Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Servet Sağlam

Servet SağlamFiravun Kahta’da yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
2
Okunma
1
Beğeni
283
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
2 okur okudu.
1 okur okuyor.
2 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Olayları bir bütün olarak göremediğimiz için anlam veremiyoruz. Her şey bize saçma geliyor olabilir. Gerçekler çoğu zaman bulanık perdelerin arkasında gizlenir. Perdenin ardındaki gerçekleri ancak aklını ve sezgilerini kullanabilenler görebilir.
Abuzer: "Bir de baktım ki 40 yıl geçmiş. Bana sorarsan bir hafta geçmiş gibi. Çünkü sadece 4 gece yattığımı hatırlıyorum orada." Fatma Kadın: "Sana 4 gece bize 40 yıl oğul. 40 yul geleceğin yolu bekledim durdum. 40 yıldır dua ediyorum "Allah'ım Abuzer'imi bana bağışla," diye, 40 yıl..." - Duaların kabul oldu işte aney. Bak geldim işte. En kısa zamanda yanınıza gelmek istiyorum, hem de yeni geline. - Yeni gelin, ha? - He ana, yeni gelin. Japon değil ama Malatyalı, adı Gülşen. Mağarada nişanlandık bile. - Vay benim akıllı oğlum, dört günde kızın gönlünü ettin ha!
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Hamo, Abuzer’in donup kalmış bir vaziyette aval aval kendine baktığını fark etti. Telefonu alıp masanın üzerine koydu. Abuzer’in gözü hâlâ bu aletteydi. Hamo durumu anladı. — Bunu merak ediyon de mi? — He valla, fotoğraf makinesi değil miydi o? — Bunun adı cep telefonu, Abuzer. — Cep telefonu mu? Demek caddede insanların elinde oynayıp durduğu, kulaklarına götürdüğü bu acayip aletin adı cep telefonu ha? — Hee ya. Bununla telefon ediyon, fotoğraf çekiyon, internete falan girebiliyon, öyle bi’ şey işte. — Nereye giriyon nereye? — İnternete yav. — O ne? — Sana nasıl anlatayım bilmem ki, şey işte internete giriyon, sörf yapıyor, haber okuyon, şarkı türkü dinliyon, film seyrediyon falan filan. Abuzer hiçbir şey anlamamıştı. İnternete girmeyi suya girmek gibi bir şey zannediyordu.
Sayfa 174Kitabı okudu
Evet anne, ne kadar doğru söylüyorsun. Bazen çok şey bilmek insanı köreltiyor, düşüncekerini daraltıyor. Bildiklerine, ön kabullerine, yargılarına takılıp kalıyor insan. Bildiğinin dışında hiçbir gerçek ve olasılık yok zannediyor. Bazen insanın tüm bildiklerini unutup yeni baştan düşünmesi gerekiyor, değil mi?
Sayfa 205 - MahmutKitabı okudu
- Bakınız neler yazılmış, okuyayım size: "Firavun'la savaşan Abuzer, Firavun'u kendi mızrağı ile öldürdü" - Daha neler, tövbe tövbe, yalan söylüyor bunlar, Abdülkadir.
Sayfa 214Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
300 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kitabı çok büyük keyifle okudum, çok sürükleyici, karakterler canlı. Karakterlerin yaşadığı olayları sanki arkadaşım, tanıdığım birisi yaşamış ve anlatıyor gibi hissetim ve kitabın sonuna kadar hep merak ettim. Bazı önemli tarihi bilgiler var. Ayrıca yakın geçmişteki insanlarla günümüz insanları kıyaslanarak ne kadar yozlaştığımız kitapta bazı detaylarla çok güzel anlatılıyor. Kırk sene öncesine gidip cep telefonu, bilgisayar vs. olmadığı insanların manevi yönlerinin maddiyattan daha önde olduğu o zamana gidip orada yaşamak istedim. Hikaye ikinci kitapta devam edecek, merak ve sabırsızlıkla bekliyorum :)
Firavun Kahta’da
Firavun Kahta’daServet Sağlam · Bilge Kitab · 20213 okunma
300 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Eskilerimizin doğru söz söyleyen kişi için birçok lafı vardır. Bunu bilmeyen yoktur... "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." İnsanlara kendini anlatamama derdi taa ilk insanlardan beri var. Peki o günden bugüne bir gelişme kat edebilmiş miyiz? Pek sayılmaz. İnsanlar kendi doğru bildiklerinin dışına çıkmamaya ant içmişler sanki. Firavun Kâhta'da işte bize bunu anlatıyor. Doğru olduğunu bildiğiniz ancak kanıtlayamadığınız bir şeyi insanlara nasıl anlatırsınız? Size inananlar ya sizi yakından tanıyordur, ya da sizinle aynı durumdalardır. Halbuki anlatılan şey her zaman aynıdır ve doğru hep doğrudur. İnsan bir karara varmadan önce iyice bir ölçüp tartmalı. Fakat bunu sadece aklıyla değil, hisleri ve aklıyla beraber yapmalı. Yazar bu konuyu çok güzel kaleme almış, hatta birkaç felsefi noktayla da bunu pekiştirmiş. Buna karşın kitapta hiç didaktik bir hava yok. Aksine pek neşeli ve bir o kadar da hüzünlü bir kitap. Bir yandan kıkırdıyor, diğer yandan ise üzülüyorsunuz karakterin hâline. Hafif bir tiyatro havasıyla diyaloglar sizi içine çekiyor resmen. Betimlemelerin boğucu olmaması hoşuma gitti doğrusu, çünkü diğer türlü kitabın sürükleyiciliği kalmazdı. Bunun yanında anlatım tarzı da gayet güzel, şahsen bana biraz Aziz Nesin'in havasını verdi. Kurgu da aynı şekilde zevkliydi, sonlara yaklaştıkça, "nasıl bitecek?" sorusu beynimi kemirip durdu. Kitapta birkaç teknik basım hatası var. Fakat bunlar kitabın tadını bozmuyor. Eminim ikinci baskıda bir sıkıntı kalmaz. Kitabı genel itibariyle beğendim ve sizler gibi değerli kitap kurtlarına da tavsiye ederim, kesinlikle okunmaya değer.
Firavun Kahta’da
Firavun Kahta’daServet Sağlam · Bilge Kitab · 20213 okunma