Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tayfur Cinemre

Tayfur CinemreAnılar Belleğimizin Bekçileridir yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
7
Okunma
0
Beğeni
415
Görüntülenme

Tayfur Cinemre Gönderileri

Tayfur Cinemre kitaplarını, Tayfur Cinemre sözleri ve alıntılarını, Tayfur Cinemre yazarlarını, Tayfur Cinemre yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dağ gibi yürekleriniz var!!
Deniz her zamanki neşesiyle, "Dev-Genç Davasından da idam isteniyormuş bazı arkadaşlara. Ama öncelik sırası bize ait. Öteki taraftaki huri kızlarının en güzellerini kendimize seçeriz haberiniz olsun!" diyerek, esprileriyle ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. O sırada aramızda bulunan, Dev-Genç genel sek- reterliği de yapmış olan AÜ Tıp Fakültesinden Ruhi Koç da işi espriye vurarak, "Deniz bu iş yoldaşlığa sığmaz. Bize de güzel hurilerden birkaç tane bırak" diyerek yanıtlıyordu bu şakayı.
Nazım
Yani içerde on yıl, on beş yıl, Daha da fazlası hatta ... Geçirilir, Geçirilmez değil ... Kararmasın yeter ki, Sol memenin altındaki cevahir! ...
Reklam
Cihan Alptekin
Emperyalizm, Yeni Sömürgecilik metoduyla ülkeyi tekrar kontrol altına almış, Mustafa Kemal'in bağımsızlıkçı hareketi hedefinden saptırılmıştır. Milli sanayi gelişmeleri durdurulmuş, milli harp sanayimiz tamamen tasfiye edilmiştir. Bizler sosyalistiz. Bunu söylerken memleketimizin sosyal, ekono- mik ve politik yapısı üzerinde hakiki Kemalistlerle birlikte emperyalizme karşı mücadele etmeyi bir görev sayıyoruz. Bugün memleketimiz Emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri tarafından sömürülmektedir ve hakiki yurtseverler bunlarla mücadele halindedir.
Yaşar Kemal'in mizahı:))
O sıralarda Günaydın gazetesinde Killing adında bir çizgi roman çıkıyordu her gün tefrika halinde. Çizgi romanın kahramanı Killing, iskelet maskesi ve kıyafeti giyen bir tipti. İçeri giren gazeteler neredeyse reklamlarına kadar satır satır okunduğu için Killing de pek popüler olmuştu aramızda. O günlerde Yaşar Kemal'in İnce Memed 2 adlı kitabı yeni çıkmıştı piyasaya. İnce Memed'in devamı olduğu için arkadaşlardan bazıları kendi aralarında "İnce Memed de pehlivan tefrikası gibi olmuş': gibisinden espriler yapıyorlardı. Bir ziyaretçi gününde Yaşar Kemal yine bir teneke peyniri yüklenip gelmişti ziyaretimize. Pencereden onu gören Metin Eşrefoğlu pencerenin parmaklıklarına tırmanıp "Yaşar abi, Yaşar abii! İnce Memed, Killing'e karşıyı ne zaman yazıyorsun?" diye sormaz mı bağırarak. Bunu duyan Yaşar Kemal bütün doğallığıyla "Hassiktir lan ordan! Maymun gibi tırmanmışsın pencereye. Sana mı soracağım!" diye kalayı basınca bu diyaloğu duyan ziyaretçiler olsun biz tutuklular olsun kahkahayı basmıştık hep birlikte.
Cihan Osman'a "Bak Bahadır dostum! Hala deşifre olmamış birini bu saatten sonra yakmak istemiyorum. Onun için altıncı kişi olarak senin adını vermek zorunda kaldım. Nasıl olsa THKO'nun dağ ekibinden olduğun için yeterince gün yiyeceksin. Bu da üstüne kreması olur en fazla. Sen bunu kabul etmezsen hepimizi tekrar toparlayıp Sansaryan Hanı'na geri gönderecekleri kesin!" diyor. Ve ne oluyor biliyor musunuz? O polisin falakasına, elektriğine haftalarca dayanan ve kabul ettirmeye çalıştıkları ifadeyi kesinlikle imzalamayı reddeden Osman, tam bir bahadır gibi, tam bir şövalye gibi, altıncı kişi olduğunu kabul ediyor Savcılık fadesinde.
Cehalet poliste dizboyu!!
Bir gün, koridorda yanımdan geçerken tabanlarına basamayan Osman'a bir polisin şunları söylediğini duydum: "Bak! Ne güzel petrol çıkacaktın oğlum'' (Osman, İTÜ Petrol Mühendisliği Bölümü'nde okuyordu). "Yazık şu haline. Bas imzayı gitsin be! Ne olacak, Savcılıkta reddedersin!" Sonraları Maltepe Askeri Cezaevi'nde yatarken Osman'a hep takılırdık "Oğlum ne güzel petrol çıkacaktın anarşist olmasaydın'' diye.
Reklam
Kıdeme göre don giyiyorlarmış, hey Allah ya!!
Bu arada sorgu sırasında itilip kakılırken Hemşerim'in köylü şalvarının altından mavi renkli şortu görünüyor. Bizim zehir hafiye polislerin kafasında bir şimşek çakıyor birden. Aynı şorttan hem Cihan'da hem de bende var. Aradaki tek fark Cihan'ınkinin kırmızı, benimkinin ve Hemşerim'inkinin ise mavi olması. Polisler iyice işkilleniyorlar. "Bu THKO'nun tek tip üniformasının bir parçası mıdır, nedir?" diye soruyorlar Hemşerim'e. "Ben bilmem bana dağda bunu verdiler giydim'' diyor. Daha sonra aynı soruyu bana ve Cihan'a da sordular. "Nedir bu tek tip don böyle? Kırmızıyla mavi arasındaki fark nedir?" diye. Bu şortların ODTÜ Spor Kulübü'nün deposundan alındığını, çocukların parası olmadığı için herkese dağıtıldığını söylüyorum, inanmıyorlar. "Yemezler! Aynı tip don hem Nurhak'ın dağında, hem de istanbul'un göbeğinde ortaya çıkacak da sen bunu ODTÜ Spor kulübü'nden diye bize yutturacaksın!" "İnanmazsanız ODTü'ye sorun. Spor Kulübü'nün şortları bunlar:' "Bize ne yapacağımızı sen mi öğreteceksin? Söyle bakalım kırmızıyla mavi arasındaki fark nedir?" Sonra kendi sorularını kendileri yanıtlıyorlar: "Herhalde kırmızı THKO'nun subayları, mavi de askerleri için olsa gerek'' diye karara varıyorlar. "Bunlar gizli Ordu kardeşim, omuzlarına apolet takacak değiller ya!..: Hatta bir ara Ankara'ya bile sormayı düşünüyorlar Deniz'lerin üzerinde de bu tip şortlardan olup olmadığını. Ama sonra vaz geçiyorlar işin ucunda Emniyet Müdürü'ne madara olmak da var diye.
78 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.