En sorumluluk sahibi İkinci Yeni, aralarında en sorumlu entelektüel Cemal Süreya' dır. Polemikler yapar, dergiler çıkarır, dergilere çalışır, sokağa, meyhanelere çıkar, arşivlere kapanır, dünyayı taze takip edip Türkiye'de kapalı kapılar ardında sürdürdüğümüz tartışmalarımızın alışkanlıklarını sorgular, geniş bir sahayı izler, kendi sevdiği sevmediği beğendiği beğenmediği şairlerin ve şairlerin değil yalnızca ama öykücülerin, eleştirmenlerin denemecilerin hatta politikacıların bile serüvenlerini izler.
Damakta tat bırakan akıcı, nüktedan ince ince işlenmiş, bir büyülü gerçeklik romanı "Viyana Nokta". Yazarın okuduğum ilk kitabı, en kısa sürede diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Viyana'yı nihai idea haline getirip onu elde ettiğinin bile farkına varamamak...Kitapta onca mükemmel karakterden bahsetmek yerine kısaca değinilip geçilmesine karşın çok güldüğüm bir kısımdan bahsedeceğim. Anadolu Beylerbeyi Viyana surlarıyla öylesine özdeşleşiyorki, ona yapılan zararlar Beylerbeyini yataklara düşürüyor, korkunç olsa gerek. Ve daha korkuncu ise tersinin imkanlı olup olmadığını deneyen yoldaşlar :") Okurken sıklıkla Puslu Kıtalar Atlası'nı hatırlattı. Şiddetle değil sevgiyle öneriyorum. Kitapla kalın!
Viyana NoktaSüreyyya Evren · Koç Üniversitesi Yayınları · 201713 okunma
Manaları elimde avucumda tutamıyorum bir türlü, biriktiremiyorum, üst üste koyamıyorum, arzularımı manalarla süsleyemiyorum. Manasız, şuursuz, kafa karıştıran arzularla dinliyorum insanları, ve sonra da bir nafilenin içinden konuşuyorum.
"Birbirine bağlanan her biri fokurdayan anlar. Aşk bu her biri kendi başına tehlikeli anları birleştirerek onlara bir mana atfeder. Böylece aşkın kendisi bir olay, daha tesirli ifadeyle bir hadise haline gelir."
Yeni bir ruh hali de değil benim için. Etrafımdaki herkes her konuda benden tecrübeli görünüyor. Hesapta kahve tutkunu olan benim ama sonra bir bakıyorum kahveler konusunda herkes benden daha çok şey biliyor (...) yıllardır İstanbul'dayım, gezmediğim yeri yoktur herhalde, ama bir İstanbullu tecrübesiyle bilgiççe konuşamıyor, kimseye rehberlik yapamıyorum, İstanbul benim için hâlâ sürekli yeniden alışmak gereken bir dizi sürpriz olmaya devam ediyor (...)
(...) yıllar, ve sonra daha da afili yıllar geçiyor, her yıl mutlaka ister istemez bir şeyler, giderek çok şeyler yapıyorum, insan hiçbir şey yapmasa oturuyor, kalkıyor, konuşuyor nihayetinde, ama sonra bakıyorum ben oturup, kalkmak ve konuşmak konularında da tecrübe edinememişim!