Şükrü Hatun

İnsancıl Bir Tıp İçin yazarı
Yazar
8.4/10
5 Kişi
16
Okunma
1
Beğeni
1.157
Görüntülenme

Şükrü Hatun Sözleri ve Alıntıları

Şükrü Hatun sözleri ve alıntılarını, Şükrü Hatun kitap alıntılarını, Şükrü Hatun en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Organizmanın biyolojik bir belleği vardır ve bütün “stresler” insan vücudunda birikir.
Sayfa 109 - İletişim Yayınları, Çocuklara Kurulan Saatler, “Yoksulluk ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri” yazısı.
Kadın vücudu “azla yetinme” yeteneği daha iyi bir organizmadır ve belki bu sayede eşitsizliklerden en çok etkilenen ülkelerde ortalama kadın ömrü erkeklerden daha fazladır.
Sayfa 111 - İletişim Yayınları, Çocuklara Kurulan Saatler, “Yoksulluk ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri” yazısı.
Reklam
Ceyhun Atuf Kansu..
Saatini çocuklara kurar, “Bakın çocuklar bizim ilk dersimiz bağımsızlık,” diye seslenir, onlara penceredeki güneşi, en güzel oyuncak olarak yaşamı, en güzel oyun arkadaşı olarak açık havayı önerir.
Sayfa 241 - İletişim Yayınları, “Toplum İçin Hekimlik…”, “Halk Polikliniği” yazısı.
..Yoksulluk Halleri kitabının yazarlarından Aksu Bora şöyle anlatır: “Girdiğimiz bütün evlerde hastalık vardı. Görüştüğümüz kişiler, eşleri ya da çocukları, sakatlık ya da kronik hastalıklarla yaşıyorlardı. Beslenme ve barınma koşulları düşünüldüğünde, bu durum şaşırtıcı değil. Hastalık ya da sakatlık, tıpkı yoksulluk gibi, kuşaktan kuşağa aktarılıyor gibi görünüyor.”
Sayfa 105 - İletişim Yayınları, Çocuklara Kurulan Saatler, “Çocuklara Yalan Söylemek” yazısı.
“ Alçak gönüllülük başkasını alçaltmayan bir gönle sahip olmaktır. “
İnsan düşünüyor, hissediyor, katılıyor, konuşuyor ama zihninde bunlardan daha fazla şey oluyor. Belki zihnin derinlerinde olanlar akşamları hissedilen o sıkıntı ile karışık yorgunluğu doğuruyor.
Reklam
Merhamet, canlıların canlılıklarını sürdürmeleri için insanın bütün canlılara duyduğu bir sorumluluk, katkı, bir arada yaşama duygusu olarak anlamlıdır.
Yani yalnızca yaptıkları ile değil yapmadıkları ile de merhametli olur insan.
Benim adım Duygu. Bugün 13 yaşıma girdim. Gerçi babam doğum tarihime göre 12 yaşımı bitirdiğim için “On iki yaşındayım” demem gerektiğini söylüyor ama ben herkese 13 yaşıma girdiğimi söylüyorum sevinçle. Bu günlüğü yazmaya hastaneye yattığım günlerde başladım. Çünkü hastaneye yattığımda yaşamımın değiştiğini anladım. Başıma büyük bir olay gelmişti ve bundan sonraki günlerim farklı, belki de ilginç olacaktı. Kitabın kapağından anlamış olacağınız gibi ben bir “diyabetliyim”; anneme göre “şekerliyim”; babama göre ise “şeker kızım.” Adı ne olursa olsun artık vücudumun bir yerinin yeni öğrendiğime göre karnımın derinlerinde bir yerimin eskisi gibiçalışmayacağını biliyorum. Bu günlüğü aslında kendim için yazdım. Başıma gelenleri daha iyi anlamak, çektiğim zorlukları kâğıda dökmek, içimi boşaltmak istedim. Yazdıkça önümde yeni bir yol açıldı. Yazmak beni mutlu etti. Kendimi ve çevremde olan biteni daha iyi kavramamı sağladı. Günlüğümdeki bilgilerin hepsini bana bakan doktorlarından, hemşirelerimden, diyetisyenlerimden ve okuduğum bazı kitaplardan öğrendim. Öğrenirken düşündüm, bilgilerimi yaşadıklarımla karşılaştırdım ve yazarken artık bu bilgilerin benim bir parçam olduğunu anladım. İşte o zaman bilgilerimi, deneyimlerimi, sorunlarımı, sevinçlerimi, yalnızlıklarımı sizinle paylaşmaya karar verdim. Günlüğümdeki her cümleyi benden size gönderilmiş bir armağan gibi okuyun. Ben bunları yazdım ve her cümleyle biraz daha iyileştim. Dilerim siz de okurken iyileşir ve beni mutlu edersiniz.
Sayfa 10
Reklamları İzlediniz
Her gün iğneyle kuyu kazmak misali, gerçek anlamda koruyucu hekimlik yapan binlerce hekime hiçbir zaman "Sizin için Türkiye'nin en iyi 10 doktoru arasında dediler. Doğru mu?" sorusunun sorulmayacağını bilsem de onlardan birisinin Dr. Nihal Keysan'ın günlüğünden bazı satırları hükümet yetkililerine, reklamsever hekimlere ve halka uzak medya yöneticilerine sunmak isterim: "Bugün sağlık ocağımızda döner sermaye uygulamasına başladık. Sosyal güvencesi olmayanlardan para almamaya karar verdim ve bu kararımı personelime duyurdum. Dün merkez sağlık ocaklarından birinde çalışan bir arkadaşım, kendilerine sağlık güvencesi olmayanlardan para alınması konusunda çok baskı yapıldığını, hastalara ancak fakirlik ilmühaberi getirirlerse ücretsiz bakabildiklerini söyledi. Bazı sağlık ocaklarında tansiyon ölçümü ve aşılardan da para alındığını duydum bugün ve 'Düşmenin sınırı yok,' dedim içimden. Nisan ayı başında bize de döner sermayeden pay verileceği haberi geldi. Şimdi umutla bekliyoruz. Sağlık ocağına gelebilenlerin parasını. İlaçların birkaçını alıp birkaçını eczanede tezgahın üzerine bırakanların parasını. Şurupları iki-üç çocuğu arasında pay eden annelerin parasını. Yaşlı teyzelerin elleri titreyerek cüzdanlarından çıkardıkları pazar paralarını. 'Umutla' bekliyoruz."
Sayfa 26
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.