Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Talha Uğurluel

Talha UğurluelArzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa yazarı
Yazar
8.9/10
2.707 Kişi
10,4bin
Okunma
1.185
Beğeni
35,6bin
Görüntülenme

En Eski Talha Uğurluel Sözleri ve Alıntıları

En Eski Talha Uğurluel sözleri ve alıntılarını, en eski Talha Uğurluel kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abdülhamid Han'ın ilginç bur yanı da gençliğinde başladığı disiplinli yaşantısını ömür boyu devam ettirebilmiştir olmasıdır. Sabahları erken kalkar, soğuk su ile banyo yapar,biraz yürüyüşten sonra işlerinin başına geçerdi. Ortalama 16 saat çalışır ve yatmadan önce kitap olur ya da okuturdu. Sade giyinir,şatafatlı törenlerden nefret ederdi. Yerli malı kullanmaya dikkat eder, kendi kumaşlarınızdan diktirdiği kiyafetleri tercih ederdi.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
At üzerinde şehre girmek o şehrin fatihi anlamına gelirdi. Başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere birçok Osmanlı padişahı, fethedilen şehirlere, şehrin surlarının ana kapılarından at sırtında giriş yapmışlardır.
Sayfa 175Kitabı okudu
Günümüz İstanbul sokaklarında artık ne atlar dolaşıyor ne de Üsküdar Çiçekli'de bir At Evliyası var. Ama Topkapı Sarayı'nda bütün bu anlatılanlara sebeb olan Süslü Kır'ın minyatürü ile mezar taşı hala muhafaza edilmeye devam ediyor.
Sayfa 183Kitabı okudu
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur Sadikhane belki ol bu alemde dildar olur Yar olur ağyar olur dildar olur serdar olur
Sayfa 189Kitabı okudu
Bugün Topkapı Sarayı'ndaki Hazine Dairesi'nde, içine konulduğu vitrinde siz ziyaretçilerini bekliyor; hırslı bir zalim ile onun önünü kesen bir adanmışın arasında yaşananları anlatmak için...
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
Sultan 1. Ahmed o günlerde devasa boyutlarda bir cami inşaatına girişmişti. Bu cami büyük dedeleri Fatih ve Kanuni'nin camileri gibi olmalıydı. Bir Süleymaniye Camii haşmetinde olup Ayasofya Camii'nin tam karşısına kondurulmalıydı. Gerçi bir tepenin başı olsun istemiş ancak o günlerde İstanbul 'un yüksek tepelerinin başı hep doldurulmuş olduğu için Sultanahmed Meydanı dediğimiz Hipodrom 'un düzlüğünü tercih etmek zorunda kalmıştı. O zamanlar, İstanbul silüetinde çok fark edilmese de ileride İstanbul 'un en çok ziyaret edilen camisi burası olacaktı.
Devletin o günkü sınırları Kanuni döneminden daha da genişti. Hatta çok değil bir on beş sene sonra oğlu Genç Osman döneminde gerçekleştirilen Hotin Seferi ile devlet daha da büyüyecekti. Ama onları büyük yapan hükmettikleri toprakların büyüklüğü değil tevazularının büyüklüğü idi.
Mısır Seferi'nden dönerken Koca Yavuz, hem halifelik ünvanını getiriyordu hem de Mukaddes Emanetleri. Devletin topraklarını üç kat büyütmüş bir padişah olarak onun gelişi İstanbul 'da heyecan dalgaları oluşturuyordu.Halk haftalardır ayaktaydı. Derken beklenen ordu Üsküdar 'a yanaştı.Gündüz vakti idi. Karşıya geçilebilirdi. Padişah istirahat emri verdi. Devlet adamları şaşırmıştı. Payitahta bu kadar yaklaşmışken iş miydi bu durum! Sebebi sorulduğunda tarihin kulak kesilip dinleyeceği şu ibret dolu sözler duyulacaktı, ''Halk uzun zamandır bu dönüşü beklemektedir.Şehre gündüz girersek bu başarıyı bizden bilen insanlar alkış tutacaklardır. Halbuki bu başarı bizden değil Allah'tandır!'' Koca ordu başlarındaki büyük sultan ile birlikte geceyi bekler ve insanlar yataklarına çekildikten sonra şehre girerler. İşte Osmanlı bu durumunu muhafaza ettiği müddetçe büyük kalabilmiş, ne zaman ki bu değerlerini unutmuş, zayıflamış ve nihayetinde yıkılıp gitmiş...
En azından kalplerinde Osmanlı'ya silah çekme korkusu vardı. Velinimetlerine ihanet kararı almışlardı ama bunu silahla gerçekleştirecek cesaretleri yoktu. Öyle ise her hainin başvurduğu yoldan gideceklerdi. Pusuya düşürme ve arkadan bıçaklama.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.