Sicilya Aslanları bir deprem ile başlıyor.Bu deprem yüzünden Florio ailesi göç ediyor.İki erkek kardeşi deniz ticareti ile öğrendikleri baharat satışları öncelikle bir aktar dükkanı hiç yoktan açarak sıfırdan başlayan tüm başarı hikayeleri gibi başlıyor.
İki erkek kardeşlerden biri İgnazio ve diğeri Paulo ve bu arada Paulo'nun eşi Giuseppina
Minoa Pera’nın Stefania Auci yi söyleşi/imza için ağırlayacağını öğrenir öğrenmez edindiğim ve o günden beri elimden düşmeyen bir roman. Söyleşisine katılıp birde kitap üzerine yazarın kendi ağzından yeni bilgiler edinince kitabın yeri bende apayrı kalacak.
1800 li yılların Sicilya’sından üç kuşaklık bir ailenin gerçek hayatını okuyoruz. Söylemeden geçemem ki üç kuşak boyunca bir aileyi aynı isimlerin tekrarıyla okuyor olmak bende ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ ı anımsattı. Florio ailesinin yaşadıkları yerdeki bitmeyen sarsıntıları ve ticaretlerini büyütme arzusuyla bütün ailece Palermoya hızlıca taşınması ile roman başlıyor.
Gidiyorlar fakat gittikleri yerde hoş karşılanmayan ailenin erkeklerinin azmi ve çalışkanlığı ile bir süre sonra Florio ailesi Palermo ticaretini şekillendiren konuma geliyorlar. Ama biz, bu süre zarfında o dönemin tarihi ile paralel olarak üç kuşağın mücadelesini, bireysel duygu geçişlerini, karakterlerin hayatlarındaki yenilikleri, yaşadıkları toplumdaki ve dünya ticaretinin değişimini okuyoruz.
Roman kısacası tam bir sıfırdan başlayıp zirveye çıkma hikayesi. O kadar sarmalayıcı bir olay örgüsü ile içten bir anlatı söz konusu ki kitaba başladıktan sonra bir süre Florio ailesi ile yatıp kalkacağınıza emin olabilirsiniz.
Söyleşide kitabın devamının geleceği haberini de sizlere de söylemeden bitmesin. Gözlerim heyecanla ikinci kitabı bekliyor.
Sicilya Aslanları/ Stefania AUCİ
Günlerdir elimden bir an olsun düşüremediğim Sicilya Aslanları bugün itibariyle bitti. Hikayemiz 1800 yıllarının Sicilya’sından gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor. Üç kuşağın yıllara yayılan yaşam mücadelesini, bireysel buhranlarını, toplumsal olaylara karşı geliştirdikleri refleksleri, dönemin tarihiyle paralel bir şekilde okuyoruz. Kitap sadece Florio ailesini değil çağın siyasetini, kadının konumunu da çok güzel aktarıyor.
.
Yaşadıkları bölgede bitmek bilmeyen depremlerden usanan Florio ailesi hem ebeveynlerinin kaderini yaşamamak hem de işlerini büyütmek için Palermo’ya taşınma kararı alırlar. Geçmişlerini arkalarında bırakıp yeni bir hayata kapı aralarlar. Gittikleri yerde pek hoş karşılanmasalar da mücadele etmeyi hiç bırakman azimle çalışırlar. Bir yerin yabancısı olmadan kurtulamama halini Paulo ile , sevmediğin bir adamla sırf ticaret öznesi olarak kullanılıp evlendirilmiş olmanın getirdiği sonu gelmez kini, hayatına dair hiçbir konuda karar alamıyor olmanın verdiği hırçınlığı Giuseppina ile , sevgisiz bir evde büyümenin, dışlanan aşağılanan biri olmaktan kurtulmamanın öfkesini Vincenzo ile yaşadım. Kitap altını çizdiğim cümlelerle adete bir duygu sözlüğü olarak bir köşede kalacak.