Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Suzan Seslenir

Suzan SeslenirRamses yazarı
Yazar
6.3/10
8 Kişi
80
Okunma
1
Beğeni
418
Görüntülenme

Suzan Seslenir Gönderileri

Suzan Seslenir kitaplarını, Suzan Seslenir sözleri ve alıntılarını, Suzan Seslenir yazarlarını, Suzan Seslenir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Amon-Ra’ya dua etmek için ‘ya rab’ ya da ‘ya rabbim’ dendi, bu sıfat ilk olarak Tevrat’a, sonra İncil’e, en sonunda da Kuran’a geçti. Duaların tanrı tarafından kabul edilmesi için, dua sonunda en büyük tanrı adı eklenerek ‘Amon’ ya da ‘Amen’ dendi. Bu söylem semavi dinlerde Amen, Amin biçimine dönüştü.. "
"Yahudilerin Mısır’dan İsrail’e göçünün II. Ramses döneminde gerçekleştiği, Musa’yı Kızıldeniz’de kovalayan firavunun II. Ramses olduğu ileri sürülmektedir."
Reklam
"Amon dini Amon, Ra, Ptah ve Suketh gibi put tanrıları olan politeist bir dindir ve II. Ramses, Kadeş Savaşı’na girerken tanrıların koruyucu gücünü yanında hissetmek için birliklerine Amon, Ra, Ptah ve Suketh tanrı isimlerini vermiş, kendisi de Ra birliklerinin başında savaşa katılmıştır. Amon dininde firavunlar tanrının oğlu olarak kabul ediliyor ve tanrısallık kültü ile onurlandırılıyorlardı. Bu durum, tek tanrıcı Musevilik tarafından Yehova’ya (Allah’a) şirk koşmak ve ölümlü insanı tanrı katına yükseltmek anlamında yorumlanmıştır."
"Döneminden yaklaşık elli yıl önce yaşanan ve başarısızlıkla sonuçlanan ilk tek tanrılı din Atonizm’in ardından, bu kez semavi ve tek tanrılı bir din olarak doğan Musevilik (Yahudilik) Mısır’da sonradan yerleşen ve en ağır angarya işlerde çalıştırılan İsrailoğulları tarafından geniş destek görmeye başlamıştır."
Mısır’da ölülerin iç organların çıkarılarak mumyalanması bir gelenekti. Bu nedenle insanın anatomisi hakkında geniş bir bilgiye sahip olan Mısırlılar tıpta oldukça ileri gitmişlerdi. Bununla birlikte, çöldeki mezarlarda bulunan mumyaların bir kısmı da sıcak ve kuru çöl toprağı sayesinde ölü bedenin suyunu hızla kaybederek kuruması yoluyla oluşmuştur. Buna doğal mumyalanmak denmektedir.
Gelecek zaman kipi kullanılmış, dolayısıyla bahsedilen II. Ramses değil
II. Ramses, Kur’an-ı Kerim’den hemen hemen 1600 yıl önce yaşamıştır. Yunus Sûresi 92 ayet, II. Ramses’in ölümünden 1600 sene sonra yazılmasına rağmen “Seni denizden yüksek yere atacağız” demektedir.
Reklam
Hz. Musa, henüz ergenlik çağında Mısır’da istemeden işlediği bir cinayet sonucu, Mısır’ı terk ederek Medyen’e yerleşir. Burada sekiz ya da on yıl çobanlık yaparak Şuayb’ın kızıyla evlenir ve çoluk çocuk sahibi olur.
Doksan altı yaşında bir firavunun, orduların başına geçerek İsrailoğulları’nı Kızıldeniz’e kadar kovalaması mümkün değildir. Öte yandan II. Ramses’in mumyası üzerinde yapılan incelemelerde firavunun boğulmadan değil, diş apsesine bağlı kan zehirlenmesinden öldüğü kanıtlanmıştır.
Burası önemli
Tanrını vahiyi üzerine Hz. Musa’nın annesi, çocuğunu bir sandığa koyar ve Nil nehrine bırakır. Hz. Musa’yı taşıyan sandık bir müddet derin dalgalarında sürüklenerek firavunun sarayına varır. O sırada nehirde yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun’un karısına götürürler. Firavun’un karısı Asiye, çocuğa ilk görüşte büyük bir sevgi duyar. Ancak firavun II. Ramses çocuğu görünce derhal öldürülmesini emreder. Ne var ki, hiç çocuğu olmayan Asiye, çocuğun öldürülmemesini, onu kendi elleriyle büyüteceğini söyleyerek firavunu ikna eder. Bu olay Kur’an-ı Kerim, şöyle anlatılmaktadır; “Firavun’un karısı: Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur yahut onu oğul ediniriz” dedi. Aslında işin farkında değillerdi” (El-Kasas, 28/9).
Hz. Musa doğduktan sonra peygamberin annesi, çocuğunun öldürüleceği korkusu ile çok üzülür. Bunun üzerine tanrı ona, korkmamasını ve üzülmemesini söyler. Bu olay, Kuran’da söyle anlatılmaktadır: “Musa’nın annesine: “Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil’e) bırak. Korkma, üzülme. Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız” diye bildirmiştik” (El-Kasas, 28/7).
Reklam
..tanrı İsrailoğulları’nı bu zulüm ve baskıdan kurtarmak için Hz. Musa’yı peygamber olarak göndermiş ve semavi dinlerden biri olan Musevilik böyle doğmuştur.
İslam kaynaklarını referans alan tarihçiler, Hz. Musa’nın mücadele ettiği ve Kızıldeniz’de boğulan zalim firavunun II. Ramses olduğunu düşünürken; bu düşünceye eleştirel bakan tarihçiler, II. Ramses ile Hz. Musa’nın çağdaş olduğunu ama Kızıldeniz’de boğulan firavunun II. Ramses olmadığını ileri sürürler.
Yehova, firavun II. Ramses’i cezalandırarak, Mısır’ı yedi yıl süren kuraklığa mahkûm eder. Bu dönemde Nil nehrinde su seviyesi alabildiğine düşer ve aşırı sıcaklıklar başlar. Ülkenin semaları çekirgelerin istilasına uğrar ve buğdaylara güve musallat olur. Hz. Musa’nın bu felaketi kullanarak halkı kışkırtacağını düşünen II. Ramses, Musa’yı kavimi ile birlikte Filistin’e göçe zorlamıştır.
Hz. Musa, 10 emrin yazılı olduğu Akneton tapınaklarının tek tanrılı dinine inanmıştır. Bu nedenle Aton dini nasıl ki, Hz. Yusuf’un inanç sisteminden etkilenmişse Hz. Musa da Aton dininden etkilenmiştir. Başka bir deyişle Aton dini, Museviliğin bir önceli gibidir.
Hz. Yusuf döneminde Nil Delta’sına yerleştirilmiş olan İbraniler, devletin kilit noktalarına yerleşerek Mısır’da ciddi bir ekonomik ve siyasi güç olmaya başlamışlardı. Ne var ki, Hz. Yusuf’tan hemen sonra İbraniler, devlet kademelerinden uzaklaştırılarak angarya işlerinde çalıştırılmaya başlandılar.
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.