Hikâyeleri okurken o kadar hayattan hissediyorsunuz ki. Yaşamanın doğrusunu yanlışını, iyisini kötüsünü bir kenara bırakıp yazarın anlattıklarını gözleriniz kapalı huzur içinde dinliyorsunuz. Yaşamak bu diyorsunuz. Farklı bir hikâye. Farklı bir insan. Geride kalanlara, gidenlere şahit oluyorsunuz. Bir gün giden olacağınızı bildiğinizden bazen kendinizi gidenin bazen kalanın yerine koyuyorsunuz. Sakince ve huzurla okudum.
Hayatta bazı şeyler sadece olmaz. Bazı aşklar birdenbire biter. Sebepsiz yarım kalır. Öyle kanayan bir yara, anlattıkça büyüyen, içinden kahramanlar çıkaran bir hikaye, eski bir ağrı olmaz. Yarım kalmış bir heves olmaz, içinde uhde bırakmaz. Bazı aşklar büyük değildir sadece. Kara sevdaya dönüşmez, adamı mecnun da etmez. Öyle sessizce bitiverir. Zaten harlı olmayan bir alevin ağır ağır sönmesi gibi... Kimisinin yüreği dar gelir. Nasırlanır. Kimisi sadece yorulur, takatsiz, mecalsiz kalır. Yürümek istemez. Kımıldamaz. Boş bir duvara bakar gibi bakıverir yanı başından kalkıp uzaklara meçhule giden aşkın gemisine. Hayat işte böyle sıradandır, kocaman bir anlamı yoktur bazen.
Bazen üç gün önce üç gün sonra ne fark eder diye düşünür insan. Öyle deme, can tatlı, bir haftalık ömrü olan çiçek için günlerin, saatlerin önemi var. Birkaç gün daha sabahın serinini, öğlenin güneşini, akşamın rüzgarını yaşamak var, yağmurda kana kana ıslanmak. Şu karşı bankta oturup çayını içen emekli çiftle biraz daha bakışmak, gelenin geçenin gözünde tatlı bir iz bırakmak var. Üç günlük dünyada hoşça bir dem sürmek, ne bileyim bir hikâyede geçmek var.
Bitirme tezim Milli Türk Talebe Birliği ile ilgili.. Sadece tezi yazıp bitirmek için değil aynı zamanda kalıcı olarak öğrenmek için kitaba başvuruyorum..
Necip Fazıl Kısakürek 1940’lı yıllardan itibaren milliyetçi - muhafazakar -islamcı çevrelerde sembol bir isimdir. Aslında onun uzlaşmaz,şaşmaz ve sarsılmaz CHP, ismet inönü, batılılaşma ve komünizm karşıtlığı şahsında Türk sağının üç halinide belirgin kılar.
Bir Öğrenci Hareketi Olarak Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) adlı kitap, Zülküf Oruç tarafından yazılmış ve Mayıs 2005 tarihinde Pınar yayınları tarafından da yayımlanmıştır. Şu an bu kitabın baskısı yok ve ancak sahaflarda bulabilirsiniz.
Peki nedir ya da kimdir bunlar ve amaçları ne idi, ne oldu? Zülküf Oruç da bunu araştırmış ve ortaya bu