“…hakiki şeyh olmayanın alâmeti, mürid ve muhib çoğaltmak için el vermek, hile, riyâ ve gösterişte bulunmak, kendini sâhib-i vücûd ve hâl göstermektir. Oysa marifetten nasibi olan onu gizler, olmayan ise açığa çıkarır. S:40
"Sana mansıp mı gerek,
Mansıba adem mi gerek?
Din-ü devlete layık nedir, ey fahri kiram?" "Devlet kapısında adam kayrılıyor.
Düşün bir kere padişahım!
Bir makama ehil olan adam mı lazım,
Yoksa adama makam mı lazım?"
"Yurdumuzun birçok yerlerinde
halk zülum ve eziyet altındadır.
Bu karanlığın sebebi cahillerin ve zalimlerin vali olmasıdır."
"Sana birinci nasihatım, cahile iş verme,
Ehliyetli kişiler dururken onlar öne geçirilir mi?
" Devletleri ve milletleri ayakta tutan adalet, yıkan da zulümdür."
" Eline bilgi çapasını al ve adalet tarlasını çapala. Sonra da o tarlaya meşveret tohumunu ek. Bunun bir an evvel yeşermesi için durmadan gözyaşların ile sula..." 28
Sultan III. Mehmed Han tarafından İstanbul’a davet edilen Abdülmecîdi Sivasi Efendi 1563-1639 yılları arası yaşamıştır. Tarihteki üç meşhur Şems’ten biri olan Şemseddinî Sivasi Hazretlerinin yeğenidir. Sultan Ahmet Camii’nin temeline ilk taşı koymuş ibadete açılınca da ilk vaazı vermiştir. III. Mehmed, I.Ahmed, I.Mustafa ve IV. Murad devirlerinde yaşamıştır. Padişah ı.Ahmed’e;
Bir makama ehil olan adam mı lazım,
Yoksa adama makam mı lazım?"
sözleriyle devam eden, manzum şikayetnâme yazmıştır. Şeyhî maslasıyla pek güzel şiirler yazmıştır. Vefatından sonra, Mahpeyker Kösem Sultan, gördüğü bir rüya üzerine, kabrinin bulunduğu yere türbe yaptırmıştır.