Doğum yeri: ...
Doğum tarihi: 1996
Evlilik yaşı:10
Dışarıda oyun oynuyordum annem beni çağırdı ,elimden tuttu ve o eve götürdü.Beni orada bıraktı.Tek hatırladığım şey annemin o eve benle girmesi ama bensiz çıkmasıydı . Kocam da 10 yaşındaydı.
Biz kocamla kardeş gibi büyümüştük.Birbirimize kardeş gözüyle bakıyorduk.
Çocuk gelinler yalnız Türkiye de ya da Müslümanlar arasında değil dünyanın başka yerlerinde de önemli bir meseledir. Örneğin Hint yarımadası dünya da çocuk evliliklerinin en sık görüldüğü ikinci bölgedir.
Doğum tarihi: 1957
Doğum yeri: ...
Evlilik yaşı: 13
Gelinlik bile giymemiştim ki .O zaman pek umrunda da değildi ama şimdi içimde bir burukluk olarak kaldı.Beni alıp hiç tanımadığım bir eve getirdiler.Hıçkıra hıçkıra "anne beni gönderme "diye ağladığımı hatırlıyorum..
Doğum yeri :...
Doğum tarihi: 1986
Evlilik yaşı : 15
Erken evlenmeseydim okumayı isterdim.Okuyup bir edebiyat öğretmeni olmak isterdim.Çünkü edebiyatla ilgilenmeyi çok seviyordum.Hatta evlenmeden önce şiir yazıyordum , evlendikten sonra yanlış anlaşılırım diye bir daha şiir yazmadım ,en çok ona üzülüyorum..
**
Yine ölüm sancıları ile kıvranıyor kaderim
Kısık sularda boğulan yarınlar.
Batınca doğmayı bilmeyen umutlar
Ve ana rahminde felç olan kadınlar.
Efkârınız ile daldım günü olmayan gecelere ,
Gülümsemeyi unuttum sahi nasıldı rengi,
Kanatsız uçmuyor kuşlar...
Doğum yeri: ...
Doğum tarihi: 1987
Evlilik yaşı: 13
Eşim 20 yaşındaydı. Eşimi ilk defa düğün gecesi gördüm.Yanımda birçok kişi toplanmıştı.Korkmaya başlamıştım."Benim eve gitmem gerek annem kızar " diye ağlıyordum .Daha sonra etrafımdaki kızlar gitti eşim girdi odaya.Yanıma yaklaştı ve elimi tutmaya çalıştı .Annem bize erkeklerden uzak durmamızı gerektiğini anlatırdı.Korktum...
Eşime "annem kızar" diyerek yanından uzaklaşmaya çalıştım.O da "biz artık evliyiz " dedi..
Doğum yeri: Gaziantep
Doğum tarihi :1989
Evlendiği yaş:14
.
Ortanca abimin sevdiği bir kız vardı. Çok severdi onu. Kızın babası, zengin amcasının oğluyla evlendirmek istiyordu kızlarını, vermediler abime. Allah var babamda pek önemsemedi, umursamadı bu durumu. Ama ağabeyim kabullenemiyordu alacaktı o kızı. Kızında gönlü ondaydı. Anlaşmışlar. Ağabeyim İstanbul'a kızı kaçırdı. Onlarda tüfeklerle evi bastılar. Bizim bireyden haberimiz yok. Aile büyükleri araya girdi önce yüklü bir para istediler. Sonra ona karşılık siz bir kızınızı vereceksiniz dediler. Babam direkt benden üç yaş büyük ablamı söyledi. 'Sanki evladını değilde koyununu veriyordu.' Onlarda intikam diye beni aldılar. En küçüğü. Ağabeyimin o büyük aşkı benim çocukluğumu almıştı benden. "/
"Yine ölüm sancılarıyla kıvranıyor kaderim
Kısık sularda boğulan yarınlar.
Batınca doğmayı bilmeyen umutlar
Ve ana rahminde felç olan kadınlar.
Efkarınız ile daldim günü olmayan gecelere,
Gülümsemeyi unuttum sahi nasıldı rengi,
Kanatsız uçmuyor kuşlar ...
Ayagi kırılan atlar öldürülürdü değil mi?
İdam sehpasında doğan aşk kaç asır yaşar?
Dili kesilmiş bülbülün şarkısı dolanıyor dilimde,
Mezardaki ölüler kadar umutluyum dünyadan,
Duvaksiz gelin dolaşıyor göklerde.
Baharsız ömrümün son hazanı bu mevsim
Cennet pınarlarında yıkanabilir mi şeytan .
Yeniden sever mi Leyla ile Mecnun?
Cehennem kapısındaki günahkâra sorulur mu pişmanlık?
Ey dallar yesil
Kökü kurumuş insana neler vaat ediyorsun sapa yoldan, Kısık sulardan içen perişan, yarınlar boğulmuş gençlerin çığlını duymayan
Nasıl geçer sırat köprüsünü duyup görmeden"