Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Serdar Öztürk

8.2/10
12 Kişi
39
Okunma
2
Beğeni
795
Görüntülenme

Serdar Öztürk Sözleri ve Alıntıları

Serdar Öztürk sözleri ve alıntılarını, Serdar Öztürk kitap alıntılarını, Serdar Öztürk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Açıkçası, elektrik ışığı evlere girdiğinden itibaren aydınlık, tüketimin önünü açmıştır. Ancak bu, Apollonik bir aydınlık değildir. Apollonik ışık, yaratma ve üretmeye dayalı bir aydınlığı anlatırken, evlere giren aydınlık giderek tüketmeye yönelik otomat ve dışarıdan belirlenmiş bir gölge aydınlık gibi işler.
Hiçbir şekilde sürprizlere, tesadüflere yer verilmemelidir. Lezzetler, büyüklükler aynı olmalıdır. Standartlaşma kesinlikle sağlanmalıdır. Taşrada yenilen aynı marka hamburger aynı standartta olmalıdır. Elbette burada ilginç bir paradoks vardır: Bir taraftan standartlaş ve diğer taraftan standartlığı bireyselleşme paketi altında satışa sun.
Reklam
Sanal mekân, eğlence veya ticari amaçlı ya da iktidarların kendi meşrutiyetini inşa edici ve yayıcı boyutlarda kurgulansa bile, insanlar tarafından böylesine yaratıcı yönelimlere hizmet edecek doğrultuda da kullanılabilmektedir. Sanal mekân tıpkı diğer mekânlar gibi çelişkili ve politiktir.
Mekân kendi başına hiçbir şey değildir; mutlak mekân diye bir şey yok. Aristoteles'in bilinen bir önermesinde söylendiği gibi, mekân ancak içerdiği cisimler ve enerjilerle var olur. Zaman da [kendi başına] hiçbir şey değildir o da yalnızca içinde yer alan olaylar sonucu kendini sürdürür. Ne mutlak zaman vardır, ne de mutlak eşzamanlılık.
Yönetmen Jim Jarmusch’un bir keresinde söylediği gibi: “Politikada her şey hırs üzerine temellenmiş. Her şeyi mahvettik; örneğin Çernobil’den sonra insanlar nasıl olur da nükleer güç kullanmayı düşünebilirler! Sadece kendi hayatlarını düşündükleri için hiç aldırmıyorlar. Bir bakıma bu gezegen için her şey çok geçtir artık ve bana göre karşılıklı konuşmalar, birisiyle birlikte yürüyüşe çıkmak, bulutların üstümüzden kayıp gitmesi, ışığın bir ağacın yapraklarının üzerine düşmesi ya da oturup birbirleriyle karşılıklı sigara tüttürmek gibi en basit şeyler daha önemli hale gelmiştir.” Bu düşünce Jarmusch’un Paterson(2016)’undaki imajlara hakimdir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Otoriteye karşı çıkma cesareti
...Öyle ya, çocuklar oyun oynarken, gerçek yaşam ile oyun yaşamı arasındaki farkın farkında olan ve bile bile bu dünyaya giren, iki dünya arasında dans eden bir varoluşa sahiptirler.
Sayfa 78 - Heretik Yayınları
Amour’un(Heneke) bize gösterdiği filmlerin felsefede tartışılan sabitlenmiş kavramları aşan boyutlarının olabileceğidir. Felsefede aşk, etik aşk, romantik aşk, karşılıklı aşk, güç yönelimli aşk gibi kavramlar altında incelenirken, bir filmin aşkın oluş biçimde evrilen halini, çelişkili durumunu ve bir sahnede iç içe geçmiş pek çok aşk türünü, en nihayetinde felsefeden taşan yönlerini görebilmemiz mümkündür. Film, bu durumda felsefedeki kavramların basit bir illüstrasyonu olamaz.
O halde sinema sadece var olanı anlatmaz, var olanın ötesinde bizleri uzak diyarlarda yolculuğa çıkarır. Sıradan görünen şeyler içindeki sıra dışılığı ifşa eder, yeni sıra dışılıklar icat eder ve herkesin düşündüğünü zannettiğinin ne kadar yanıltıcı olabileceğini hissettirir.
Sayfa 230Kitabı okudu
Platon'a göre aşk eksik olan şeye yönelik tutkumuzdan oluşur. Ancak ne kadar cinsel ilişkiye girersek girelim bu eksiklik tamamlanmaz. Her tatmin edilen arzu daha öteyi talep eden yeni bir arzu yaratır.
Reklam
Kafka nasıl majör bir dilin gramer kuralları içinde kırıklıklar, fay hatları, kekelemeler yaratarak minör bir edebiyatla geçmişten gelen molar çizgili dünyaya yanıt vermişse; Virginia Woolf, bilinç akışıyla yazdığı romanları ile hayatın kendisindeki tesadüfilikleri ve oluşu vurgulamışsa, Proust yatağa bağımlı bir hasta olmasına karşın belleğiyle geçmişteki deneyimlerini şimdiye farklı tarzda taşımaya çalışmışsa; o halde deneyim, bilimin, teknolojinin ve diğer molar çizgilerin tamamen dışında bir tecrübe alanı yaratmak anlamına gelmez. Deneyim molar çizgilerin içerisinde moleküler bir oluş haline geçecek kaçış hatlarıyla yolculuktur.
Sayfa 193Kitabı okudu
Düşünce ve bilgi birbirinden farklıdır. Bilmek keşfetmek, düşünmek icat etmek demektir.
Sayfa 214Kitabı okudu
Aslında felsefede Heidegger’in “elde-altında-olmak” ve “elde-mevcut-olan” kavramları arasında yaptığı ayrım aşinalığın içeriğini kavramsal düzeyde anlamamıza katkı sağlayacak niteliktedir. Yanı başımızdaki varlıkları gördüğümüzü sanmamıza karşın aslında onlar gözden kaybolmuşlardır. Onlar günlük uğraşlarımız ve meşguliyetlerimiz altında hesaplayıcı bakışın nesneleri haline gelmişlerdir. El-altında-olan’ın elde-mevcut-olana dönüşmesi için Heidegger varlığın gösterişliliği, fark edilme ve direnme imkanlarını paylaşır. Bu hallerde varlık elde-mevcut-olana dönüşebilir.
Sayfa 182Kitabı okudu
... her ne kadar ışık, renk, müzik, senaryo, oyunculuk sadece sinemaya özgü olmasa da sinemanın bu araçlara başvurması diğer sanatların yaptığından farklıdır. Sinema, örneğin müziğin karmaşık ve aşırı teknik boyutlarıyla ilgilenmez, deyim yerindeyse onun en popüler yanını alır.
Nietzsche hayata zar atımı olarak bakarken virtüelliklerin zar havadayken asla bilinemeyeceğini, zarın yere düşmesiyle o virtüelliklerden birisinin edimselleştiğini ancak onunda virtüelliğe, yani zarın havadaki geçmişine sıkı sıkıya bağlı olduğunu vurgular. Bu nedenle virtüel olanla edimsel olan kendine ait gerçekliğe sahiptir. Sinema işte bu farklı gerçekliklerin Kieslowski’nin Kör Talih (1987)’inde Van Dormael’in Bay Hiçkimse(2009)’inde olduğu gibi iç içe geçmiş tarzda yaptığında ve hangisinin gerçek hangisinin edimsel olduğu konusunda bizi kararsızlık içinde bıraktığında tam da Nietzsche felsefesiyle titreşime geçmiş demektir.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.