Koğuşun bir kenarında ayrılan yerde namaza durdu.Fatihadan sonra Tûr Sûre'sinin son ayetlerini işitebilecek bir sesle okumaya başladı. Manasını/mealini biliyordu bu ayetlerin. Belki de onun için böyle sesli okuyordu. "Şüphesiz o zulmedenlere bundan başka (dünyada başlarına gelecek) bir azap daha var; fakat çoğu bunu bilmez.Sen rabbinin hükmünü sabırla bekle, kuşkusuz sen bizim gözetim ve korumamız altındasın. Her kalktığında rabbini hamd ile tesbih et."
"Cennete girmek için önce ölmek gerekiyormuş.Ama ben hemen giderdim.Gider babamı görür tekrar dönerdim.Babam şimdi cennettedir.O amcalar babamı Cennete götürdüler.Cennete gitmek meğer ne kadar zor işmiş.Babamın başına silah dayadılar.Ellerini de arkadan bağladılar.Sonra alıp götürdüler.Cennete götürdüler/Cennete mi götürdüler acaba?Eğer Cennete gitmişse...Cennet,Allah'ı sevenlerin gideceği yerdir.Babam Allah'ı çok seviyordu.Sevdiğini söylüyordu.Eğer babam Cennette ise...Orada elma var,üzüm var,kuşlar,çiçekler...Off!..Ben babamı istiyorum...Ben babamı istiyorum?Ben babamı istiyorum anne!.. "
Soğuk Süreç
"Şüphesiz Mü'min erkeklere ve Mü'min kadınlara işkencede bulunanlar,sonra tövbe etmeyenler var ya,işte onlar için cehennem azabı vardır,yakıcı azapda onlaradır."
(Büruc Suresi 10. Ayet)
Bir gün Resulullah (s.a.v.),Kâbe'nin gölgesinde hırkasına sarılmış otururken biz,halimizden şikâyet ettik ve dedik ki:(Buhari'den nakleden bir hadisle başlamıştı hutbesine) Bize nusret dilemeyecek misin?Bizim için dua etmeyecek misin?Bunun üzerine O(s.a.v.)buyurdu.Sizden önce öyle şeyler olmuştu ki,adam tutuluyor,yere gömülüyor,sonra bir testere getiriliyor ve başının üzerine konularak biçilip iki parçaya ayrılıyordu.Geriye kalan eti ve kemiği ise demirden taraklarla taranıyordu.Ama bu yine de dininden uzaklaşmasına sebep olmuyordu.Allah'a yemin ederim ki,Allah bu meseleyi mutlaka üstün getirecek ve neticede Sana'dan binen Hadramud'a inecek de Allah'tan başka kimseden korkmayacak.Kurt koyuna karışacak.Ama,siz acele etmek istiyorsunuz......"
"Aslında Mü'minlerle düşmanları arasında geçen savaş,esas yapısı itibarıyla bir akide savaşıdır.Başka bir şey değildir. Düşmanları, Mü'minlerin imanlarını çekememektedirler.Onları,kızdıran yalnız ve yalnız bu akidedir."
(Seyyid Kutub)
"Allah sana bir sıkıntı verirse onu yine ancak Allah giderir.Sana bir iyilik dilediği takdirde O'nun nimetini engelleyecek bir kuvvet de yoktur.O,bunu kullarından dilediğine eriştirir.O Gafurdur, Rahimdir."
(Yunus Suresi 107. Ayet)
Dayanacağız elbette...
Sarsılmayacağız....
Gevşemeyeceğiz....
Zaafa düşmeyeceğiz....
Endişeye kapılıp heyecanlanmayacağız...
İfrat ve tefrite dalmayacağız...
Çünkü biz gittiğimiz yolun doğruluğuna,durduğumuz yerin sağlamlığına güvenen kişileriz.Sonra biz o peygamberin ümmeti değil miyiz?O ümmet ki;Allah'ın tek ve bir olduğunu haykırarak;peygamberden en küçük sahabeye kadar hepsi işkenceden geçirilmiştir.Mekke Devleti,Allah'ın nizamını isteyen bu insanları hapsetmiş,pranga vurup çöl kumlarına yatırmış,zincirlere vurup sokaklarda sürümüş ve bu arada Allah'a kavuşanlar/şehit edilenler de olmuş...
Düşündükçe ferahlıyordu,güç kuvvet geliyordu.
Dayanacağız!..
Dayanmalıydı.
Sarsılmadan,zaafa düşmeden,gevşemeden dayanmalıydı.
Ahireti için...
Hem ahireti hem dünyası için...
"Muhakkak ki zulmedenlere,bu(ahiret azabı)ndan başka bir azap daha vardır.Fakat onların çoğu bilmezler.Rabbinin hükmüne sabret.Çünkü sen gözlerimizin önünde/gözetimimiz altındasın.(Her)kalktığın zaman Rabbim hamd ile tesbih et."
(Tur Suresi 47. ve 48. Ayetler)
Şeyh Said'in kızına söylediği gibi;Hani kızı,heyecanla gelir;"Baba" der,"Namusumuz tarumar edildi!Daha ne bekliyorsun!"Şeyh Said'in ağlamaklı verdiği cevap ilginç olur:"Kızım,kızım sen ne diyorsun,bu gün namus-u ekber çiğnenirken!.."