Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seyyid Muhammed Fethu’l-Maârif

Seyyid Muhammed Fethu’l-MaârifDem-i Vahdet yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
0
Okunma
0
Beğeni
314
Görüntülenme

Hakkında

Doğum:
Kahire/Mısır, 21 Haziran 1719
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir kişinin şüphesi gitmeyince, imanı dürüst olmaz, dolayısıyla ... nefs ehli olur. Bencilleşir, tamah sahibi olur, dünyayı kanna koysan doymaz. Bu gibiler, kibirli olup söz kabul etmezler ve aç gözlüdürler
Âdem isen, gel özünü anla, hayvan isen, var otunu otla. Çünkü bu hikmete ve bu kudrete ancak ádem olan vanr. Hayvan olan gider, otunu otlar.
Reklam
Şeytan'ın gözü kördür. Kibirlidir ve dolayısıyla kulağı da duymaz. Yoksullara merhameti yoktur. Hep kendi menfaati için çalışır. Hakk'ın sıfatıyla sıfatlanmaz. Olsa bile, verilecek malım yoktur, der. Bilmez ki vermek, Hakk'ın sıfatlarındandır. Bir kişi, aman deyip yardım istese, duymaz. Kulağı sağır olur, çünkü tamahkârdır. Lüzumsuz konuşur, Hakk'ı zikretmez
Nefse ve Şeytan'a tâbi olma ki, seni kâfir etmesin. Her kimde tamahkârlık, kibir, düşmanlık varsa, Hakk'in lâneti onun boynundadır fakat o kimse bunu anlamaz.
Kıssa
Hazret-i Süleyman, hem peygamber hem de insanların, cinlerin, vahşi hayvanların, kuşların, rüzgârın ve Şeytan'in padişahı idi. Bir gün bir deniz kenarına gider. Birkaç kişinin balık avladığını görür. Onlara, "Ey balıkçılar, ağınızı denize atın, bakalım benini kismetime ne çıkacak. Her ne çıkarsa, onların ağırlığınca size altı vereceğim." der. Balıkçılar, balıkların yoğun olduklarını bil- dikleri yere ağlarını atıp çekerler. Ağlara balık gelmez. Üzülüp, âh çekerler. Bunu gören Hazret-i Süleyman, "Niçin âh çekip üzülüyorsunuz? Ağlarınıza takılan her ne varsa getirin tartalım. Ağırlığınca yine size altın vereyim." der. Ağlara takılan kemik, teraziye konul- duğurda okka yerinden oynamaz. Kemik, Hazret-i Süleyman'ın altınlarından ağır gelir. Hazret-i Süleyman, emrindeki insanlara ve cinlere, altın ve gümüş madenlerini taşıyıp getirmelerini emreder. Gelen altın ve gümüşler de terazide kemiği kaldıramayınca, Hazret-i Süleyman'a bir vahiy iner. Bir parça toprak ile kemiği tartması emredilir. Bir parça toprak, kemiği yerinden kaldırmaya yeter. Hazret-i Süleyman o zaman anlar ki, denizden çıkan kemik, vefat etmiş aç gözlü bir insana aittir. Dünya ve içindekiler böyle kimselere verilse, onlar yine de doymazlar. Gözlerini ancak toprak doyurur. Böyleleri, en aşağı mertebede yaşayan zümredendirler. Lånetlenmiş Iblis gibi ulviyetten çıkıp, süfliyette kalırlar.
Dem-i Vahdet
Dem-i Vahdet

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok