Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüksel İsak

Yüksel İsakAtatürk'ten Anılar yazarı
Yazar
7.4/10
8 Kişi
27
Okunma
0
Beğeni
1.660
Görüntülenme

Yüksel İsak Sözleri ve Alıntıları

Yüksel İsak sözleri ve alıntılarını, Yüksel İsak kitap alıntılarını, Yüksel İsak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmekte tabiidir. Ancak, bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeyi varmamalıdır. Yenilen hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azmiyle çalışmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
İngiliz Kralı’na Verilen Ziyafet
...Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral’a eğilerek: -Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim.
Reklam
Ellerim Nasıl kıskanmasın gözlerimi? Görebileceğim kadar yakın, Dokunamayacağım kadar Uzaksın bana.
Bir De Onbaşım Görsün
Bir gün askeri bölgeye giderken otomobili bozuldu. -Yürüyelim, otomobil yapılınca arkadan gelsin, dedi. Atamızla arkadaşları yürüdüler. İlerde. Mehmetçik bağırdı: -Dur. Kimsin? Durdular, mehmetçik geldi: -Buralara Atamız gelecek. Geçmek yasaktır. Ata güldü: -İyi bak, Atatürk bana benzer mi? Mehmetçik baktı, gözleri parladı. -Benzemeye benzer ama, askerlik bu, bir de onbaşım görsün, dedi.
“Atatürk’ü anlamak, insan olmak demektir. Yaşama sıkı sıkı tutunmak, zorluklara meydan okumaktır… Atatürk’ü anlamak, güçlü olmaktır. Atatürk’ü tanımak ayakta durmaktır. Başı dik, onurlu, insanca yaşamaktır.”
Sayfa 7 - ÖnsözKitabı okudu
Türk Genci Nasıl Olmalı?
Türk genci, inkılâpların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten fazla inanmıştır. Rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük kıpırtı ve hareket duydu mu; ‘Bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, adliyesi vardır…’ demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla... Nesi varsa onunla eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis, henüz inkılap Cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, fakat asla yılmayacaktır. Mahkeme, onu, mahkum edecektir. Yine düşünecek: ‘Demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek gerekli.’ Onu, hapse atacaklar! Kanun yolunda itirazlarını yapmakla beraber, bana, İsmet Paşa’ya, Meclis’e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını istemeyecek... Diyecek ki: ‘Ben, kendi kanaatimin gereğini yaptım. Müdahale hareketinde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amillerindüzeltmek de benim görevimdir!’ İşte, benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği… Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
Bazen hiç umulmadık adamdan ben çok şeyler öğrenmişimdir; hiçbir kanaati hakir (değersiz) görmemek lazımdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Kurtuluş Savaşı ve Fedakar Anadolu Kadınları
Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu: '' Bastığın toprağa kurban olayım Paşam.'' Mustafa Kemal, onu yerden kaldırmak için eğilirken, kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşı'nda cephelerde çarpışmış olan Adile Çavuş olduğunu fısıldadılar. Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu, güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi: '' Kahraman Türk Kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.''
-Nine, ne istiyorsun? -Hiç, hiçbir şey. -Ya neden burada duruyorsun? -Onun gözlerini görmek için çıkmasını bekliyorum. -O dediğin kim? Gazi Paşa. Sonunda hikayesini anlattı ve dediki: -İşte böyle, ara sıra çok bunaldıkça buraya gelirim. O, Millet Meclisi’nden çıkarken gözlerine bakarım. Mavi gözlü bebeklerinde bütün şehitlerimin gözlerini görür gibi olurum. Sonra içime bir ferahlık dolar, kalkar köyüme giderim.
Dört yol kavşağında kaldım apansız. Hiçbir yol gitmiyor sana, baş tacım, Hiçbir yol varmıyor sana.
Reklam
Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(MKA)-Buraya uğrayacağımızı bilmediğimiz için hazırlıksız geldik, yarın bankaya uğraş, sonra benim adıma çocuklara birer armağan alırsınız. Baba çeki saygıyla aldı: -Atam, alınacak hiçbir armağan sizin imzanızı taşıyan bu çek değerinde olamaz. İzin verin biz bunu çocuklarımızın sonsuz bir övüncü olarak saklayalım.
Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü. Çağırdı ve güler yüzle de sordu: -Sen güreş bilir misin? Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi. Genç asker her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı. Ceketini çıkarıp Mehmet’e ense tuttu: -Haydi, bir de benimle güreş! Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata’sının yüzüne hayranlıkla baktı: -Atam, senin sırtını yedi düvel yere getiremedi. Bir Mehmet mi bu işi başarır? Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı.
Başkomutanları Hep Saraylarda mı Yaşar Zannettin?
Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda, birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer General'in doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir belirti görmediğinden, kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı. -Binbaşı mısınız? -Hayır. -Albay mı? -Hayır. -Korgeneral mi? Hayır. -Peki nesiniz? - Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi: -Bir başkomutanın, savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!...
Sayısız yara aldım Ölmedim. Bir acı bakışın Bitirdi beni.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.