Bir tezat içinde yaşıyoruz. İçinde bulunduğumız acımasız şartlar, en derin biçimde eşitsizliksizci, tüm mevcudiyetini yalnızca para üzerinden değerlendirildiği bir dünyayı bize ideal olarak sunuyor. Müesses nizamı partizanlar, muhafazakarlıklarını savunmak için bu dünyaya ideal ya da muhteşem diyemiyor. Bunun yerine bu düzen haricindeki tüm diğer ihtimallerin berbat olduğunu söylemekte birleşiyorlar. Diyorlar ki elbette mükemmel bir iyilik içinde yaşamıyor olabiliriz ama bir kötülük hali içinde yaşamadığımız için şanslıyız. Demokrasimiz mükemmel değil. Ama adı batasıca diktatörlükten daha iyidir. Kapitalizm adil değil. Ama Stalinizm gibi cani bir ideoloji değil. Milyonlarca Afrikalı'nın AIDS' ten ölmesine izin veriyoruz ama Miloseviç gibi ırkçı ve milliyetçi deklarasyonlar yapmıyoruz. Uçaklarımızla Iraklıları öldürüyoruz ama Ruanda'da veya başka yerlerde yaptıkları gibi insanların boğazını palalarla kesmiyoruz.
Yunan mitolojisine göre Pandora'nın kutusundan hastalık, kıtlık ve tüm diğer kötü şeyler kaçtıktan sonra en dipte "umut" nihai, fazlalık bir kötülük olarak sıkışıp kalır. Belki de en çok asla olması gerektiği gibi var olamaması yüzünden..
Basit hayallere inanç, küçük mucizelerde ısrar. Geceleri çocuklarımızı yatağa yatırdığımızda iyi beslenmiş, iyi giyinmiş ve tehlikeden uzak olduğunu bilmek. Düşündüğümüzü istediğimiz gibi söyleyebilmek, yazabilmek ve sonucunda aniden kapımızın çalınmayacağını bilmek. Aklımıza bir fikir geldiğinde rüşvet ödememiz gerekmeden bir girişim başlatabileceğimizi bilmek. Bir cezayla karşılaşacağımız korkusu olmadan siyasi süreçlere dahil olabileceğimizi ve meşru oylarımızı sayılacağını bilmek.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Okuyun, okuturun. Öyle güzel bir anlatım vardı ki. Benim bakış açımı değiştirdi. Herkese bu kitabı okuması için teşvik ediyorum. Kesinlikle okuyun.
Kitabı iki aydır okuyormuşum, bundan kaynaklı mı kitabın içeriğinden mi kaynaklı bilemedim. Ama hiçbir şey anlamadım:) Umut etmeyi felsefi bir temelde anlatıyor ama alakasız çok fazla konuya değiniyor. Çocuğu olmuş, bize de çocuk yapın bakın umut var demiş. De bir sürü konuya değinmiş. Ben başlıktan umduğumu bulamadım. Belki fazla dağınık anlatmasından kaynaklandı ya da ben ikna olmamaya şartlandığım için anlamadım :)
Ya denizler yükselir, hava sıcaklığı bizi diri diri yakacak bir seviyeye çıkarken insanların çocuğumun hayatına ilişkin gördüğü tek şey, düzgün bir eğitim alıp ölene kadar (muhtemelen doğuştan gelen bir şansla) kendisinden çok daha zengin bir başkası yararına kullanışlı bir biçimde çalıştırıl mak olursa? Kim birisine, hem de (görür görmez, çaresizce ve sezgisel olarak) sevdiği birisine böyle bir acı çektirmek ister ki?