Diyarbakır da doğmuş büyümüş biri olarak yapılan araştırmanın realitesi gerçekten çok yüksek , çünkü bende bir çocuk gelinin son oğluyum, annem 13 yaşında evlenmiş , annemi ilk geldiklerinde dışarda ip atlıyormuş , içerden çağırmışlar eline yüzüğü takmışlar , annem ne olduğunun farkında bile değilmiş , hatta nişandan( istemeden ) hemen sonra tekrar ip oynamaya çıkmış . Tabi bu durumlar ilerleyen günlerde ayıplanmış ve annem nişandan 15 gün sonra evlenmiş . Çok derine inmeyeyim ne yazık ki diğer çocuk gelinlerle benzer durumlar yaşamış .Makalede dikkatimi çeken en önemli noktalardan biride çocuk gelin olan annelerin kız çocuklarının da çocuk gelin olduğu bunun başlı başına araştırılması gerektiğini düşünüyorum .
Araştırma gerçekten çok değerli ama sadece güneydoğunun ele alınmış olması bu değerli araştırmayı eksik bırakıyor . Sayısal veri olarak belki güneydoğu kadar olmasa da Türkiye’nin neredeyse 7 bölgesinde de çocuk gelin olayları , erken evlilikler fazlasıyla var bu anlamda sadece güneydoğunun ele alınması bölge insanına haksızlık olduğunu düşünüyorum .
"Yine ölüm sancılarıyla kıvranıyor kaderim
Kısık sularda boğulan yarınlar.
Batınca doğmayı bilmeyen umutlar
Ve ana rahminde felç olan kadınlar.
Efkarınız ile daldim günü olmayan gecelere,
Gülümsemeyi unuttum sahi nasıldı rengi,
Kanatsız uçmuyor kuşlar ...
Ayagi kırılan atlar öldürülürdü değil mi?
İdam sehpasında doğan aşk kaç asır yaşar?
Dili kesilmiş bülbülün şarkısı dolanıyor dilimde,
Mezardaki ölüler kadar umutluyum dünyadan,
Duvaksiz gelin dolaşıyor göklerde.
Baharsız ömrümün son hazanı bu mevsim
Cennet pınarlarında yıkanabilir mi şeytan .
Yeniden sever mi Leyla ile Mecnun?
Cehennem kapısındaki günahkâra sorulur mu pişmanlık?
Ey dallar yesil
Kökü kurumuş insana neler vaat ediyorsun sapa yoldan, Kısık sulardan içen perişan, yarınlar boğulmuş gençlerin çığlını duymayan
Nasıl geçer sırat köprüsünü duyup görmeden"
“Kocam da 10 yaşındaydı. İkimizin de evlilik hakkında bilgisi yoktu.
Ben âdet bile olmuyordum. Kocamla 14 yaşındayken beraber oldum. Evliliği bir oyun gibi görüyordum. Biz kocamla kardes gibi büyümüstük. Birbirimize kardes gözüyle bakıyorduk. Sözde karı kocaydık ama nasıl öyle seyler düsünebilirdik ki …!!!”
“ Eşimi yalnızca bir defa gördüm.
Evlendiğim gün bile yanıma gelene kadar acaba hangisi sorusunu soruyordum kendime. Bana düğün yapılmadı. Bana siyah bir çarşaf giydirdiler. Yolun yarısına
kadar beni babam ve agabeyim dolmuşla götürdüler. Ağabeyimin evlenecegi kızı da getirdiler. Yolun yarısında takas
yaptılar. Beni şehre onu ise köye götürdüler.”
Çocuk gelinler yalnız Türkiye de ya da Müslümanlar arasında değil dünyanın başka yerlerinde de önemli bir meseledir. Örneğin Hint yarımadası dünya da çocuk evliliklerinin en sık görüldüğü ikinci bölgedir.
Urfalı 13 yaşında kaçırılarak evlendirilmiş bir kız 'Karakolda kendi isteğimle kaçtığımı söylediler. Karakol komutanı inanmadı bana. Ama hiç bir müdahalede yapmadı. Çocuk dağa gitmesinde evlensin diye bir düşüncesi vardı. Sonradan da düğünümüze katıldı.
“ Erken yaşta yapılan evlilikler mutsuzluğa, mutsuzluk baskı ve şiddete, baskı ve şiddet ruh problemlerine ve yaşam amacının kaybına, yaşam amacının kaybolması da intiharlara yol açmaktadır…”
Batman Emniyeti çocuk subede görevli bir yetkili "kime 'çocuk gelin' denileceği bize ve savcılara göre değişmektedir.
“Bizim çocuk gelin diye ifadesini alip savcılığa yolladığımızı , onlar yetiskin diyip eve yollamaktadırlar" diyerek bu konuda kurumlar arasinda bir birlik olmadığını ifade etmistir. Toplumda da bu konuda bir görüş birliği olduğunu söylemek zordur.
Bir kesim kızların erken yaşta evlendirilmesine "evcilik" gözü ile bakmaktayken
diğer kesim "evlilik" gözü ile bakmaktadir…