Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şiyar Kendirci

Şiyar KendirciNamlunun Ucunda Bir Anne yazarı
Yazar
4.5/10
2 Kişi
4
Okunma
2
Beğeni
781
Görüntülenme

En Eski Şiyar Kendirci Sözleri ve Alıntıları

En Eski Şiyar Kendirci sözleri ve alıntılarını, en eski Şiyar Kendirci kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hasan, babasının haline baktı. Bir çocuğu gelin alan yaşlı adam, çocuklar gibi mutluydu.
Kadına şiddete son!
Medya, bir kirli cama bir titrek aleve baktı, “Bu cam daha fazla kirlenmemeli.” diye içinden geçirdi, olur da oğul yetişkin bir delikanlı olunca “Bu cam neden anne kokuyor?” diye sorabilirdi, bunu da istemiyordu, odanın ortasına doğru yavaşça iki adım attı, gözlerini kapattı: “Hazırım.” diye yavaşça başını salladı.
Sayfa 88 - Gece KitaplıgıKitabı okudu
Reklam
Yalnızlık
Bir zaman sonra ahırdan çıktığında bir at için başka bir atın yiyeceğini çaldığını, oturup bir at ile sohbet ettiğine kendisi de inanamıyordu. Ama içinde bir huzur vardı, rahatlamıştı. Kendince iki at arasında adalet sağlamıştı. Fikri düşüncesi olmayan hayvanlara adalet sağlayabilen kadının, fikri düşüncesi olan insanların adaletsizliğinden yüreği yanıyordu.
Sayfa 18 - Gece KitaplıgıKitabı okudu
Bir ceylan gibi güzeldi, bir aslan gibi cesurdu. Aslanın kadını erkeği mi var, aslan aslandır. O da aslan gibi cesurdu.
Sayfa 63 - Gece KitaplıgıKitabı okudu
Çaresizlik
Bre çaresizlik deyyusu, bir bana mı rast gelirsin sen?
Sayfa 101 - GeceKitabı okudu
Namlunun ucunda bir anne
Herkesin karanlık bir odası vardır. Kimisi çıkar, kimisi içinde rahat eder, kimisi karanlık odasında olduğunun bile farkına varmadan ölür
Reklam
Oysaki insanın tarlası insan olmalı. İnsan ekmeli insan biçmeli. Suyu sevgi, tohumu umut olmalı.
Demek ki zalimlik kendi kendine peydah olan birşey değildi, kültürü vardı zalimliğin.
Aslanı sirkte maymuna çeviren insan evladı, yeri gelir kediyle boyun eğer.
İki kadının istememeleri bir erkeğin istemesine gücü yetmedi.
Reklam
Ağa oğlu için arkadaşının torununu isterken... Çavuş ne isterseniz yaparım. Altın da, mark da… Beşibiryerde yaparım ki torunun o kadar altını kaldıramaz. Sana bir tarla, aha şu evini yıkar kutu gibi bir ev yaparım size. Hele giydiklerine bak? İhtiyar canına bir giysi bile alamıyorsun, sen yarın öbür gün ölürsen cenazen bu şekilde mi el âlem içine çıkacak? Dilan kızım rahat eder, koskoca ağa evi. İneği, öküzü, tavuğu, koyunu, kuzusu, atı, ne isterse var. Gel evime bak mutfağında dolap var dolap. Kimin dolabı var? Hele bana söylesene. Dolabı aç, köyü yedi kere doyurur. Malım servetim hepsi onun oğullarının olacak. Çavuş sana diyorum, dinliyor musun? Bu talih kuşudur ha! Her kulun başına konmaz. İyi düşün, bir daha Allah böyle kullun yüzüne gülmez ha. − Hacı Ağa’m, benim gönlüm bu işe razı, sana gelin vermek bana şereftir. Ama ben bir anası babasının fikrini alayım. Onlara konuyu açayım. İnşallah bu iş olur. − Çavuş, Çavuş! Eski köye yeni âdet mi getireceksin? Babası kimdir? Nerenin köpeğidir? İnsanın büyüğü evet dedikten sonra, ona bok yemekten başka ne düşer? Söyle hele bana anası kimdir? Bir eksiktir, eksik. Eksik kimdir? Aklı kıttır. Bir eksiğe sual mi olur, akıl mı danışılır? Sen öyle yap da kadın kısmını başımıza ağa yap.
Sayfa 114Kitabı okudu
Oysaki insanın tarlası insan olmalı. İnsan ekmeli insan biçmeli. Suyu sevgi, tohumu umut olmalı.
~ Namlunun Ucunda Bir Anne kitabından alıntılar ~ #kitapalıntıları “Odasına varmadan gözü at arabasının üzerindeki kırbaca ilişti. Hasan bu kırbaçla Medya’ya vururken bu kırbaç darbelerinden biri de Zeyno’nun payına düşmüştü. Kırbacın ne kadar acı verdiğini öğrenen Zeyno, bir daha atı kırbaçla dövmek istemiyordu. Kırbacı alıp karanlık odanın damına attı. Bu şekilde bir daha hiçbir kadın ve hiçbir hayvan bu kırbaç ile dövülmeyecekti.” ... “Korkma artık kırbaç senin için de benim için de yok... Kusuruma bakma , ben hayatında bir kırbaç yedim de seni anladım, sen her gün kaç kırbaç yiyorsun sayamam. Muhakkak ki sen Medya’yı benden iyi anlıyorsundur. Demek ki birbirimizi anlamak için kırbaç yememiz lazımmış.” “Ama bazan diyorum ki biz kadınlar neden doğuruyoruz. Biz , kız çocuklarımızı herife karı; erkek çocuklarımızı da ağalara, beylere , zenginlere köle olsun diye doğurur , büyütürüz. Neyleyim!..” Cenazeyi incitmemeye gayret ediyorlardı.Cenazeye hürmet diriye hürmetten her zaman evvel gelirdi bu toplumda. Oysaki diriye hürmet edilseydi şimdi cenazeyi kaldırmak zorunda kalmayacaklardı, ortada cenaze de olmayacaktı. ... Daha neden var olduğumu bile bilmeden yok olmak, olmamak, kemiklerime kadar olmamak... Bu karanlık geniş odadan çıkıp iki metrelik çukura tıkılmak... Hissiz olmak , Hasan’ın dayaklarını bile hissetmemek...