Turhan Muharrem Turhan

Gelirsen Bir Kimliğim Olur yazarı
Yazar
7.2/10
5 Kişi
8
Okunma
3
Beğeni
771
Görüntülenme

En Beğenilen Turhan Muharrem Turhan Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Turhan Muharrem Turhan sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Turhan Muharrem Turhan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cinsiyet Farklılığı ve Cinsel Yoksunluğun Dindarlıkla İlişkisi
Cinsiyet farklılıkları ile cinsiyet ve evlilik konularında sunulan bazı kanıtlar, dini davranışta cinsiyet motivasyonu sorunuyla ilgilidir. Sosyal bilimcilere göre dindarlığın bütün derecelerinde kadınlar erkeklerden daha yüksektir. Kadınlar cinsiyet dürtülerini ifade etmede daha çekingen davranmaktadırlar. Tarih boyunca kadınların, enerjilerinin çoğunu kendilerini dine adama yolunda harcadıkları ve bunun onları bazen histerik bir duruma götürdüğü ile ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Muhtemelen kadınlardaki dine adanmışlık kısmen başka türlü ifade edilemeyen bir yöne kanalize olmuş enerji tarafından güdülenmektedir. Bazı bulgular, yüksek derecedeki dindarlığın düşük derecedeki cinsel aktivite ile ilgili olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, dinsel ve cinsel aktivitelerin benzer ihtiyaçları tatmin etmenin alternatif yolları olabileceği düşüncesini desteklemektedir. Eğer cinsel yoksunluk dini aktivite için bir faktör ise, evlenmemiş insanların evli olanlardan daha dindar olmaları gerekir. Çünkü bekârların genelde cinsel aktivite imkânlarının az olduğu düşünülür ki, sosyal araştırmalar bekârların evlilerden bir miktar daha dindar olduğunu göstermektedir. Şu da hatırlanmalıdır ki yaşlılık, cinsel içgüdünün büyük oranda zayıfladığı ve insanın hayatında en çok dindar olduğu dönemdir. Ergenlik dönemindeki ani değişimlerin bu dönemde zirveye ulaşan cinsel suçluluk duyguları nedeniyle olma ihtimali vardır.
Sayfa 310-311
Türk Erkekleri ve Kadınlarının Cinselliğe Bakışı ve Cinsellik Yaşı
Genel olarak bakıldığında yapılan araştırmaların sonuçlarına göre Türk erkeklerinin yarıdan fazlası, tekeşliliğe inanmamakta ya da biraz inanmakta ve duygusallık olmadan cinselliğin yaşanabilir olduğunu düşünmektedir. Yine Türk erkeklerinin çoğunluğu, cinselliği yetersiz yaşadığını ifade etmektedir. İhtiyaç ve dürtülerinin farkında olan bu erkekler, cinsel tercihlerinde dışa dönüktür. Yine araştırmalara göre Türk kadınlarının yarısı ihtiyaçlarının ve dürtülerinin farkında olmakla birlikte, cinselliklerini kendi kontrollerinde yaşayamamakta ve eş olarak kendine güvenmemektedir. Bunun yanında Türk kadınlarının çoğunluğu tek eşliliğe inanmakta ve duygusallık olmadan cinselliğin yaşanmaması gerektiğini savunmaktadırlar. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de cinsellik yaşı ortalaması 19.1'dir. Tam birleşme içeren cinsel deneyim yaşı ise kadınlarda 19.4 ve erkeklerde 18.8'dir. Tam bir birleşmenin olmadığı, sadece dokunarak, öpüşerek gerçekleşen cinsel deneyim yaşı ise daha düşük olmakla birlikte 17.6'dır. Bu oran kadınlarda 18.4, erkeklerde 16.9'dur.
Sayfa 236-237
Reklam
Türkiye'de Cinsel İstismar Üzerine Yapılan Bir Araştırma
Diğer bir mesele olan cinsel istismar konusunda Türk toplumundaki sıklığını araştıran az sayıda çalışma yapılmıştır. İstanbul'daki liselere devam etmekte olan 1955 kız çocuğu arasında yapılan bir araştırmada 1871 (% 95,7) çocuğun cinsel istismarla ilgili soruya yanıt verdiği saptanmıştır. Bu çocukların 250'si (% 13,4) cinsel istismara
Sayfa 235-236
Cinsellik Alınıp Satılır Bir Hale Getirildi
“Sosyalleştirme sürecinde inisiyatif genellikle sosyalleştirme ajanlarında bulunmaktadır." Cinselliğin ürünleştirip piyasaya sürülmesi karşısında doğal ve insancıl cinselliğin korunup geliştirilmesi son derece zor olmuştur. Böyle bir ortamda cinsellik duygulardan yalıtılmış, insancıllığına yabancılaştırılmış, mekanik bir ilişki biçimine sokulmuştur. İnsandaki cinsel heyecanlar, insan-insan iletişimine gerek duyulmadan yapay olarak boşalma ve orgazm tekniklerine dönüştürülmüştür. Cinselliğin alınır satılır bir meta biçimine sokulması, olayı insancıl özünden uzaklaştırmış, konuyu bir heyecan pazarına dönüştürmüştür. Fransız antropolog Maurice Godelier’in "toplumun peşini bırakmayan cinsellik değildir. Toplum, bedenin cinselliğinin peşini bırakmamaktadır” ifadesini hatırlatmak burada oldukça yerinde olacaktır”.
Sayfa 201-202
Sevgide Bir İnsana Sahip Olunmaz, Yalnız Ait Olunur
Cinsel davranış iki bireyi birbirleriyle son derece yakın bir ilişki içine sokmakta ve normalden çok fazla yoğun duygular yaşamasına sebep olmaktadır. Bir insana cinsel bakımdan sahip olunabilir, ama bazen buna rağmen onun sevgisi elde edilemez. Sevgide bir insana sahip olunmaz; yalnız ait olunur. Bu duygu bir kimseyi cinsel ilişkiye zorlayabilir ama sevmeye zorlayamaz. Yaşanan yoğun duyguların oluşturduğu ortam içinde bireyler mutlu ya da mutsuzluk duygusunu yaşarlar. Bu mutluluk duygusu cinsel sevgide ayrı bir etken rol oynar: Başka bir insanla birleşmek. Kardeşçe sevgi bütün insanlara, ana sevgisi çocuğa ve bizim yardımımıza ihtiyacı olanlara ilişkin olduğu halde, cinsel sevgi, genellikle karşı cinsten olan ve kendisiyle birleşilmek istenen tek bir kişiye yöneltilir. Cinsel sevgi, ayrılıkla başlar, bir olmakla son bulur, ana sevgisi bir olmakla başlar, ayrılığa götürür. Eğer ana sevgisinde birleşme gerçekleşebilseydi, bu, çocuğun bağımsız bir varlık olarak yok olması demek olacaktı; çünkü çocuğun anasına bağlı kalmaktan çok ondan ayrılmaya ihtiyacı vardır.
Sayfa 110-111
Türk Toplumunun Cinselliğe Bakışı
Sonuç olarak “Türk toplumunun cinselliğe bakışında, cins ayırımına dayalı, erkek egemenliğinin vurgulandığı, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizliğin sorunlara yol açtığı, doğal ve dürüst olmayan bir yapının varlığını sürdürdüğü görülmektedir." Bununla beraber değişen soysal kültürel yaklaşımlar ve genç nüfusun varlığı Türkiye'de çatışmalara yol açmaktadır. Sayıları her gün çoğalan cinsel hastalıklardan korunma, sağlıklı cinsel ilişki vb. durumlar ile ilgili gençlerin bilinçlendirilmesi önemli bir ihtiyaçtır.
Sayfa 237
Reklam
28 öğeden 21 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.