Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Yves Simon
Yves Simon Yorumları ve İncelemeleri
Yves Simon yorumları ve incelemelerini, Yves Simon kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yves Simon puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yves Simon 1945'te doğdu ve çocukluğu Nancy'de geçti. On beş yaşında müzikle tanıştı ve arkasından bir rock grubu kurdu. Daha sonra bir sinema okuluna girdi. İstediği gibi bir filmi ancak kırklı yaşlarında çekebileceğine kanaat getirince, "şimdi yazmalıyım" dedi. İlk kitabını 1971'de çıkardı ve aynı yıllarda ilk plağını yaptıktan sonra, sürekli bir kitap bir plak dengesini korumaya çalıştı. şu ana kadar on bir albümü ve on üç kitabı olan ve yazar olarak adını asıl 1983'te Océans adlı kitabının Foucault tarafından övülmesiyle duyuran Yves Simon, uzun zamandır ağırlıklı olarak edebiyatla uğraşıyor.
Ben de ilk bu "Renkli Günler" kitabını #okudumbitti
Cümleler arasında noktalama işaretlerinin olmaması kimini yorabilir, ancak üslubunu beğendim. Bu arada görselime eşlik ettiği için Sherlock'a sevgilerimi gönderiyorum.
i.hizliresim.com/6DYVvN.jpg
" bir kentin hastalanabileceği hiç aklına gelmemişti. Acı çekebileceği ve yardıma İhtiyaç duyabileceği. Ve de ölebileceği. Belki içlerinden bazıları usulca, amansızca ve kimseler tedbir almadan Ölmeye başlamışlardı bile. " ●Monoton, keyifsiz, boz bulutlar kimi can sıxıcı bir həyatı öz gedişatından çıxarıb dəyişdirmək üçün bəzən bir baxış, bir qoxu, bir səs, bir rəng bəs edə bilər. Bu elə bir an'dır ki qəlbinizin dərinliyində kilidli qalmış hisslərə doğru aparacaq sizi. Çox qısa və bir o qədərdə çox dərin bir an... Yazar musiqini və yazını özünə məxsus tərzi ilə elə birləşdirib ki, gah bilinç axışı texnikasını istifadə edib "şüursuzluğa əsəbləşib", gah da şeirlərinə uzanıb insan ruhunun dəyişkənliyindən bir yol alaraq " "çılğınlıq və həyat" qutusuna doğru ilərləyir. Və bu səyahəti baş obrazımız Thomas üzərində hərəkət etdirərək çox unudulmaz bir personaj yaradıb. Thomas çox ağır ilərləyən qəribə bir xəstəliyə tutulur və bu xəstəliklə birgə içində gizli bir qutuda saxladığı istəkləri, hissləri və arzularına doğru getmək və getməmək kimi bir yol ayrıcına düşür.
Kitabın başlarındaki hava devam ettirebilir nitelikteydi ama kitabın ortalarındaki karmaşalar ve çok uzaklarda verilen örnekler kafamı karıştırdı kitabın yarısını neden yazıldığını anlamadığım pekçok örnek ve çiçek isimlerini falan okuyarak geçirdim. Yine de hoş bir havası vardı. Daha önce okuduğum bir tarzda olmadığı için farklı bir deneyimdi.
Kitabı anlatmaktan çok, kitabı nasıl okumaya başladığımı anlatmak için yazıyorum....
Kitap doğum günümde iş yerimde (okul memuruyum) her gün yeğenini getirip onun çıkmasını beklerken tanışmış olduğum bir abladan geldi bana. Doğum günümde elinde d&r paketiyle girdi içeri ve “Ben çıkınca açmanı istiyorum” dedi. Başta anlam veremedim ve paketi açıp iki kitabı odamdaki dolaba koydum. O kitaptan biri bu kitaptı işte. Elimde olan kitabımı okuyup, “Duygu Sapması” kitabını okumak için elime aldığımda ise içindeki kısa ama içten olan o not ve türkan şoray ayracını(yeşilçam çoook severim.) buldum içinde. Bu güzellikler ile başladım kitabımı okumaya...
Kitabı anlatacak olursam bunu nasıl yapacağımı inanın hiç bilmiyorum.
Hani bazı kitaplar vardır okurken hiç sıkılmazsınız , anlatımı zorlu olsa da bu kitaptan öğreneceğim birşeyler var dersiniz. Bir şekilde içine çeker sizi ancak biri gelipte “Kitabın konusu ne?” diye sorsa açıklayamazsınız. İşte öyle bir kitaptı “Duygu Sapması” yani okumakta gerçekten zorlayan bir kitaptı. Kitapta marianne ve simon’un hikayesinden bahseder. İçlerindeki duygusal çatışmaların onları getirdiği durumdan söz eder aslında. Bu çatışmalardan dolayı nasıl da birbirlerinden uzaklaşmak zorunda kaldığını anlatır. Umarım anlatabilmişimdir. Okuyun... Fazla söze gerek yok.
