Aşk, insanın kirinden pasını arındıran, yakarak temizleyip güzelleştiren, onu insan yapan, güzel insan yapan bir şey olsa gerek. Kendinden fazla sevmek... Mertebe üçtür sevmede; muhabbet, aşk, dert. Muhabbet odur ki görmekle memnundur sevdiğini, görmezse kaydında değildir. Görünce "A çok özlemişim" der. Aşk sahibi görmekle memnun, görmezse mahzun. Aşkında ileri derecesi derttir ki görse de mahzun görmese de mahzun. "İnsan hakkıyla sevdiğin zaman fâni olur" diyor İmam rabbani hazretlerinin evladı. Yani seven kaybolur, yalnızca sevilen kalır. Aşkta hedef o. Şekerin çayda erimesine benzetmişler. Erir kaybolur şeker, var mı? E var, yok mu? Yok. Öyle sevmek lazım derler.
Hayati İnanç / Röportaj
Serhend Dergisi - Sayı 01 (Ocak 2024)
İmam Kuşeyrî hazretleri hayâ hakkında şöyle buyurur:
"Hayâ çeşit çeşitir. Bunlar;
suçluluk hissinden doğan hayâ, Hz. Âdem'in (a.s) 'Bizden mi kaçıyorsun?' denildiğinde Bilakis, senden hayâ ediyorum ya Rabbi demesi gibi.
Eksiklik hissinden doğan hayâ, meleklerin yüce Allâh'a 'Sana hakkıyla ibadet edemedik' demeleri gibi.
Cömertlikten doğan hayâ Peygamber Efendimiz'in
(s.a.v) evine misafirliğe gelen ashabına 'Çıkın' diyememesi gibi.
İstihkar (istediği şeyi hakir görme) hayâsı, Hz. Musa'nın (a.s) 'Dünyada ihtiyaç duyduğum bazı durumlar olsa da bunları senden istemekten hayâ ediyorum ya Rabbi' duası gibi.
Son olarak in'am yani nimet vermekten doğan hayâ ise Allâh Teâlâ'ya mahsustur. Kulu sıratı geçtikten sonra ona kapalı bir kitap verir. O kitabın içinde
'Her ne yaptıysan yaptın, bunları yüzüne vurmaya hayâ ettim. Cennete git, şüphesiz seni bağışladım' yazılıdır."
Muhabbet su gibidir, yüksekten alçağa akar. Büyük, küçüğü sever önce. Küçüğün gönül aynasına o sevgiden birkaç damla düşünce, kendinden geçer de ben seviyorum zanneder. Halbuki sevilendir o, seven değil!