William Woodruff sözleri ve alıntılarını, William Woodruff kitap alıntılarını, William Woodruff en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçmişin penceresinden bakmadan bugünü göremeyiz. Geçmişe dair birtakım bilgilere sahip değilsek, bugün, anlaşılmaz ve olması gerektiğinden daha tehlikeli bir hale gelir. Sadece dil değil, tarih de insan ırkını bölen bir unsurdur.
William Faulkner(1897-1963) şöyle yazıyor: "Geçmiş asla ölmez, hatta geçmişte kalmaz." İnsanlar tarihe sadece sahip değildir, tarihin kendisidirler ayrıca. Deneyim ve bilgi birikiminin- buna tarih diyoruz-alternatifi, hafıza kaybı adı verilen bir hastalıktır.
İspanya'daki Müslümanlar, Avrupalıların sahip olduklarının çoğunu geride bırakan, insanın nefesini kesen güzellikte binalar yaratıp kütüphaneler kurarken, Hıristiyan Avrupa'nın liderleri daha isimlerini yazmayı öğreniyordu.
Çağdaşlık öncesi toplumlar hiç birinde, seçkin bir kişinin elleriyle çalışması kabul edilemezdi. Bugün, Afrika, Latin Amerika ve Asya'nın seçkinleri el işçiliğinden uzak duruyor. Doğu'da Budist, dilenci tasıyla görünüyor. Eski batılı dini tarikatların -Fransisken, Dominiken, Carmelites ve Augustine- hepsi de sadaka ile yaşamayı gerektiriyordu. Ama bu,temel hareket ilkesi laborare est orare (çalışmak, ibadettir) olan Benediktin Tarikatı için geçerli değildi. Batı'da iş etiği konusunda hüküm süren, Benediktin Düzeni' ydi. İster Richard Trevithick, ister Henry Ford'u (1863-1947) ele alalım, asıl kastedilen, makineleri tamir ederek ellerini kirletmeye hazır olan özel insanlardır. Çin'de bir seçkinlik sembolü olarak tırnaklarını uzatan yüksek memur sınıfı, Batı'nın uygulamacılarıyla benzeşmiyordu. Bu, Batı' nın endüstriyel gücünün kökenlerini anlamaya çalışanlar içim küçük ama önemli bir noktadır.
Batı'nın bireye verdiği önem (bilhassa Avrupa tarihinin Protestanlık sonrası döneminde) ve Doğu'nun topluluğa verdiği önem arasında daha büyük bir zıtlık bulunmaktadır. Protestan Reformasyonu, bireyin Tanrı ile direkt ilişkisini savundu. Bir medeniyetin fikirlerini diğer bir medeniyetten tamamen soyutlamak çok zor olsa da, insana ilk kez doğada baskın bir rol veren Batı oldu. Batı Rönesans sanatı, bireyi ifade etmekten zevk alırken -Michelangelo'nun 'David'ini ya da Diego Velazquez'in (1599-1600) portlerini düşünün- Doğu sanatı, bireyi bütünün bir parçası yapar. Doğu bireyciliğin bilincinde olsa da uyumun ve merkezi bir otoritenin ortak kaderi anlayışını vurgular. İlk Hristiyan misyonerlerinin en büyük problemlerinden biri de bireysel suçluluk oluşturmaktı. Ailevi ya da kabilesel utanç anlaşılabilirdi ama bireysel utanç anlaşılamazdı. Çin'de her hangi bir gezgine sorulan sorulardan en önemlisi şudur: "Hangi gruba dahilsiniz?"
Birleşmiş Milletler ve Lahey Divanı neyin doğru ve uygun olduğunu ilan etse de- 1990'larda Balkanlar ve orta Afrika'da gerçekleşen ' ırksal temizlik ' hakkında yaptıkları gibi- milletler kendi isteklerini uygulamaya devam etmektedir.
Batı Avrupalıların Colombus öncesi Amerika keşfi, bir kazanma ve kaybetme hikayesiydi. Kayıplar; yerli kültürlerin yok olması ve savaşın, hastalığın ve köleliğin yayılmasıydı.(Bugünün kargaşalı, istikrarsız Latin Amerika'sı da bu noktadan ortaya çıkmıştır) Kazançlar;dünya ekonomisinin genişlemesi ve dünya tarımının yeni bir şekle bürünmesiydi.
Rusya’nın melankolisi,paranoyası,dirençsizliği,yabancı düşmanlığı ve milletçe kendine acımasının kökleri uzun yıllar boyunca esarette yaşamalarına dayanır.
Atom bombası atılmasının bir en güçlü nedenlerinden biri de,Sovyetler Japonya’nın ortak işgalini desteklemeden önce savaşı bitirmekti.
Eğer Sovyet planlarına karşı konulmasaydı,Almanya gibi Japonya da bölünmüş bir devlet olurdu.
Çin’in kulesinden bakıldığında,dünya,her zaman hizmet eden taraftı; insanlık ise onların başkanlık ettiği bir aileydi.
...Konfüçyusçu öğretinin temel taşı ailenin kutsallığıydı.Batı’da kişiye saygı neyse burada da aileye ve geçmişe saygı o anlama geliyordu.
İslam’ın ikilemi,onun batılı teknoloji nimetlerinden faydalanmak istemesi fakat beraberinde gelen kültürel yükü taşımak istememesinden kaynaklanmaktadır.