Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

William Doyle

William DoyleFransız Devrimi yazarı
Yazar
7.2/10
13 Kişi
52
Okunma
1
Beğeni
538
Görüntülenme

En Yeni William Doyle Sözleri ve Alıntıları

En Yeni William Doyle sözleri ve alıntılarını, en yeni William Doyle kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1789 şimdiki an olmayı sürdürüyor. G. Steiner, "Aspects of Counter-Revolution", G. Best (yay. haz.), The Permanent Revolution
Sayfa 153 - PdfKitabı okudu
Modern anayasal demokrasilerde yaşayan, kamusal ve siyasal hakları güvenceye alınmış, yaşama şansları yasalar önünde eşit yurttaşların kutlanacak çok şeyi var. Fransız Devrimi'nin arzusu o kadar kapsamlıydı ki o zamandan bugüne dek yaşamış hemen herkes hayran olunacak ve kınanacak bir şeyler bulabilir. Başlattığı savaşlar da henüz bitmiş değil.
Sayfa 152 - PdfKitabı okudu
Reklam
Aydınlanma'nın meyvesi ve savunusu olan devrim, yalnız­ca Fransızları değil, insanlığın tamamını batıl inançlann, önyargıların, rutinlerin ve hiçbir haklı gerekçesi olmayan toplumsal eşitsizliklerin kıskacından kararlı ve demokratik siyasal eylem yoluyla kurtarmak için yola çıktı.
Sayfa 141 - PdfKitabı okudu
Yir­minci yüzyıla gelene kadar, küçük bir azınlık dışında hiç kimse, kadınlann da erkeklerle aynı özgürlüğe ve eşitliğe sahip olmaları gerektiğini kabul etmedi; devrim sırasında da kadınlar adına liberal taleplerde bulunan çok az sayı­daki cesur erkek ve kadın ya alaya maruz kaldı ya da sus­ turuldu.
Sayfa 120 - PdfKitabı okudu
Liberalizm "Liberalizm" terimi Napoleon'un iktidarı inişe geçe­ne kadar bilinmiyordu. İlk kez, 1810 ile 1813 arasında, Napoleon sonrası dönemin İspanyası'nda, Cadiz'de topla­nan ulusal kongrenin temsile dayalı bir idare kurma ukde­sini betimlemek için kullanıldı.
Sayfa 119 - PdfKitabı okudu
1789 devrimcileri ulusal egemenliğin ancak temsil yoluyla gerçekleşebileceğini varsaymışlardı; fakat, on yıl içinde, Napoleon egemenliğin diktatörlüğü ve hatta monarşiyi meşrulaştırabilecek biçimde nasıl kul­lanılabileceğini göstermeye başladı. Napoleon'un kendisini imparator yapmak için 1799 ile 1804 arasında attığı her adım özenle ifade edilmişbir soruya yanıt niteliğindeki birer plebisitle desteklendi.
Sayfa 118 - PdfKitabı okudu
Reklam
Fakat, uluslar, bir kez ken­dilerini tanımladıktan sonra, son iki yüzyıl içinde kendi seçmedikleri kimseler tarafından yönetilmeye ender ola­rak rıza göstermiştir.
Sayfa 118 - PdfKitabı okudu
Görünüşü kur­tarsa da, devrimin hedef aldığı kurumların pek azı gerçek anlamda yara almadan hayatta kalabildi. Tam anlamıyla artık hiçbir şey kutsal değildi. Tüm erk, tüm otorite, tüm kurumlar artık geçiciydi ve ancak ussallık ve yararlılık açılarından savunulur oldukları sürece geçer­liydiler. Bu bağlamda, Fransız Devrimi, Aydınlanma'nın zaferini gerçekten de temsil etti ve hâlâ içinde yaşadığımız, aklı esas alan dünyaya giden yolu gösterdi.
Sayfa 116 - PdfKitabı okudu
Eğer kudretli Fransız monarşisi, soylularıve üstünlüğünün da­yandığı feodal hukuk -ve elbette Katolik Kilisesi'nin ken­disi- ussallık ve insancıllık temel alınarak sorgulanabiliyor ve reddedilebiliyorsa, o zaman, hiçbir şey sorgulanamaz değildi. Her tür hayale erişilebilirdi. Rousseau insan top­lumunun çaresiz bir biçimde kokuşmUş ve kokuşmakta olduğunu, bunu da ancak bütüncül bir değişimin düzel­tebileceğini öğretmişti. İşte, bu nedenle, devrimcilerin kahramanıydı: Devrimciler Rousseau'nun öngördükle­rinin doğruluğunu kanıtlamıştı. Bir daha asla, kurumlar, alışkanlıklar ve inançlar, sırf her zaman böyle oldukları ya da -diğer bir deyişle- Tanrı tarafından buyuruldukları için kabul edilemezdi. Devrim, çoğu şeyin değişmeden ya da tadil edilmeden süreceğinin zannedildiği, sorgusuz sualsiz bir rızaya dayalı masum bir dünyayı tepetaklak etti.
Sayfa 109 - PdfKitabı okudu
Montes­quieu, Kanunların Ruhu Üzerine (1748) başlıklı eserinde, despotluğu hiçbir yasa tanımayan tek bir kişinin yönetimi olarak tanımlamı§tı. Henüz 1762’de, Rousseau, Toplumsal Sözleşme adlı eserinde bir despotun otoritesiyle bir kralınki arasında hiçbir anlamlı fark olmadığını ima ediyordu. On yılın sonuna gelindiğinde despotluk artık monarşi erkinin kötüye kullanılması ve aslında her türden otorite biçi­minde algılanmaktaydı. 1789’a gelindiğinde ise bu terim, her şeyden önce, insanların onayı alınmadan zorla vergi konulması, keyfi tutuklama ve hapse atma uygulamaları, ifade ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanması, bakanlar ve devlet görevlileri gibi bu amaçlara hizmet eden tüm yetki sahiplerinin etkinlikleri anlamını taşır hale gelmişti. Yani, despotluk, zalimce yönetim ve mutlak monarşi arasında hiçbir ayrım yapılmıyordu.
Sayfa 97 - PdfKitabı okudu
Reklam
26 Ağustos günü, nihayet, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi resmen ilân edildi ve bunu izleyen haftalarda da meclis bir anayasal monarşinin ilk prensiplerini belirleyerek iki meclisli yasamayı ortadan kaldırıp krala da yeni yasaları veto konusunda sınırlı yetkiler tanıdı.
Sayfa 68 - PdfKitabı okudu
Krizin 1787’de başlamasından beri ilk kez toplumsal düşmanlık halk arasındaki tartlşmalarda da hakim konu oldu. O kış din adamlığını bırakan Sieyes'in dağıttığı en ünlü el ilanı "Üçüncü Güç Nedir?" başlığını ta§ıyordu. "Her şey. Peki, şimdiye kadar toplum düzenindeki yeri neydi? Bir hiç. Ne olmak istiyor? Bir şey." Sieyes'in savına göre, herhangi bir ayrıcalığı ileri süren herkes, kendisini bu gerçekten ötü­rü ulus topluluğundan ayrı tutmaktaydı. Ayncalıklar bir kanserdi.
Sayfa 60 - PdfKitabı okudu
Mayıs 1788’de, meclisleri yeniden şekillendirip güçlerini azaltmak için Maupeou'nunkine benzer bir giri­şimde bulunuldu. Kamunun desteğini kazanmak için kimi daha geniş kapsamlı yasal ve kurumsal reformlar devreye sokuldu; fakat bu reformlar da artık tüm ülkeyi saran isyan dalgasının gölgesinde kaldı. Reformlar etkisini gösterir göstermez Genel Meclis'i yeniden oluşturma sözü bile dik­kate alınmadı. Ve, Ağustos ba§ında, krallığın her zamanki kısa vadeli kredi kaynaklan daha fazla borç vermeyi reddedince, Brienne yönetiminin kaderi de belirlenmiş oldu. 16 Ağustos'ta hazineden yapılan ödemeler askıya alındi. Bu, 30 yıl boyunca birbiri ardına göreve gelen bakanların en­ gellemeye çalıştığı iflastı. Brienne, Necker'in yeniden gö­reve getirilmesini önererek istifa etti. Cenevreli mucizeler yaratıcısının zafer edasıyla göreve döner dönmez yaptığı ilk şey, Genel Meclis'in 1789'da toplanacağını ilan etmek oldu. Ulusal Temsilciler Meclisi'nin kurulması, mutlak mo­narşinin sonu anlamına geliyordu. Mutlak monarşi en so­nunda beklenen kurumsal ve kültürel felce uğramıştı. Re­form planları da beraberinde suya düştü Genel Meclis'in ne yapacağını, hattâ nasıl oluşturulup üyelerinin nasıl seçileceğini hiç kimse bilmiyordu. Fransız Devrimi bu boşlu­ğu dolduran süreç oldu.
Sayfa 57 - PdfKitabı okudu
Zalimliği ve hoşgörüsüzlüğü savun­makta bir sakınca görmeyen din adamları, hiçbir üretken yanı bulunmayan keşişlerle müsrif papaz meclislerinin ve piskoposların tembelliğini desteklemek için hiç de hak etmedikleri bir varsıllık edinmişti.
Sayfa 51 - PdfKitabı okudu
Kendilerini "filozof'' olarak adlandıran ve Aydınlanma'nın değerlerini yaygınlaştırmayı amaçlayan bu insanlar açısından, kurumsallaşmış Kilise toplum için­deki kötülüklerin pek çoğunun temeliydi.
Sayfa 51 - PdfKitabı okudu
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.