Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğur Demir

Uğur DemirOsmanlı İmparatorluğu'nda Askeri İsyanlar ve Darbeler yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.3/10
68 Kişi
245
Okunma
5
Beğeni
2.252
Görüntülenme

Uğur Demir Gönderileri

Uğur Demir kitaplarını, Uğur Demir sözleri ve alıntılarını, Uğur Demir yazarlarını, Uğur Demir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk hâkimiyet anlayışında hanedanın bütün erkek üyele­rinin hükümdar olmaya hakları vardı. Bu belirsizlik sürekli taht mücadelelerine yol açardı. Hatta Türk devletlerinin çoğunun yıkılmasının en önemli sebebi de buydu. Çeşitli vasıta ve kişileri kullanarak hükümdar olanlar, tahtını sağlama almak için ilk iş olarak diğer hükümdar adaylarını ortadan kaldırıyorlardı.
ASKERİN DESTEĞİYLE BABASINI DEVİREN ŞEHZÂDE “Bilin ki biz köpek değil erkek arslanız, bize gıda olarak kelle gerektir”
Reklam
Mâtem elbiseleriyle karaya çıkan II. Bayezid, askerlere para dağıtarak İstanbul’a girdi. Esnaf ve şehrin ileri gelenleri yeni pa­dişahın atının ayakları altına kıymetli halılar ve kumaşlar serdiler, tabak tabak altın ve gümüş döktüler. Yeniçeriler, yeni padişahı sarayın giriş kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn’un önünde bekliyordu. Askerler, II. Bayezid’den vezi­riazamı öldürdükleri ve şehirde yağma yaptıkları için af dilediler. Padişah da askerleri affetti. Böylece İstanbul, bundan sonra sıkça karşılaşacağı isyanlar serisinin ilkini yaşamıştı.
26 Mayıs 1481’de dört bin kişilik maiyetiyle önce Üsküdar’a, buradan da İstanbul’a gelen Şehzâde Bayezid, asker ve halk tara­fından coşkulu bir şekilde karşılandı. Yeni padişah daha karaya ayak basmamıştı ki, İshak Paşa’nın kendilerine, “Hamza Beyoğlu Mustafa Paşa, cebbar ve intikamcı bir heriftir. Vezaret makamına gelirse, benim marifetimle ziyade artan maaşlarınıza zam yap­maz. Şimdi bu durumun olmasını istemezseniz, onun İstanbul’a geçmesine rızanız olmasın” şeklinde haberler göndermesi üzerine askerler II. Bayezid’in kayığının etrafını sardı ve Mustafa Paşa’nın Üsküdar’a geri gönderilmesini sağladılar.
Fatih tarafından İstanbul muhafızı olarak bırakılmış eski veziriazamlardan İshak Paşa, askere kesenin ağzını açarak, kısa sürede duruma hâkim oldu. Şehzâde Bayezid taraftarı olan İshak Paşa, İstanbul’da bulunan 11 yaşındaki Şehzâde Korkud’u babası gelene kadar vekâleten tahta çıkardı. Böylece askerin isyanı biraz olsun yatıştırıldı.
sokaklarda “Bayezid çok yaşasın” diyerek dola­şan askerler, Mehmed Paşa’nın konağını bastılar, divânhanede saklanan paşayı bulup parçaladılar ve kesik başını bir mızrağın ucuna takarak şehrin sokaklarında dolaştırdılar; konağını da yağ­malayarak tüm malına el koydular. Ardından da birçok zenginin evini yağmaladılar.
Reklam
Askerler, birkaç gün sonra II. Mehmed’in öldüğünü her nasılsa öğrendiler ve ellerine geçirdikleri balıkçı tekneleriyle İstanbul’a akın ettiler. Özellikle kapıkulu askerleri İstanbul’da, devrin kaynaklarında “fetret günleri”, “yeniçeri başın keser” gibi sözlerle ifade edilen ve Tarihçi Neşrî’nin benzetmesiyle “aç kurt koyuna nasıl koyulursa İstanbul’a öyle koyularak” büyük bir yağma başlattılar. Şehzâde Bayezid taraftarları askerin isyanını destekliyorlardı. Şehzâde Bayezid’in tahta çıkmasında en büyük engel olan Cem Sultan taraftarı Veziriazam Karamanî Mehmed Paşa konağında saklanmak zorunda kaldı.
Veziriazam Karamanî Mehmed Paşa, derhal iki şehzâdeye de ulaklar göndererek babalarının vefat ettiğini ve acele İstanbul’a gelmeleri gerektiğini haber verdi. İstanbul’a erken gelen şehzâde tahta çıkacaktı. İki şehzâdeden biri tahta geçene kadar ölüm hadisesi etraftakilerden, özellikle de askerlerden gizli tutulmalıydı. Sultanın hamama git­mesi gerektiği bahanesiyle Fatih’in naaşı vakit kaybettirilmeden İstanbul’a geçirildi ve Topkapı Sarayı’na konuldu.
Fatih Sultan Mehmed’in öldüğü, hemen üst düzey yönetici­ler tarafından öğrenildi. Artık bundan sonra yaşanacaklar devlet adamlarının idare yeteneğine bağlı olarak gelişecekti. Fatih’in hayatta iki oğlu vardı; 33 yaşındaki büyük oğlu Bayezid Amasya’da, 22 yaşındaki küçük oğlu Cem ise Konya’da vali idi.
Sultan II. Mehmed, Üsküdar’a geçtiğinde hastalığı artık yerinden kalkmasına bile müsaade etmeyecek derecede arttı. He­kimler tüm imkânlarını kullanarak Fatih’i iyileştirmeye çalışırken, askerler de birkaç gün Üsküdar’da beklemek zorunda kaldılar. Hazırlanan ilaçlar padişahın ağrılarını biraz hafifletir hafifletmez askere tekrar hareket emri verildi. Ama Gebze yakınlarındaki Hünkâr Çayırı’na gelindiğinde Fatih bir kez daha komaya girdi ve tabiplerin gayretlerine rağmen kısa bir süre sonra, 3 Mayıs 1481’de, ikindi vakti vefat etti.
Reklam
İstanbul’da ilk askerî isyan, bu şehrin fatihi II. Mehmed vefat ettiğinde yaşandı. İstanbul gibi stratejik bir şehri 1453’de fethederek Osmanlı ve dünya tarihinin gidişatını değiştiren Fatih Sultan Mehmed, nikris hastalığından muzdarip olduğu için son zamanlarında adım atmakta bile zorluk çekmekteydi. Hastalığına rağmen ordunun başında, büyük ihtimalle Mısır’a sefer düzenlemek üzere 27 Nisan 1481’de İstanbul’dan ayrıldı. Halka ve askere hâlâ güçlü bir hükümdar olduğunu göstermek için, dayanılmaz acılara katlanmak pahasına, şehirden at üstünde çıktı.
Fatih Sultan Mehmed ikinci defa tahta geçtikten sonra 1451’de Karaman seferine çıktı. Osmanlı ordusunu karşısında gören Karamanoğlu aman dileyince Fatih, Osmanlı topraklarına geri döndü. Genç sultan Bursa’da iken yeniçeriler sefer bahşişi isteriz diye kazan kaldırdılar. Yolun iki tarafında silahlı saf tutan yeniçeriler, Fatih’e “Padişahımızın ilk seferidir, kullara ihsan gerek” dediler. Askerin bu davranışından oldukça rahatsız olup incinen Fatih, 10 kise akçeyi askere dağıtıp ortalığı sakinleştirdi. Ardından Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan’ı falakaya yatırtıp, görevinden azletti. Yerine Mustafa Bey’i yeniçeri ağası yaptı. Yeniçeri subayları da Fatih’in öfkesinden nasiplerini aldı. Yayabaşlarını çağırıp, “Bu edepsizlik sizin aklınızın kusurudur” diyerek onlara yüzer sopa vurdurdu ve görevlerinden azletti. Yeniçerileri kontrol altında tutmak için ken­disine bağlı birkaç bin doğancı ve sekbanı aralarına kattı. Fatih’in askerin isyanına verdiği bu tepki ve yeni düzenlemeler yüzünden yeniçeriler onun saltanatı boyunca birçok zorlukla karşılaşmalarına rağmen bir daha seslerini çıkaramadılar.
II. Murad, Edirne’ye geldikten sonra yeniçerilerin onayını alıp, tahta çıktı. Oğlunu da Manisa’ya vali olarak gönderdi. 1446’daki Buçuktepe Vak’ası yeniçerilerin daha sonraki ta­rihlerde sıkça rol oynadıkları hükümdar değişiklikleri sebebiyle iktidara müdahale ile ortak olma sürecinin ilk adımıdır.
II. Mehmed’in ilk hükümdarlığı sırasında, yeniçeriler Şehabeddin Paşa’nın vaktiyle Macaristan seferi sırasında tedbirsizliği yüzünden arkadaşlarını kırdırdığını bahane ederek ayaklandılar. İsyanda paranın değerinin düşürülmesinin de etkisi vardı. Yeniçeriler, Şehabeddin Paşa’yı öldürmek için evini bastılar, ancak paşayı elegeçiremediler. Paşanın evini yağmaladıktan sonra Edirne’nin doğusunda bir tepeye çekildiler. Yıldırım Bayezid’in oğlu olduğu iddia edilen ve İstanbul’da bulunan şehzadenin yanına gidecekleri tehdidini savurdular. İsyan, yeniçerilerin maaşlarına yarım (buçuk) akçe zam yapılarak yatıştırılabildi. Ayaklanmanın asıl sebebi ise Çandarlı Halil Paşa’nın, II. Murad’ı tekrar tahta geçirmek istemesiydi. Nitekim isyan karşısında genç hükümdarın zor duruma düşmesi üzerine, II. Murad Manisa’dan Edirne’ye davet edildi ve gelişi genç padişaha bildirilmedi. II. Mehmed bir av partisine çıkarılarak oyalandı.
II. Murad, 1444’de Varna Savaşı’nı kazandıktan sonra tahta tekrar çıkmayarak Manisa’ya çekilmişti. Ancak Veziriazam Çandarlı Halil Paşa, II. Mehmed’i destekleyen Şehabeddin, Saruca ve Zağanos paşalarla anlaşamıyordu ve II. Murad’ın tekrar tahta çıkmasını istiyordu.
317 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.