Serhend Dergisi - Sayı 01 (Ocak 2024)
İmam Kuşeyrî hazretleri hayâ hakkında şöyle buyurur:
"Hayâ çeşit çeşitir. Bunlar;
suçluluk hissinden doğan hayâ, Hz. Âdem'in (a.s) 'Bizden mi kaçıyorsun?' denildiğinde Bilakis, senden hayâ ediyorum ya Rabbi demesi gibi.
Eksiklik hissinden doğan hayâ, meleklerin yüce Allâh'a 'Sana hakkıyla ibadet edemedik' demeleri gibi.
Cömertlikten doğan hayâ Peygamber Efendimiz'in
(s.a.v) evine misafirliğe gelen ashabına 'Çıkın' diyememesi gibi.
İstihkar (istediği şeyi hakir görme) hayâsı, Hz. Musa'nın (a.s) 'Dünyada ihtiyaç duyduğum bazı durumlar olsa da bunları senden istemekten hayâ ediyorum ya Rabbi' duası gibi.
Son olarak in'am yani nimet vermekten doğan hayâ ise Allâh Teâlâ'ya mahsustur. Kulu sıratı geçtikten sonra ona kapalı bir kitap verir. O kitabın içinde
'Her ne yaptıysan yaptın, bunları yüzüne vurmaya hayâ ettim. Cennete git, şüphesiz seni bağışladım' yazılıdır."
"Göz kalbin kapısıdır. Gözle gördüklerimiz kalbimizde yer eder. Sevgi de kalptedir. Seven kişi dağları bile deler de yorulmaz. Yorulsa dahi o yorgunluk kişiye zevk verir. İşte bunu sevgi sağlar. Kalbe neyi iyi tanıtırsak onu sevecektir. Kalbin kapısından neyin girip girmeyeceğine biz karar vermeliyiz, bir başkası değil. Hele sosyal medya asla değil."
Muhabbet su gibidir, yüksekten alçağa akar. Büyük, küçüğü sever önce. Küçüğün gönül aynasına o sevgiden birkaç damla düşünce, kendinden geçer de ben seviyorum zanneder. Halbuki sevilendir o, seven değil!