Yavuzhanlı Osmanoğlu Gönderileri
Yavuzhanlı Osmanoğlu kitaplarını, Yavuzhanlı Osmanoğlu sözleri ve alıntılarını, Yavuzhanlı Osmanoğlu yazarlarını, Yavuzhanlı Osmanoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir...
Nerdesin Şevketlim Sultan Hamid Han
Feryadı varır mı bârigahına
Ölüm uykusundan bir lahza uyan
Şu nankör milletin bak günâhına
Türkiye, dört sınırında yangınlar olan bir ev, Sultan Abdülhamid, o yangınların eve bulaşmaması için hızla koşarak ateşe su serpen, kum döken ve keçe kapatan bir savunucu idi. Bu koşuşturmaları sırasında yoluna çıkan bir iki çocuğa çarpıp düşürdüyse, suç onun değildir...
- Hüseyin Nihal Atsız
Sayfa 67Kitabı okudu
Milliyet davası fıska büründü
Rida-yı diyanet yerde süründü
Türk'ün ruhu zorla asi göründü
Hem Peygamber'ine, hem Allah'ına...
-Rıza Tevfik Bölükbaşı
Sayfa 44Kitabı okudu
Hüseyin Nihal Atsız:
Onun katil olduğu yalan, kızıl Sultan olduğu iftiradır. Avrupalıların ve Ermenilerin yakıştırdığı ‘Kızıl Sultanlık’ iftirasını benimsemek, onların emellerine hizmet etmek olmaz mı?
Sultan Abdülhamid, kızıl değil, “Gök Sultan”dır.
Sayfa 89
Sultan İkinci Abdülhamid’in saltanat devrini bir “Kızıl Sultanın istibdadı” diye özetleyenler, eğer gaflete boğulmuş safdiller değillerse mutlaka yabancı hırslara satılmış VATAN HAİNLERİDİR.
Nizamettin Nazif TEPEDELENLİOĞLU
Sayfa 92
Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın vefatı münâsebetiyle tertip olunan cenâze alayında Alman sefiri Kont Bernstroff da bulunmuştu. Sefir hâtırâtında diyor ki:
“Menkûben (sürgün olarak) vefât eden Sultan Abdülhamîd’i Alman büyük elçisi sıfatıyla, ebedî istirâhâtgâhına kadar takip ettim. Bir ilkbahar günü idi. Güneş, bulutsuz, mavi gökyüzünün derinliklerinden fışkıran ışıklarını genç Türklerin, büyük düşmanları için hazırladıkları muhteşem cenaze alayının üzerine serpiştiriyordu.
… Sultan Abdülhamîd’i tahtından indirip ölümüne kadar Boğaziçi’nin en muhteşem saraylarından birinde hapseden ihtilâlci liderlerin tamamı, ona son tazimi ifa eylemek üzere, cenazede de hazır bulunuyorlardı.
Kanaatimizce Sultan İkinci Abdülhamîd Han veyâ diğer padişahların düşmanı olmanın meydana getireceği en büyük tehlike, genç nesli, mâzi düşmanı yapması ve onların hâdiseleri tahlîl ve tenkîd etme kabiliyetlerini inkirâza uğratmasıdır.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han, hemen o gece otuz sekiz kişilik aile ve yakınlarıyla birlikle trene bindirilerek Selânik’e gönderildi. Eşyalarını almasına izin verilmediği gibi, sarayın ve mensuplarının para ve değerli eşyaları da yağmalandı. Halk ve askerlerin de katıldığı bu yağmada, en küçük eşyaya kadar her şey talan edildi.
.. Sultana, Selânik’e götürülürken, geçimini sağlayacak para ve eşya verilmedi.
“Düşenin yardımcısı Allah’tır. Elbette benim mazlum kalbimin âhı bir gün çıkacaktır.