı. Bu inkılâbın öncüsü Azerbaycan Türk kahramanlarından (Sattar Han) ve diğer mücahit arkadaşları oldular. Azerbaycan Türkleri daima Tahran’a karşı serkeş ve boyun eğmez vaziyette Türk olarak yaşamıştır. Yirmi sene evvel yine Azerbaycan
Şeyda bülbül figan etme, gam yeme Bugün sabah gül açılır yaz olur.. Yanlışı sakla ganimet bil vücudun Vefası yok, gülün ömrü az olur.
Muhammed Bakırı
«Nazmi savab» terkibi kitabın yazılma, tarhidir ki, epçet hesabiyle 1300 hicri senesine tesadüf eder. Bilhassa İran Türkleri arasında pek maruf olan bu kitap adetâ her evin kış eğlencesini teşkil eder. Kitabın 1929 senesi zardında Tebrizde «İlmiye» matbaasında tab, ve «İkdam» kitaphanesi tarafından yeniden neşredilmesi, sevilmesine kâfi bir
Reklam
Gelini Şahbanu Farah Diba Pehlevi'nin Türk olması da enteresan
Rıza Şah Pehlevi Türk neslinden ileri gelen değerli adamları öldürdü, zengin Türk hanlarının mallarını, çiftliklerini evlerini gasp etti. Misal: Tebriz valisi Abdullah Tahmasip Tahrana celbedilerek orada vekil yaptıktan sonra öldürttü.- Saray nazırı Timurtaş hapishanede zehirli iğne ile öldürttü. Ve emsali birçok değerli Türk zabitleri hep onun keyfine kurban oldu. Karadağ, Makû, Tebriz hanlarının evlerini talan etti. Bunlardan gasbettiği milyonları Avrupa ve Amerikan bankalarına yatırdı. Ve nihayet 17 sene İranı yağma ettikten ve halka bin türlü ıztırap verdikten sonra da son faciada memleketi değil, yalnız tahtını - tacını ve neslini kurtarmak kaygusiyle hareket etti. Bütün kapıları şerefsizce açtı.. Düşmanları memlekete soktu. Namus uğrunda bir damla kan akıtmadan da bizi düşmanlara teslim etti. Bu işte yine ezilen ıztırap çeken biz Türkler Azerbaycan Türkleri olduk.
Aziz yurttaşlarım! Asırlarca biz Tebrizliler kazandık, Tehran yedi ve bize köle - kul gözüyle baktı, Artık kul olmak zamanı geçmiştir. Biz artık Tahran'ın "köle"si olmaktan kurtulmalıyız ve hakkımıza sahip olmalıyız!
« Sarraf » Haci Rıza (Sarraf) aslen Tebriz Türklerindendir. Hâltercümesi hakkında malûmat elde edilememiştir. 200 sahifelik divanının yalnız 8 sahifesi farisicedir. 1325 hicri yılında vefat ettiğini (Salik) adlı bir şair, divanın sonunda yazmaktadır. Taş basması divanı gazel, mersiyelerden ve kasidelerden ibarettir. Aşağıdaki şiirler onundur: GAZEL Şerâr-i Şem’i âhımdan menim; pervaneler yandı Özüm yandım kül oldum sehlidir bigâneler yandı. DeyüN Mecnune: bil bihânuman olmaklığın kadrin Şuâ’ı hüsnü Leylâden serâser hâneler yandı. Yanarsan ey gönül, gel turreyi cânâne el vurma Niçin?! meşşâteler çenginde gördüm, şâneler yandı. TERCİ’ BENDİNDEN BİR PARÇA; Meni çerh-i felek âvâre kıldı hânümanımdan Kenâr etti kenar-i Hüsrev-i şirin zebanımdan Elim çıktı gülümden, gülşenimden gülistanımdan Tarik-i âşk’de men çekmişem el bâş-ü canımdan.. Olan Mecnun gibi Zencir-i âşka beste canım vay! Vatan âvâresi, gurbet esiri hasta canım vay!
Reklam
Zencîre baş endirmez divâneleriz bizler Dünya ile sûrette var ülfetimiz amma Mânâde bu âlemden bigâneleriz bizler.
Mehmet Ali-Saib Tebrizli Aslen Tebriz Türklerindendir. 1011 hicri tarihinde Tebrizde dünyaya gelmiştir. Zamanının ilim ve terbiyesini almış; Arapça ve farsçayı da anadili olan Türkçe gibi konuşur ve yazarmış. Yetmiş yıl yaşamış, Arabistanı, Hindistan'ı, İran'ı, Türkiye'yi gezmiş, asrının ilim adamları, şairleri ve hekimleri, sultanları, cezirleri ve siyaset adamlarıyla tanışmış ve daima mektuplaşmıştır. 1081 hicri tarihinde vefat etmiştir. (Saib) hakkında Kamusül-âlâm, Riyaziişşuara, Mir’at-ı Cihannüma ve diğer bir çok meşhur tezkereler mufassal malumat vermektedirler. Şairin Türkçe ve farsça çok değerli şiirleri ve risaleleri vardır. Farsça eseri İstanbul'da mükerrer defa basılmıştır. Farsça şiirleri çok mükemmel olduğundan şairin fars edebiyatındaki mevkii büyüktür. Meşhur İngiliz şarkçı âlimi Profesör (Edward Brawn) bu şair hakkında şöyle diyor: Saib Türkiye'de ve Hindistan'da çok takdir kazanmış bir şairdir. Saib, İran Türk şairlerinin en değerlisi sayılmaktadır. Şu gazel onundur: Gazel «Ne ihtiyaç ki saki vere şarap sana» «Ki öz piyalesini verdi afitap sana» «Şarabı la’l için dökme aburu zinhar» «Ki dembeden lebü lalin verir şarap sana» «Kurutma, terli uzarın içinde badei nâb» «Ki, gül gibi yaraşır çehre-i pür âb sana» «Bu ateşin yüz ile kim tutar senin eteğin» «Helâl eder kanını, tâ yeter kebap sana» «Senin sahifeyi hüsnün kelâmı (Sâib) dil'» «Ki dağı ayb olur hâli intihap sana»
Besdi ey Türki Türkane...
Dedi: — ey mest-i câm-i bâdeyi nab Dur, daha, besdi; Türk, Türkâne Koy kadem rah-i âşke merdane Gir harbâte mesti mestâne.
Bardan uzak Gence'dir Saçın pençe pençedir Ölüm Tanrı işidir Ayrılık işkencedir
Kaşların oxdur senin Kirpiğin çoxdur senin Men seni çox severem Xeberin yoxdur senin
82 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.