10.10.1983 yılında İzmir'de dünyaya gelen yazar ilk,orta ve lise eğitimini İzmir'de tamamladı. Şiirle henüz ilkokul yıllarında tanışan yazar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında gerçekleşen yarışmaya katılmış ve birincilik ödülünün sahibi olmuştur. Bu onun yazmaya karşı olan ilgi ve yeteneğini arttırmış çevresini daha fazla gözlemleyip yazmasına sebep olmuştur.
Çok Programlı Meslek Lisesi Petrokimya bölümünü bitirdikten sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi'nden mezun olan yazar.Çeşitli kurumlarda çalışma hayatına devam etmiştir. Bir dönem Ayandon ve Bir Haberci İnternet sitelerinde ve gazetelerinde toplumsal ve güncel konuları kaleme almıştır. Seyahat etmeyi çok seven Uğur Ünver yazılarında yaptığı seyahatlerdeki olayları ,iş hayatını, kenar mahalle yaşantılarını ,köyleri , köydeki insanların hayatlarını başından geçen yada şahit olduğu dramatik hadiseleri , yolları , kaleme almayı tercih etmektedir. Daha çok toplum arasındaki sosyo-ekonomik çakışmaları , kültürel farklılıkları,milli ve manevi duygu durum değişkenliklerini ve temel hassasiyetleri ince bir uslüpla kaleme alan yazar 2019 yılında ilk kitabı olan Karanfiller Dağılıyor isimli şiir ve denemelerden oluşan kitabını çıkartmıştır. Halen çeşitli sosyal medya hesaplarında ve şiir platformlarında yazmaya devam etmekte bu aradada yeni kitaplarının hazırlıklarını yapmaktadır.Vardiyalı iş hayatına devam eden yazar Evli ve 2 çocuk babasıdır.
Nasıl Olurdu Ama?
Zeytin ağaçlarının mis gibi kokularını art arda, aksıra tıksıra çekmek veremli ciğerlerimize, yağmurun altında sırılsıklam ıslanmak, birbirimizin ellerini bırakmadan.. Kemoterapiden yığılmış bedenlerini kurtarmak gül yüzlü çocukların, bir de kadınları koridorlarından hastanelerin...
Ve hayat nasılsın şimdi? İşte gerçekten yaşanıyorsun, böyle doğru düzgün hayal edilince, meyveler başka tatlı, kuşlar çeşit çeşit öyle değil mi?
Vay be! Yeşilin kaç tonu varmış? Anlıyorsun, şöyle sıyrılıp savaşlardan bakınca etrafa kaçarken… Ağustos böceği çalarken, karınca da onu dinlermiş ne güzel... İnsanların uydurmasıymış, yalanmış ağustos böceği değilmiş tembel ve karınca değilmiş dargın...
Gün başka renk, ağaçlar başka türlü şimdi. Akarsular, şelaleler bir başka kıvrılıp uzaklaşıyor, bütün bu baş döndüren hayatın sonunda sesi bir kadının, toprağa karışıyor...
Bu filmin sonunda tek ağlayan o oluyor ve ona herkes “Anne” diyor… “Anne, biz masum çocuklar ölmesek ne olur?”
Geç Kaldın
Güçlü bir fırtına girdi aramıza
Dağıttı her şeyi, ne varsa
Mektuplar uçtu havaya
Fotoğraflar karıştı suya
Kokun uzaklaştı sonra
Hoş geldin, yüzünü az daha unutmuştum da
Saçım sakalım karışık, üstüm başım dağınık, sen benim
kusuruma bakma
Gençliğim kaldı geçmişte
Gözlerin aynı kalmış hiç değişmemiş de
Sen yıllar sonra çıkıp geldin de
Ben gidiyorum canım, dokunma bana ellerinle