Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Thomas L. Friedman

Thomas L. FriedmanDünya Düzdür yazarı
Yazar
9.0/10
37 Kişi
99
Okunma
20
Beğeni
2.235
Görüntülenme

Thomas L. Friedman Gönderileri

Thomas L. Friedman kitaplarını, Thomas L. Friedman sözleri ve alıntılarını, Thomas L. Friedman yazarlarını, Thomas L. Friedman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“ İnanılmaz gibi görünüyorsa, o işte mutlaka bir bityeniği vardır.”
Sayfa 11 - Boyner
Dünya popülasyonu
Ingiltere'deki çevre grubu Üçüncü Nesil Çevrecilik başkanı Tom Burke bu problemi dört sayıya indirgeyerek ifade ediyor: 1, 1.5, 2.0, 2.5. Burke şöyle diyor: Bugün güvenilir varlıkları olan yüksek ve garanti maaşlı, orta ve üst sınıfta 1 milyar insan var. Bu seviyeye geçiş sürecinde olan 1.5 milyar insan var. Bunlar gelişmekte olan ülkelerde, onbeş yıl önce şehirlere taşındılar. Şu ana kadar bazı varlıklar edindiler, garantili gelirleri mevcut ancak birçoğu kamu sektöründe çalıştığı ve küreselleşme ve teknoloji tarafından sıkıştırıldıkları için rahatsız hissetmeye başlıyorlar. Diğer 2 milyar kişi daha yeni şehirlere taşındı, neredeyse hiç varlıkları yok, oldukça güvenilmez gelirleri var ve yollarda bir şeyler satarak geçinmeye çalıştıklarını görüyorsunuz. Ve 2.5 milyar kırsallarda yaşayan fakir insan var. Geçimlik çiftçiler olarak küresel ekonomiye katılmadan ormanların kenarlarında yaşıyorlar. İklim değişirse, bazıları göç eder, geri kalanlar ölür.
Reklam
Eğitim ve Altyapı yetersizliği Kısır döngüsü
Moore Kanunu ve küresellleşme şu anki oranlarıyla hızlanırken ülkeniz eğitim ve alt- yapıda geride kalıyorsa, bu geri kalış da hızlanan bir oranda gerçekleşi- yor. Bu şekilde, küresel akışlara katılım becerisine daha az sahip daha fazla insanınız olur. Ve sonra buradaki insanlar sosyal sigorta olarak daha çok çocuk sahibi olurlar. Sonra iklim değişikliği sahneye çıkar ve tarımı zayıflatır. Bu durum, çok daha fazla insan varken ve hükumetler de durumu düzeltmek için daha az donanımlı olduğunda (birazdan inceleyeceğimiz gibi) karışıklığı çok daha fazla besler. Bu, hali hazırda Afganistan, Orta Doğu ve Batı Afrika'nın karşı karşıya olduğu korkutu- cu bir kısır döngüdür.
Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır, Bilir ki en hızlı koşan aslandan hızlı koşmazsa ölecek. Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da, Bilir ki en yavaş koşan ceylanı yakalayamazsa açlıktan ölücek. İster aslan olun ister ceylan, En iyisi siz güneş doğar doğmaz koşmaya başlayın.
‘ Hayatta hiçbir şey korkutucu değildir, yeter ki anlaşılabilir olsun. Artık daha az korkmak için daha fazla ve daha iyi anlama zamanı. ‘
Reklam
Bunu birbirimize gururla söyler gibiyiz, tükenmişliğimiz sanki bir ödül, strese karşı durma kabiliyetimiz de sanki gerçek karakterimizi yansıtan bir işaretmiş gibi… Ailemize ve arkadaşlarımıza vakit ayıramamak, gün batımını seyretmeye vakit bulamamak( veya güneşin ne zamana battığını dahi bilmemek), tek bir anlamlı nefes dahi almadan sorumluluklarımızın vızır vızır çalışmak; günümüzde başarılı bir yaşam modeli haline geldi.
Arapça'da bir atasözümüz vardır: 'Bir gün kargaşa olacağına yüz yıl zulüm olsun.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
İsrail bugün Suudi Arabistan'dan daha büyük bir enerji ihracatçısı. Yani yazılım, çip ve buna benzer ileri teknoloji ürünleri ihraç etmekle, günümüzün enformasyon ekonomisinin enerji kaynaklarını ihraç ediyor. İsrail yönetimi Filistinlilere ne yaparsa yapsın, her ülke bu enerjiyi istiyor; tıpkı 1970'lerde Araplar Yahudilere ne yaparsa yapsın, her ülkenin Arap petrolünü istediği gibi. Gerçekten jeopolitik önem taşıyor bu. İsrailli bir ekonomi yazarı bana şöyle demişti: “İnsanların istediği teknolojiye sahipseniz, kimse Filistinlileri ezip ezmediğinize aldırmıyor."
Sayfa 263Kitabı okudu
"II. Dünya Savaşı sonrası dönemin büyük bölümünde Güneydoğu Asya liderlerinin halklarına ne söylediğini bir düşünün” diyor demokrasi uzmanı Larry Diamond. "Şunu söylüyorlardı: 'Sen bana özgürlüğünü ver ve çeneni kapalı tut, ben de sana zengin olma fırsatı vereyim.' Herkesin küpünü doldurduğu bir dönemde apolitik olmak kolaydı; insanlar kendi ekonomik durumlarına zarar vermeksizin yönetim işlerini başkalarına bırakabilecekleri düşüncesindeydi. Gerçekten de bu yaklaşım otuz sene kadar işe yaradı, ama sonra büyüme durdu ve onunla birlikte refah ve olanak dağıtımı da durdu. O zaman insanlar, siyaseti bir başkasının eline bırakamayacaklarını anladılar.
Sayfa 209Kitabı okudu
Dünya Bankası çevrelerinde anlatılan eski bir fıkrayı aktaracağım. Fıkra, karşılıklı ziyaretlerde bulunan Asyalı ve Afrikalı iki bayındırlık bakanıyla ilgili. Önce Afrikalı bakan Asyalı bakanı ülkesinde ziyaret eder; akşam olduğunda Asyalı bakan Afrikalıyı evine yemeğe götürür. Asyalı bakan saray gibi bir malikânede yaşamaktadır. Bunu gören Afrikalı bakan meslektaşına sorar: "Vay canına, böyle bir evi maaşınla nasıl karşılayabiliyorsun?"Asyalı bakan Afrikalıyı denize bakan büyük bir pencerenin yanına götürür ve eliyle uzaktaki bir köprüyü gösterir. "Şuradaki köprüyü görüyor musun?" diye sorar. "Evet, görüyorum" der Afrikalı. Bunun üzerine Asyalı parmağıyla kendisini işaret ederek fısıldar: "Yüzde 10." Yani köprü maliyetinin yüzde 10'u bakanın cebine girmiştir. Bir sene sonra bu kez Asyalı bakan Afrikalının ülkesine ziyarete gider ve mes lektaşının daha da görkemli bir evde yaşamakta olduğunu görür "Vay canına, böyle bir evi maaşınla nasıl karşılayabiliyorsun?" diye sorar Afrikalıya. Afrikalı bakan Asyalıyı oturma odasındaki deniz manzaralı pencerenin yanına götürür ve eliyle ufku işaret eder. "Şuradaki köprüyü görüyor musun?” diye sorar. "Hayır, orada köprü falan yok" diye cevap verir Asyalı. "Haklısın" der Afrikalı bakan ve işaret parmağını kendisine doğrultarak "Yüzde 100" diye ekler.
Sayfa 169Kitabı okudu
Farenin de kuyruğu vardır, dinozorun da. İkisinin de adı "kuyruk"tur; ama savrulduklari zaman birinin dünya üzerindeki etkisi diğerinden çok farklı olur. İlk küreselleşme çağının elektronik sürüsü fare kuyruğu gibiydi. Bugünün elektronik sürüsünün kuyruğu ise dinozor kuyruğu gibidir ve savrulduğu zaman dünyada birtakım köklü değişiklikler yaratır. Bu bölümde açıklamaya çalıştığım şey, söz konusu sürünün günümüzde karşı konulmaz bir ekonomik büyüme kaynağı haline gelirken, savrulduğu zaman hükümetleri bile devirebilecek kadar ürkütücü bir kuvvete nasıl dönüştüğüdür.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bir ülkenin altın deli gömleğinin içine sığabilmesi için şu altın kuralları benimsemesi ya da bunlara doğru yol almakta olduğunu göstermesi gerekir: Özel sektörü ekonomik büyümenin temel motoru haline getirmek, enflasyon oranını düşük tutmak ve fiyat istikrarı sağlamak, devlet bürokrasisini küçültmek, bütçe fazlası sağlamasa bile olabildiğince dengeli bir bütçe yürütmek, ithal ürünler üzerindeki gümrük tarifelerini kaldırmak veya düşürmek, kotalardan ve yerel tekellerden kurtulmak, ihracatı artırmak, devlete ait sanayi kuruluşlarını ve kamu iktisadi teşebbüslerini özelleştirmek, sermaye piyasalarını serbestleştirmek, para birimini konvertibl hale getirmek, ülkedeki sektörleri, hisse senedi ve tahvil piyasalarını doğrudan yabancı mülkiyete ve yatırıma açmak, ülke içindeki rekabeti olabildiğince artırmak üzere ekonomiyi devlet düzenlemelerinden arındırmak, kamusal yolsuzlukları, sübvansiyonları ve rüşveti olabildiğince azaltmak, bankacılık ve telekomünikasyon sistemlerini özel mülkiyete ve rekabete açmak, yurttaşlara yerel ve yabancı emeklilik fonları ve yatırım fonları arasından seçim yapma fırsatını vermek. Bu parçaların hepsini birbirine eklediğinizde, altın deli gömleğiniz hazırdır.
Sayfa 125Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.