Mimar Orhan Alsaç'ın oğludur. Babası gibi kendisi de mimarlık mesleğini seçmiştir. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakultesi'nde uzun seneler eğitim vermiştir.
Karikatür İtalyanca "caricare" sözcüğünden türemiştir. Sözlük anlamı üst üste yüklemek, (resim gibi bir ortamı) taşıyabileceğinden çok ayrıntıyla doldurmaktır. Benzetme yoluyla abartmak, alay etmek anlamlarını kazanmıştır. İtalyan sanatçılarının bu tür abartılı çizimlere "caricatura" adını verdiği, sözcüğün Fransızca'ya da bu biçimiyle geçtiği anlaşılmaktadır. Daha sonra bütün dünyaya yayılan karikatür Türkçe'ye bu dilden girmiştir.
Sayfa 7 - Aslında İtalyancadaki Caricare kelimesinin eşek şakası yapmak anlamı da var.
Çizgi romandan geniş ölçüde yararlanan çocuk dergilerinin kimi zaman bu alanda öncülük yaptığı da görülür. Tarzan, Baytekin (Flash Gordon), Mandrake, Kızıl Maske (Phantom) gibi yabancı diziler önce çocuk dergilerinde yayınlanmış, daha sonraki yaşamlarını da gene çocuklara yönelik dergiler biçiminde sürdürmüşlerdir. 1939'da İstanbul'da çıkan Binbir Roman adlı dergi ise %90'a varan çizgi roman oranıyla bu alanda zamanına göre önemli sayılacak bir atılım gerçekleştirmiş, çok tutularak kimi sayıları için ikinci, hatta üçüncü baskılar yapmak zorunda kalmıştır.
Sayfa 42 - İlk sayısı 10 Temmuz 1939 tarihinde yayıncı Tahsin Demiray‘ın Türkiye Yayınevi tarafından yayınlanan 1001 Roman, kısa zamanda popüler olmuş, dünyada o dönemde ünlü pek çok çizgi roman ilk kez bu dergiyle Türk okuyucularla tanışmıştır.
Karikatür insanların, varlıkların, olayların, hattâ duygu ve düşüncelerin doğala ters düşen, olağanla çelişen, gülünç yanlarını yakalayıp bunları kimi zaman da yazıyla desteklenmiş abartılı çizimlerle bir gülmece anlatımına dönüştürme sanatıdır.
Karikatürcülük bir tür hazırcevaplıktır, anında tepki verebilme yeteneğidir. Onun gazetecilikle yakın ilişki içinde bulunması biraz da bundan ötürüdür. Pek çok öteki sanatın konularını geçmiş ya da gelecek bir zamana kaydırabilmesine ya da daha genel bir geniş zaman içinde ele alabilmesine karşılık karikatür şimdiki zamana daha çok bağlıdır. Yaşamının görece kısa olmasına yol açan bu sınırlayıcı olguyu aşması, geniş bir okuyucu/izleyici kitlesine ulaşmasıyla, yani çoğaltılarak yaygın bir biçime getirilmesiyle dengelenir.