Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sina Akşin

Sina AkşinKısa Türkiye Tarihi yazarı
Yazar
Editör
8.3/10
321 Kişi
1.464
Okunma
112
Beğeni
7,1bin
Görüntülenme

En Eski Sina Akşin Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sina Akşin sözleri ve alıntılarını, en eski Sina Akşin kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Insanlarin birbirini yemesini kolaylaştıran bir etken, biz-ötekiler ayrımıdır.
Ne yazık ki bugün imam-hatip okullarının sayısı, ülkemizin imam-hatip gereksiniminin çok ötesinde, neredeyse ortaokul ve liselere rakip ve koşut bir biçimde çoğalmış bulunuyor. Bunun Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na ve laikliğe aykırı bir durum olduğu şüphesizdir.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
30 Kasım 1925'te tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Bu yasayla tarikatların resmi varlığına son verildiyse de, gizli olarak kimileri bir ölçüde etkinlik gösterebildiler. Yasa hala yürürlüktedir. Fakat bilindiği gibi, tarikatlar bugün pek etkin ve canlıdırlar
Sayfa 187Kitabı okudu
Kime benziyor?
"Abdülhamit ruh hastalığı derecesinde aşırı kuşkulu, kuruntulu bir insan olduğundan gizli polis örgütüne çok önem verdi. İnsanların, kuşkulu durumları saraya haber vermeleri teşvik edildi. Gizli polislere hafiye, ihbar mektuplarına da jurnal denirdi. Jurnalleri asılsız bile çıksa, jurnalciler ödüllendirildi. Herkes gölgesinden korkar oldu. Öte yandan basına aşırı baskılı bir sansür uygulanıyordu. Mizah, karikatür yasaktı. Gazeteler akşamdan bütün haber ve yazılarını sansüre gönderirlerdi. Sakıncalı bölümler atılır ve çok kez gazetelerde beyaz boşluklar halinde çıkardı. Sansür memurları, ne olur ne olmaz düşüncesiyle Abdülhamit’ten de daha kuruntulu davranmak zorunluluğunu duyuyorlardı. Padişahın burnu büyük diye, burun kelimeleri çiziliyordu. Padişahı münasebetsiz duruma düşüren bir baskı yanlışı yüzünden devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi 1890’da kapatıldı, 1908’e kadar bir daha çıkmadı. Devlet resmi gazetesiz kalmış oldu." "Abdülhamit döneminde mali iflasın doğurduğu karışıklığı çözüme kavuşturmak gerekiyordu. 1881 Muharrem Kararnamesi’yle belirli bazı vergiler yeni kurulacak ve çeşitli ülkelerdeki alacaklıları temsil edecek bir Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi’ne verildi. Düyun-u Umumiye böylece Maliye Nezareti gibi vergi toplayan, fakat topladığı vergileri doğrudan alacaklılara dağıtan bir örgüt oldu. Öte yandan, Abdülhamit, yeni bir iflasla karşılaşmamak için sarayın harcamalarını denetim altına aldı. Bilinçli bir politikayla kişisel servetini büyük ölçüde artırdı, ülkenin en zenginlerinden biri oldu."
Aydınlanma ve bütünsel kalkınmanın, yani Atatürk devriminin ruhunun öldürülmüş olduğunu gizlemek için yoğun bir tören Atatürkçülüğü benimsenmiştir. Bu, tarihin en büyük ikiyüzlülükleri arasında sayılmalıdır.
Sayfa 315Kitabı okudu
Bütün olumsuz işaretlere karşın Türk hükümetleri AB'ye katılma umutlarını hiç yitirmemişler gibi konuşup davranmışlardır. Birçok kesimde onların durumun farkında oldukları, fakat orduyu siyaset dışında tutmak ve seçmene şirin görünebilmek için bu sahte iyimserliği sürdürdükleri söylenmektedir. Böylece Türkiye'nin AB üyeliği konusunun belki de AB ve Türkiye devlet adamlarının kamuoylarını (ama öncelikle Türk kamuoyunu) yanıltmak için oynadıkları karşılıklı bir oyun olduğu ortaya çıkıyor.
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
"Fatih için kullanılan 'çağ kapatıp, çağ açan padişah' nitelemesi aslında Avrupalıların (özellikle Fransızların) düşüncesidir. Çünkü derler ki fetih sonucunda, Yunan klasiklerini bilen Bizans bilginleri kaçtıkları İtalya'da Hümanizmi ve Rönesansı tetiklemişler, böylece orta çağ son bulmuş, yeni çağ başlamıştır."
Sayfa 13
"İngilizce'de 'Devenin belini kıran saman çöpü' deyimi vardır. Söz konusu olan şey bir deveye yüklenen saman çöpleridir. 1., 500., 3000., 10000. saman çöpü devenin durumunu değiştirmez. Fakat diyelim ki 48376. çöpü koyduğunuz zaman devenin beli kırıldı. Ortaya yepyeni bir durum çıkmıştır. Daha önce canlı bir devemiz vardı, şimdi ise ölü bir deve var. Devenin ölmesinde 48376 çöpün her birinin payı vardır. Fakat ölümü gerçekleştiren 48376. çöptür. Bütün çöplerin payı olsa da o son çöpün durumu bambaşkadır. Bilimsel tarihçilik o çöpü (devrimi) önemsemek, onun üzerinde durmak zorundadır."
Sayfa 15
"1908 bir devrim idiyse, Atatürk Devrimi de devrim midir? Buna kuşku yok. Bence önümüzde iki ayrı devrim mevcut. Aralarında önemli bir benzerlik var, ikisi de burjuva devrimidir. Bunu başka biçimde söylemek gerekirse, iki devrim de demokratik-ulusçu (milliyetçi) hareketlerdir."
Sayfa 20 - 1908; II. Meşrutiyet
"Yunanistan Batı Anadolu'yu istila ederken Saray, Kuva-yı Milliyeye karşı önce dolaylı, sonra da resmen iç savaş ilan etmiştir. Böylece Vahdettin vatana ihanetin mükemmel bir örneğini vermiş oldu. Atatürk belki öteden beri cumhuriyetçiydi ama kuşku yok ki Vahdettin'in hainliği cumhuriyeti kolayca gerçekleştirmek için esaslı bir gerekçe olmuştur."
Sayfa 21
Reklam
"İttihat ve Terakki'de parti içi demokrasi bugünkü partilerimizden çok daha ileri derecedeydi. İttihat ve Terakki bu özelliğini neye borçluydu? Sanırım bu, seçkin, okumuş üyelerden oluşmasının bir sonucuydu. Oysa bugünkü partilerimiz genellikle rastgele, 'sokaktan' üye toplayan örgütlerdir. Demek ki, parti içi demokrasi üye niteliğiyle yakın ilgilidir. Rastgele ('naylon') üyeleri olan partilerde bu üyelerin katılımı, katkısı olmamakta (belki olmaması gereklidir), dolayısıyla parti içi demokrasi oluşmamaktadır. Sözü edilen üyeler 'delege ağalarının' piyonları olma işlevini yerine getirmektedirler."
Sayfa 30
"İttihat ve Terakki'nin birçok kusur ve yanlışları olabilir. Fakat 'vatanperver' bir kuruluştur."
Sayfa 30 - Mustafa Kemal Atatürk
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.