Bazen uzun bazen de kısa gibi hissettiren bir geçmişten geliyorum. Ordu’da gözlerimi yaşama açsam da nereye varacağım hala gizemini koruyor. Başımdan büyük trajediler geçmedi; ebeveynlerim içinde trafik kazalarında ölen veya kötürüm kalan, kanser gibi sıkıntılı rahatsızlıklarla mücadele eden olmadı ve ben bu duruma şükrediyorum. En baba haliyle kendi aymazlıklarımla uğraştım durdum. Bir anda aydınlanma falan da yaşamadım. Aydınlanmanın süreklilik içermediğini, ideal cümleleri ard arda dizmekle aydın falan olunamayacağını uzun zaman önce keşfettim. Dahası arasıra da olsa aydınlanmış gibi hissetme hallerine erişmem bile uzun zaman aldı ve hiç de kolay değildi.
Toplumun goygoyladığı sığ geleneksel başarı tanımına uygun çok az şeyi becerdim. Bunu becerebilen çok kişiyi tanıdım ama onların da yaşamın anlamsızlıkları içinde boğuşup durduklarına tanıklık ettim. ‘O zaman bu kadar kovalamaca ne için?’ sorusuna cevap bulabilmek için didinip duruyorum. Geleneksel eğitim telinden işletme formasyonu çaldım. Her türlü pozisyonda iş deneyimi yaşadım. Aynı zamanda sosyal örgütler oluşturup fayda adına toplumla buluşmalar gerçekleştirme çabasının içine daldım ki, bu iyi bir şey olsa gerek.
Hayatımın daha erken dönemlerinde; ‘hayat mı bir garip yoksa ben de mi bir sakatlık var?’ sorusunun peşine düştüm ve nice diyarlara uğradım. Bu süreç gittikçe insana dair derin bir meraka dönüştü. Gittikçe artan merak garip bir hal alarak; kişi ve grup psikolojisi, teoloji, felsefe, sosyoloji, tasavvuf, zen, pozitif psikoloji yaklaşımları ve birçok kadim bilgelik üzerine araştırmalar, okumalar, seminerler ve eğitimlere evrildi. Bu arada egosantrik kimlik bunalımının yol açtığı sürüklenmeyi durdurmadan kişilerin, toplulukların ve toplumların dirlik bulamayacağına dair güçlü verilere ulaştım. Bu durumda aktif-pasif şiddetin her türlüsünden arındırılmış bütüncül bir iletişim dili oluşturma akımına kapılmakta hiçbir sakınca olamazdı. Dolayısıyla parlatılmış ama altı boş ifadelerle konuşmayı ve yazmayı terk ettim ki, darısı herkesin başına…
Sayfalardan taşmayacak olsa yaptığım aymazlıkları, hataları burada sıralamanın çok daha esinlendirici olacağına derinden inanmaktayım.
Zıvanadan çıkmış bir insanlık; adeta günlük egzersiz kıvamında, herhangi bir sayıdan öte değer içermeyen katledilen insanlar, çocuklar.
Bir tarafta çağdaş, medeni dünya ama aynı dünyanın içinde yaşayan binbir sefalet, trajedi...
Her an taze, her an sade. Hiçbir yapmaciklik yok.
Işte ihtiyacımız olan sevgi buna eş değer olandır. Aslında her birbirinde var olan ve ama unuttuğumuz. Umarım şimdi daha net gorebiliyosundur kafalarimizin neden karışık olduğunu. Aradığımız gerçek bu. Ilginin, dikkat kesilmiş hali. Halbuki kaybolmuş bizler, yanından bile geçemiyoruz bu kaynağın , saflığın. Hep sahtesiylen idare etmek zorundayız. Sonu gelmeyen arzular azıya çıktıkça bu mertebesine uzaklaşıyoruz gittikçe..
Gercek sen adlı kitap çok güzel herşeyi tane tane anlatan bir yazar özellikle sevgiyi ve huzuru nasıl bulacağımızı anlatan bir kitap yaşı 30 +olanlar pek sevmeyebilir ama genclgençler için tam okumalik bir kitap tavsiye ederim ..
Kitap sade, akıcı bir üslupla yazılmış. Çok olmasada beğendim. Yazar günümüzde var olan ve neredeyse birçoğumuzun yaşadığı sorunları düsturlu bir şekilde değinmiş, bu sorunları hepimizin yaşadığı türden dile getirmiş. Ve akabinde "Ah-ha!" noktası yaşayarak bu sorunlara cevap niteliğinde kendi çıkarımlarını bizimle paylaşıyor.
Kitapta
Anlatmayı seven bir arkadaşla sohbet tadında, kıyısından köşesinden kişisel gelişime dokunan, ama 'hepinizin aydınlanmasını sağlayacağım, beri gelin!' çılgınlığından uzak ve mütevazi bir kitap. Yazar bir konuya, giriş için olta atıp sonrasında kendi anılarından örnekler vererek okuyucuyu yemliyor. Sonrasında onun deyimiyle bir "Ah-ha!" noktası yaşıyor ve çıkarımlarını bizimle paylaşıyor.
Yazarın güzel ve net bir anlatımı var. Okurken yormuyor. Ancak, belli bir yaşın üzerindeyseniz ve hayattan kendi çıkarımlarınızı biriktirdiyseniz kitaptan beklentiniz çok yüksek olmasın. Hayatınızı değiştirmez. Belki zamanında keşfettiğiniz ama hayatın koşuşturması içinde unuttuğunuz şeyleri size hatırlatır.