Osmanlı anayasası çıkmadan önce, 1860’larda gayrimüslim cemaatlerin laik cemaat meclisleri kuruldu. Ermenilerin ruhban ve burjuvazi temsilcilerinden oluşmuş bir meclisi vardı.
“.. milliyetçilik konusunda resmi tezler emperyal, Turancı ve “millet-i hâkime” boyutlarıyla Ziya Gökalp’in tezleri olmuştur. Türk Devrimi bu konuda yeni bir milliyetçilik anlayışı getirecek ve Ziya Gökalp de, Türkçülüğün Esasları’nı yazarak buna katkıda bulunmaya çalışacaktır.
Gökalp’a göre kültür organik bir bütündür; edebiyat, tarih, iktisat, bediiyat (estetik); bütün bunlar milli-kültür olgusunu yapmakta ve toplum milli kültürle hayat bulmak ve yaşamaktadır, diyordu
Behice Boran, “Savaş yıllarında, ovalardaki köylerin yanı sıra, dağlık bölgelerdeki köylerde de bir başıbozukluk hâkimdi; bu dönemde, çeteler katlanarak büyüdü” diyordu
Orduya katılmak istemeyen köylüler ve asker kaçakları, dağların yolunu tutuyorlardı. Eşkıyaların arasında, Anadolu’da yaşayan Rumlar ve Yunanistan göçmenleri bile vardı